HP eski Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır eski milletvekili Mesut Değer Suriye'de baş gösteren Polıo hastalığı ile Barzani'nin Türkiye gelişi ve yaşanan tartışmalar hakkında çok ilginç ifadeleri kullandı.
Değer: “Suriye'de patlak veren “POLIO ‘’ Hastalığın Mısır’dan Türkiye’ye kadar bölgede yayılması gündemdedir. POLIO NEDİR? Yerel salgınlar biçimde ortaya çıkan çocuk felcidir. 40 derece ateş, şiddetli baş ve sırt ağrılarıyla başlayan felçlik dönemidir.
Suriye ‘deki iç savaştan sıçrayan şiddetin salgını polıo Türkiye için yeni bir tehdittir. Türkiye POLIO’YU durdurmak için çok geniş bir aşı kampanyası başlatmıştır. Ve 1.5 milyon çocuğun ilk etapta aşılanması planlanmıştır. Kampanya kısmen UNİCEF tarafından finanse edilmekte, ve Türkiye’nin başlattığı 10 milyon dolarlık bölge için planlanan 22 milyon çocuğu hedef alan kitlesel aşılama planlandığını, ve bu bölgede Polıo için mücadeledir.
SURİYE’ deki savaşın etkileri 2012 yılının başından beri 70 Türk öldürüldü. Mültecilerin sayısı 500 bini aştı. Ve bu Mülteciler Türkiye’ye dağıldılar.
Şimdi de Suriye’deki iç savaştan sıçrayan şiddettin salgını altındaki Polıo Türkiye için yeni bir tehdit olarak ortaya çıkıyor. Kızılhaç yetkilisi Siddharth Chatterjee’nin ‘’ Türkiye’nin çabasını olumlu karşılıyorum. Kampanya’nın yaygınlığı ve zamanlamasını dikkate alarak Türkiye’de hastalığın patlamasını önlemede başarılı olacağına inanıyorum’’ dedi. Evet Hükümetimiz bu konuda gerekli önlemleri ve tedbirleri almış olabilir. Hiç kimse tedirginliğe ve telaşlanmaya gerek yok ama bölgede ve hatta Türkiye’de böyle bir hastalığın olma ihtimaline karşı sağlık kuruluşlarını uyarılması ve ailelerin de bilgilendirilmesi gerekmez mi? Aile, POLIO hastalığına yakalanan çocuğunu grip veya soğuk algınlığına yakalanmış olduğunu düşünmeden ve hemen zaman kayıp etmeden çocuğunu sağlık kuruluşlarına müracaat edilmesini ve gerekli tedavinin başlatılması için halkın bilgilendirilmesi doğru olmaz mı?”diye sordu.
CHP'li Değer Barzani'nin gelişi, Öcalan'ın durumu ve Atatürk'ün Kürtlerle ilgili yaptığı açıklamlara da değinerek şunları söyledi.
Değer “Irak Kürdistan Federe Bölgesi başkanı Sayın Mesud BARZANİ ‘ni n Diyarbakıra ziyaretinin Diplomatik yönün olması yanı sıra Siyasi, Ekonomik, Tarihi Ve Kültürel yanları da vardır. Çözüm sürecinin siyasi aktörlerinden biri de Sayın BARZANİ’ dir. Bu ziyarette ulusal pencereden de baktığımızda ‘’ Kürt ‘’ ‘’Kürdistan’’ kelimesinin Diyarbakır gibi kadim kentte söylenmesi Kürtleri mutlu etmiştir.
Halen BARZANİ’Yİ Aşiret lideri veya Irak’ta Kürdistan oluşunu kabul etmeyen düşünce midir?16.Kasıma dönersek Dünya koşulları değişmiştir. Değişen Dünya koşullarına göre STRATEJİN de değişmelidir. BARZANİ’NİN ziyaretini değerlendirirsek; • Kürtlerin özgürlüğü önemlidir. Ekonomik özgürlükte önemlidir. Ekonomik özgürlük güçlü Devlet olma özgürlüğünün anahtarıdır. • BARZANİ Türkiye’ye karşı söylemlerini husumetini bir kenara bırakarak Bağımsızlık için adım Attı.
BAŞBAKAN AÇISINDAN BAKARSAK:
Türkiye Irak Kürdistan'ın da artan ekonomik fırsatları gördükçe Kürtlerin siyasi özgürlüğüne karşı çıkmasına rağmen Türkiye politikasını değiştirdi ve Kürtlere daha yakınlaştı. Türkiye Kürtler için Kilit rol oynaması gündemde ve Sayın Başbakan Bu Kilit rolün sahibi olmak İstiyor. Evet; Türkiye’nin Kürtlerle , Türkiye’nin orta doğu ile, Türkiye’nin komşularıyla, Türkiye’nin içte Kürtler ile ve 76 milyon vatandaşımızla ilgili Türkiye’nin POLİTİKASINI YENİDEN ÇERÇEVELEMEK GEREKİR. BU NEDENLE YENİ DÖNEM YENİ TÜRKİYE Yeni dönem başlamalı.
Yeni dönemde Türk solu, Türk aydınları olmalıdır. Ulusalcılar olmalıdır. Hatta Silivri de suça bulaşmamış tutuklularda olmalıdır. Bu denklemde Abdullah ÖCALAN' da olmalıdır. Yeni Dönemde birlik, beraberlik, kardeşlik olmalıdır. Ve yeni dönemde BARIŞI tesis edelim. Yeni Türkiye ye bakalım.
Evet, ÖCALAN bana göre Türkiye için bir şanstır. Kızdığınızı ve yüzünüzün değiştiğini biliyorum ama neden bir şanstır. Toprakçı ve Bayrakçı değildir. PKK bölücü olsaydı ne yapacaktık? Kürtler bölünmek ayrılmak istiyor diye. Açıkça söylüyorum KÜRTLERİN GİZLİ AJANDASI YOKTUR. Bölünme, Savaş, Ayaklanma gibi düşünceleri yoktur. Kürtler Türkiye ‘de Türklerle birlikte birlik beraberlik ve kardeşçe yaşayarak Türkiye’yi Avrupa Birliğiyle birleşmek ve Dünya ya açılmak istiyorlar. Orta doğu gibi kan gölünde yaşamak istemiyorlar.
Kürtlerin farklı örgütler içinde olması önemlidir. Bu bir Demokrasinin gereğidir. BDP, KDP, DDKD, HÜDA-PAR, vs Kürt örgütleri ve partileri vardır. Elbette Kürtler içinde farklı örgütlenmeler olacaktır. Demokrasinin, düşünce özgürlüğünün bir ürünüdür. Ancak; Bu örgütler ve partiler bir birlerine saygı çerçevesinde olmalıdır. Bir biriyle çatışmamalıdırlar.
Belden aşağı bir birlerini vurmamalıdır. Kavga eden partiler olmamalıdır. Kürtler için ortak dil kullanılmalı. Ve Türkiye’nin Demokrasisine hizmet etmelidir. Önemli olan Birlik beraberlik ve kardeşliğimizdir. Ve Türkiye’dir.
GELEN AF:
Sayın Başbakan Diyarbakır’da ceza evleri boşaltılacak dedi. Ve Ankara’da gündemimizde genel af yok dedi. Elbette öyle demesi lazım Bakın genel af çıkması ve tartışılması demek toplumda özelikle adi suçlarda artış olur. Suç patlaması yaşanır. Kimin kiminle husumeti var ise bu süreçte af çıkacak diye adam yaralama öldürme olayları artar ve özelikle hırsızlık olaylarında artış olur. Gelen af zamanı gelirse koşullar var ise hükümetin taktiridir.
Genel af değil de örgüt üyelerine af deniliyorsa: Bakın 1985 – 2003 yıllarına kadar kamu oyunda adı pişmanlık yasaları olarak bilinen ve çıkartılan 8 yasa gibi 9'uncu bir yasa aynı benzerlikte çıkarılıyorsa hiç çıkartılmasın daha iyi. En son adı eve dönüş yasası olarak bilinen kanun için diyelim 4300 kişi müracaat ettiyse bunun 4000’i ceza evlerinden talep edildi 300 gibi küçük rakamla müracaat dağdakilerin oldu. Yasalar neden işlevsiz oldu. Neden istenilen beklentiyi sağlamadı.
BİLGİ VERME ZORUNLULUĞU: PKK bilgi verecek, doküman ve malzeme yakalatacak, yer gösterecek ve silah arkadaşlarını yakalatacak Ve verdiği bilgi inandırıcı olacak. İÇ İŞLERİ BAKANLIĞINDAN İZİN İSTEMEK Pişmanlık yasasından yararlanmak isteyen kişi hakkında iç işleri bakanlığına sorulacak Bu kişi pişmanlık yasasından yararlansın mı? Yararlanmasın mı? İşte bu iki nedenden dolayı bu yasalardan beklenen sonuç çıkmadı. Bu iki madde kaldırılmalı ve Kanundan yararlanmak isteyenin Onuru’na dayanan kanun olmalıdır.
Müzakere sürecinin daha kapsayıcı rol alması ve hatta bu sürecin derinleştirme döneminde Müzakere sürecini Abdullah ÖCALAN seçime kurban edeceğini düşünmüyorum. ATATÜRK’ÜN SÖYLEMLERİYLE İLGİLİ Ben size farklı bir Atatürk’ün sözlerinden bahsedeyim. 1923 te söylediği söyleyişi;Mustafa Kemal’in İstanbul Gazetecileriyle yaptığı görüşmeyi GAZETECİ AHMET EMİN YALMAN : Kürt meselesine değinmiştiniz. Kürtlük meselesi nedir? İç bir mesele olarak değinirseniz çok iyi olur.
GAZİ PAŞA : “Milli sınırlarımız içinde mevcut Kürt unsuru öyle bir biçimde yerleşmiştir ki, yoğunluklarını yitire yitire ve Türk unsurunun içine gire gire öyle bir sınır olmuştur ki, Kürtlük adına bir sınır çizmek istenirse Türk’ü ve Türkiye’yi mahvetmek gerekir. Faraza Erzurum’a kadar giden. Erzincan’a, Sivas’a kadar giden, Harput’a kadar giden, bir sınır aramak gerekir.
Ve hatta Konya çöllerindeki Kürt aşiretlerini de gözden uzak tutmamak gerekir. Bu nedenle başlı başına bir Kürtlük düşünmektense bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir nevi yerel özerklik oluşturulacaktır.
O halde hangi vilayetin halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye’nin halkı söz konusu edildiğinde onları da birlikte ifade etmek gerekir. İfade edilmedikleri zaman, bundan kendilerine ait mesele ortaya çıkmaları her zaman söz konusudur. “
Şimdi TBMM, hem Kürtlerin Hem de Türklerin yetki sahibi vekillerinden oluşmaktadır. Ve bu iki unsur bütün çıkarlarını ve kaderlerini birleştirmiştir. Yani onlar bilirler ki bu ortak bir şeydir. Ayrı bir sınır çizmeye kalkışmak doğru olmaz. ( 16-17. Ocak. 1923 İstanbul Gazetecileri’yle İzmit Kasrı görüşmesi, Mustafa Kemal, Eskişehir-İzmit konuşmaları 1923. Kaynak yayınları 1993) 90 yıl önce söylenenler bu gün günümüzde aynı şekilde. “dedi.
Bunu bir Ak Partili milletvekili söyleseydi CHP yerinden hop oturup hop kalkar ve kıyameti koparırdı. Ben bu CHP'nin kafa karışıklığını bir türlü çözemedim ama Değer'in açıklamalarını da yabana atmamak gerekir...