Öncelikle son günlerde toplumsal olaylarda yaşamını yitiren vatandaşlarımıza ve şehit polisimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve bütün milletimize başsağlığı diliyor, kardeşkanın akmaması, sağduyu, aklı selim ve toplumsal barışın egemen olmasını tüm kalbimle diliyorum.


CHP eski Grup Başkan Vekili ve eski milletvekili olan Kemal Anadol ile, 17 Aralık'tan bu yana yaşanan gelişmeler, Ergenekon, Balyoz ve Danıştay davasından çıkan tahliyelerle ilgili bir söyleşi yaptım.


CHP'li Anadol'unun bazı kanaat ve görüşlerini paylaşmasam dahi en zıt fikirlerin bile kendilerini ifade etmelerinden yana olduğumu ve farklı fikirleri daima köşemde paylaştığımı yazılarımı takip eden siz değerli okuyucularım bilmektedirler. Özellikle Gülen hocayla ilgili Kemal Anadolu'nun fikirlerini paylaşmıyorum. Ancak ifade ettiğim gibi demokrasi demek, düşünmek demek, düşünmek demek hayır demeyi bilmek demektir.


Anadol; 17 Aralık'tan sonra Türkiye'nin ayrı bir yörüngeye girdiğini, bugün yaşanan olayların asıl nedenini anlamak için 1 Mart Tezekeresine kadar gitmek gerektiğini, yaşanan olayların emperyalizmin ve çöken BOP projesinin bir ürünü olduğunu söyledi.


BOP'un asıl mimarı olan ABD ve İngiltere'nin “Irak'ta kimyasal silah vardır” yalanıyla Irak'a saldırı yapıldığını, binlerce masum insanın hayatını kaybettiğini, Türkiye'ye 1 Mart tezekeresini dayatarak Türkiye üzerinden durumu idare etmek istediklerini ifade etti.


Anadol “Eğer Türkiye 1 Mart tezekeresini kabul etseydi. Başta İskenderun, Mersin limanı olmak üzere bütün limanlarımız kullanıma açılacaktı. Bütün havaalanlarımız, üslerimiz açılacaktı. 65 bin asker ve 350 tan savaşıyla Irak'a gireceklerdi. O zaman asker de 1 Mart Tezkeresi'nin geçmesini istiyordu. Ancak biz CHP olarak kesin tavır aldık.


Ak Parti içerisinde yaklaşık 100 milletvekili de bir Müslüman ülkenin ordusu bir başka Müslüman ülkesinin ordusu üzerine gidip savaşamayacağını belirterek bu tezkereye karşı çıkmışlardı. O gün din ve vicdan sahibi Ak Parti'li milletvekillerinin sayesinde tezkere reddedilmişti. O zamanki milletvekilleri şimdi ki milletvekillleri gibi değillerdi”dedi.


ABD ve AB'nin Türkiye'ye “Ilımlı İslam” modelini dayattığını, büyük ölçüde bu modelin hayata geçmesinden de başarılı olduklarını ve asıl amacın Ortadoğu ülkelerini kontrol altında tutmak olduğunu belirten CHP eski Grup Başkan Vekili Kemal Anadol şu çarpıcı iddiada bulundu.


Gülen Cemaati ve Ak Parti CIA'yla Beraber Çalıştı.


Anadol, Ak Parti ile Gülen Cemaati'nin 2002 Kasım'da aynı yatağa girdiğini, 11 yıl boyunca beraber yaşadıklarını, CIA ve MOSSAD gibi dış istihbarat servislerinin desteğiyle yargı da ve emniyette güçlendiklerini savundu.


Ak Parti ve Gülen Cemaati'nin evrensel hukukun ve demokrasinin araç ve gereçlerine tamamen ayrkırı davrandıklarını, hukuku ve adaleti sadece kendileri için kullandıklarını, kendilerinin dışındaki bütün muhaliflere yaşama hakkını tanımadıklarını illeri süren Anadol, Ergenekon, Balyoz, Poyraz, Eldiven ve 28 Şubat gibi darbe davalarının tamamen düzmece ve sahte delillerle açıldığını, yapılan kurguda binlerce insanın mağdur olduğunu, hayatlarının karartıldığını ve yüzlercesinin de tutuklandığını iddia etti.


Darbe davaları olarak adlandırılan bütün davalarda ve yapılan operasyonlarda Emniyetin ve Yargının dış istihbarat birimleriyle hareket ederek gerçekleştirildiğini, dış istihbarat servislerinin yardımı olmadan söz konusu davaların açılması ve tutuklamaların yapılmasının mümkün olmadığını ifade eden Anadol, bu anti demokratik ve hukuk dışı yöntemlerle cezaevlerinin doldurulduğunu öne sürdü.


Anadol; söz konusu davalarda hukuk adına skandallar yaşandığını, bu tür skandalların 12 Eylül darbe dönemlerinde dahi yaşanmadığını, kendim dahi 12 Eylül döneminde cezaevi görmüş biri olarak bugün yaşananları 12 Eylül döneminde dahi görmediğini söyledi.


İçeride tutuklu olan askerleri kastederek, insanların 3-5 yıl boyunca neyle suçlandıklarını bilmeden cezaevlerinde yattıklarını, Kuddusi Okkır gibi insanların yaşamlarını dört duvar arasında verdiğini, binlerce ailenin mağdur olduğunu ve bütün bu mağduriyetlerin de Ak Parti hükümeti tarafından gerçekleştirildiğini iddia eden CHP eski Grup Başkan Vekili Kemal Anadol, Ak Parti'nin 11 yıllık iktidarı boyunca hukukun ve adaletin ayaklar altına alındığın ileri sürdü.


Ak Parti İle Cemaat Yumurtanın İkizi Gibidirler.


Anadol: 17 Aralık'ta patlayan yolsuzluk olaylarının nedenleriyle ilgili şunları söyledi.


“Ak Parti ile Cemaat bir yumurtanın ikizi gibidirler. Ne zaman ki iktidar kavgası başladı, paylaşma kavgası başladı, ne zaman ki taksim kavgası başladı, o zaman bu iki grup saç saça, baş başa birbirlerine girdiler.


17 Aralık'tan sonra mı hükümetin aklına “paralel yapı” geldi? 17 Aralık'tan sonra mı akıllarına “kumpas kuruldu” fikri geldi? 17 Aralık'tan sonra mı bütün delillerin uyduruk ve verilen cezaların haksız olduğu akıllarına geldi? Ak Parti ve Cemaat'in istemediği insanlar suçlandı, cezaevlerine konuldu. Mağdur edildi.Hala içeride insanlar var”dedi.


Kemal Anadol; Başbakan Erdoğan'ın giderek diktatörleştiğini, Cemaati tasfiye edeyim derken bütün kurumların tarumar edildiğini ve demokrasi adına hiçbir kuralın işlemediğini belirterek Ergenekon, Balyoz ve Poyraz köy de yapılan operasyonlarda elde edilen bombaların neden ihma edildiğini ve neden delillerin karartıldığını sordu.


Susurluğun üzerine gidilmediğini, üstünün kapatıldığını, sünni gündemlerle ve kurgularla kamuoyunun aldatıldığını belirten Anadol; “Susurluk olurken ne demişlerdi? Mum söndü, gulu gulu dansı demişlerdi. Susurluk komisyonuna gitmedim çünkü buna iç tüzük uygun değildi.”dedi.


Başta CIA ve dış istihbaratların desteği ve talimatı olmadan Türkiye'de hiçbir darbenin yapılayacağına dikkat çeken Anadol; “Eğer siz darbelerle hesaplaşmak, darbelerin nedenlerini öğrenmek istiyorsanız, Genelkurmay'a gideceksiniz. 12 Mart, 12 Eylül gibi darbelerle ilgili bütün bilgi ve belgeleri alacaksınız. Susurlukların üstüne gideceksiniz. Faili meçhul cinayetlerinin faillerini bulacaksınız.”dedi.


Daha çok cezaevine giren askerlerin denizci olduğuna dikkat çeken Anadol, denizci paşaların içeriye alınmasının nedeni emperyalistlerin deniz sahalarımızın üzerindeki hesapları ve çıkarları olduğunu öne sürerek Montrü anlaşmasını hatırlattı.


Ak Parti Kendi Derin Devletini Kurmak İstiyor!


Kemal Anadol sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye'de bir derin devlet vardır. Derin devletin üzerine gidilmedi. Faili meçhul cinayetlerin üzerine gidilmedi. Savaş Buldan'ın katilleri bulunmadı? Susurluğun üstüne gidilseydi her şey ortaya çıkacaktı. Ak Parti kendi derin devletini kurmak istiyor. “dedi.


Son olarak çıkan tapelerdeki konuşmalarla ilgili Kemal Anadol şunları dedi.


“Başbakan her şeye montaj demiyor. Adalet Bakanı, Koç'a verilen ihale ve Alo Fatih'le ilgili konuşmalarını inkar etmiyor. Kabul ediyor. O zaman ben niye inanmayayım? Ülkenin başbakanına inanmak durumundayım. Eğer bunlar doğruysa o zaman oğluyla yaptığı konuşmada doğrudur. Bunlar demokrasi ve evrensel adaletin var olduğu yerde olsaydı başbakanın hemen istifa etmesi lazımdı.”dedi.