Şimdi hedef İstanbul!
Kurultay bitti.
“Şimdi CHP, iktidar yürüyüşüne başlayacak” deniliyor.
Ana muhalefet, iktidarı hedefler elbet...
Ama Türkiye’de iktidar kapısının kilidi İstanbul’dur.
Başkent’e sıçrama tahtası odur.
İstanbul’u alan, Ankara’ya kurulur.
* * *
AKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken baskıyı giderek artırması, her gün yeni bir kesimi karşısına alması, muhalif cepheyi büyütüyor.
Kamu emekçileri, öğretmenler, trafik keşmekeşinden yılgın şoförler, sınav skandallarından bezmiş öğrenciler, İstanbul’da ciddi bir nüfus oluşturan Kürtler, ayrımcılığa, aşağılayıcı açıklamalara kızgın Aleviler...
İçki kısıtlamalarından şikâyetçi işletmeciler...
Festivallerine müdahale edilen gençler...
“3 çocuk dayatması, kürtaj-sezaryen yasağı”ndan müşteki kadınlar...
Şehir tiyatrolarının kapatılmasına direnen sanatçılar...
Hayat tarzlarının tehdit altında olduğunu hisseden yurttaşlar...
Otoriter yönetimden kaygılı işadamları...
İstanbul, esaslı bir Türkiye minyatürü olarak, tüm bu rahatsızlıkları bünyesinde barındırıyor.
* * *
Son köprü krizini bu listenin başına eklemek gerek.
Köprünün tamirinden ziyade, merkezi ve yerel yönetimin, krizi yönetmedeki beceriksizliği, İstanbul’u tarumar etti.
“Şehri terk edin” çağrısına ilkin belediye başkanının uyması, en zor anda İstanbul’u sahipsiz bırakması, ilk elde alınabilecek tedbirlerin geç kalması, öfkeyi katladı.
Böyle bakınca İstanbul, teslim alınmayı bekleyen bir kale gibi duruyor.
İş, bu potansiyeli şehri devralacak bir seferberliğe dönüştürebilmekte...
Bu da, ayırt etmeden tüm muhalif kesimleri kapsayacak, geniş bir cepheyle mümkün olabilir ancak...
CHP gerçekten “parti içinde mücadele”den “parti için mücadele” zihniyetine geçebilirse, örgütlü güçle İstanbul hedefine kilitlenebilirse, belki de seneye sonbahara alınacak yerel seçimde bir taşla birkaç kuş vurabilir:
Erdoğan’ın tırmanışını durdurup moralini bozabilir.
Çok önemli bir rant kapısını kapatabilir.
Kendi iktidarı için büyük bir adım atabilir.
* * *
Başbakan’a laf yetiştirme, habire şikâyet etme vakti geçti.
Şimdi ortada somut bir hedef var:
Hükümet’e ilk yenilgiyi tattıracak, Başkent kapısını zorlayacak bir hedef...
Erdoğan, iktidara o kapıdan geçip geldi.
Hatırlatmakta yarar var:
1989’da İstanbul’da sol oyların toplamı yüzde 48’di.
1994’te CHP-SHP ve DSP, ittifak yapmak yerine, yüzde 34’lük oyu bölüşünce Erdoğan yüzde 25’le aradan sıyrılabildi.
2009’da Kılıçdaroğlu, CHP’nin oyunu yüzde 37’ye taşıdı. AKP ile fark, yüzde 8’e indi.
Geçen 3 yıldaki yıpranma payı hesaplanırsa, CHP için İstanbul’u almanın hayal olmadığı anlaşılır.
İki şey lazım:
En geniş mutabakatı sağlayabilecek bir aday...
Ve farklılıklardan çok ortaklıkların vurgulanacağı, tüm muhalefetin ortak hedef için bir araya toplanacağı bir dayanışma ruhu...
Bununla sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin kaderi değişebilir.
(Milliyet gazetesinden alınmıştır)