Seçim yaklaşıyor ya, siyaset mühendisleri yine harekete geçti... Kulislerde hiç akla hayale gelmeyen isimler bir araya getiriliyor, hatta algıyı güçlendirmek için mevcut partilerden çok sayıda ismin yer değiştireceğinden söz ediliyor.
İlk haber dün sosyal medyada dolaşıma sokuldu...
Zamanlama da iyi ayarlanmıştı. Önce, CHP'den Yüce Divan nedeniyle "hukuk dışına zorlandığı" iddia edilen eski savcı CHP Milletvekili Ercan Cengiz'in Merkez Parti'ye geçeceği duyuruldu. Sonra da geçmesi muhtemel isimler sıralandı; Aydın Ayaydın, Sinan Aygün ve Hikmet Çetin. Bu kadar CHP'li aktörü Merkez Parti'ye monte edenler Mustafa Sarıgül'ü de ihmal etmedi. Onun da yeni adresi Merkez Parti'ymiş...
Peki, böyle bir hazırlık veya böyle bir girişim var mı?
Durumu eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin'e sordum. Cevabı hem var hem yok oldu:
"Böyle bir şey yok ama bir milletvekili arkadaşımla yemek yerken yanından Abdurrahim Karslı da vardı. Orada konuştuk. 70 ilde örgütlendiklerini söyledi. Öyle bir partinin varlığından bile haberdar değildim. Beni pazar günü İstanbul'da yapacakları toplantıya çağırdı, kabul etmedim. Bütün olay bu..."
CHP Milletvekili Aydın Ayaydın'ın cevabı da aynı doğrultudaydı:
"Benim CHP'den istifa etmem söz konusu değil. Bu dönem aday olsam da olmasam da CHP'liyim ve CHP için çalışacağım. Seçim sürecine girilen bir dönemde yeni kurulacak bir partinin yüzde 1'den fazla oy alma şansı yok.
CHP'nin ise yüzde 30 civarında oy alacağını düşünüyorum."
Anlayacağınız bir girişim var ama adı geçen siyasi aktörlerin onayı yok. Ancak onların onayının olmaması böyle bir algı operasyonunun yürütülmesine engel değil.
Partiden yapılan bir açıklama da bunu doğruluyor.
Hatta projenin içinde başka isimlerin olduğu bilinçli bir biçimde yayılıyor.
Önümüzdeki mart ayında görevi sona erecek Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın partinin başına geçeceği, farklı partilerden istifa edecek milletvekillerinin katılımıyla seçimlere girileceği ve 5'inci parti olarak çıkılacağı gibi...
Hedefleri de belirlenmiş durumda; CHPMHP ve Merkez Parti koalisyonu... Bir anlamda 90'larda DYP'den 47 milletvekili kopartıp hükümeti düşüren Hüsamettin Cindoruk'un Demokrat Türkiye Partisi rolüne soyunmuşlar... Ama unuttukları bir şey var; Cindoruk'un partisi ilk girdiği seçimlerde sadece yüzde 0.58 oy aldı.
Tüm bunlara algı operasyonu veya hayal ürünü deyip geçebilirdik ama kulislerde Deniz Baykal'la ilgili söylenenleri duyunca adamların "işi ciddiye" aldıklarını düşündüm.
Anlaşılan hâlâ kader seçimine giden bir Türkiye'de "toparlama kadrolar" ve siyasi mühendisliklerle bu halkın kandırılabileceğine inananlar var.
Öyle olmasa, tecrübeli siyasetçi Baykal'a kamuoyunda tanınan ve cemaate yakınlığıyla bilinin bir iş adamını gönderip; "Bu partiye katıl, size de 10 kişilik bir kadro vereceğiz" teklifi götürülmezdi. Denilenlere göre bir çay içecek zaman aralığında geçen görüşmeyi Baykal'ın sert tepkisi bitirmiş;
"Çayınızı içtiniz, kalkabilirsiniz..."
Bu öneriyi götürenler hayal kırıklığı yaşadılar mı bilmiyorum ama şunu biliyorum, tıpkı 30 Mart ve 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi bu seçimlerde de "siyaset mühendisleri" hayal kırıklığı yaşayacak. Hem de derin bir hayal kırıklığı...
(Sabah'tan)