Türkiye'nin dış dünyadaki en prestijli markası THY'de son günlerde yaşanan olayları tek bir sözle anlatmam istenseydi derdim ki; "Kılavuzu karga olanın burnu keneften çıkmaz!"
Tabii 305 emekçinin işinden olmasına, THY'nin de trilyonlarca lira zarar etmesine sebep olan karga tek değil! Bunlar iki taneler. Biri alanı olmadığı konuya paraşütle dalan AKP İstanbul Milletvekili
Metin Külünk'tür. Diğeri ise Hava-İş sendikasının başkanı Atilay Ayçin'dir!
Önce Külünk'ten başlayayım. Kendisini iyi tanırım. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığına kalkıştığı dönemlerde epeyce bir istişare etmiştik. Sivil havacılık sektöründe grevin yasaklanmasını isteyen yasa teklifinin altında onun imzası olduğunu duyunca çok şaşırdım. Çünkü benim tanıdığım Külünk'ün emekçi haklarına son derece saygılı ve duyarlı bir duruşu vardı. Hangi gerekçeden yola çıkarak akıl etti böyle bir yasa teklifi sunmayı bilmiyorum ama son derece anti demokratik bir girişim olarak gördüğüm bu çıkışını kendisine yakıştıramadığımı söylemeliyim.
Ayrıca zaten havacılık sektöründe grev kararı alınsa bile o kararı bakanlar kurulunun erteleme hakkı var bizim yasalarda. Ne gereği vardı böyle bir girişime, anlamak mümkün değil. Neyse... "Emekçiye grev yasağı" gibi abuk bir yasanın dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde kabul görmediğini hatırlatıp ikinci karganın kılavuzluğuna geçeyim.
Yani 23 yıldır oturduğu Hava-İş sendikasındaki koltuğunda THY çalışanlarını adeta oyuncağı haline getiren Atilay Ayçin'e. Bir kere, bu adamı oyları ile orada tutunduran üyelere de, gerçek bir emekçi savunucusu sanıp destek veren siyasilere ve gazetecilere de yazıklar olsun! Çünkü gerçek şu ki, sırf onun şov tutkusu yüzünden göz göre göre 305 insan ekmeğinden oldu! Geri dönüşleri mümkün mü? Hayır! Çünkü o 305 kişi Atilay Bey'in kendilerini yanlış yönlendirmesi sonucu bilmeden korkunç bir hukuksuzluğa imza attı!
Peki bu nasıl oldu? Şöyle: Uçucuların yönergesine göre kendini uçuşa hazır hissetmeyen kabin memurlarının ve pilotlarının uçuşa gitmemek gibi bir hakkı var yasada. Ancak bu hak reel şartlarda geçerli olan bir hak. Yani ancak gerçekten kendinizi uçuşa hazır hissetmiyorsanız kullanabilirsiniz bu hakkı. Eğer kötü niyetle kullandığınız tespit edilirse cezası belli. Tazminatsız filan işten çıkarılma! Dolayısıyla siz bu hakkı sendikal mücadelede kullanamazsınız. Kullandığınız anda sonuç kaçınılmaz olarak aleyhinize çıkar.
Peki benim bile bildiğim bu ayrıntıyı 23 seneden beridir sendikacılık yapan Atilay Ayçin bilmiyor mu?
Tabii ki biliyor! Eee o zaman neden üyelerine "Yarın eylem var. Uçmama hakkını kullan ve işe gitme!" diye talimat veriyor. Çünkü umurunda değil. Ayçin'in umurunda olan tek şey gündeme gelmek ve "Ortalık karışsın, hükümet zor duruma düşsün, memleket çalkalansın, bunu yaptığım için CHP'de de bana bi gelecek sağlansın" falan diyerek kendi piarını yapmak!
Şimdi sormak isterim kendisine... Ne olacak eyy Ayçin hukuk bu haliyle ortadayken? Yazık değil mi onca emeğe, onca insana? Değdi mi çok merak ediyorum CHP'lilere yaranmak adına yaptığın şovlara?
Şimdi sakın bana, "Şöyle mücadeleciyim. Bu uğurda bedel ödedim" filan diyerek maval okumaya kalkma! Ne yapacaksın işten atılan arkadaşların için onu söyle! Bir de milleti eyleme teşvik ettiğin gün neden Ankara'da olduğunu da...
Bak Atilay Ayçin. Zaten sendikada sağ kolun olan Kaya Sayın'ın kendisini taciz ettiğini söylediği, şikâyet ettiği için sendika çalışanı N.Ö.'yü, onca şahide rağmen beş kuruşsuz sokağa attığında bitmiştin gözümde.
Sana acayip kinlenmiştim. Çünkü o kadını da Kaya Sayın'ı da çok iyi biliyorum. Şimdi 305 kişiyi işsiz bıraktın şov merakından. İyice bittin sen! Sana bu son çağrım; Çek elini artık emekçinin üzerinden! Çek ve git Bodrum'daki arazilerin tadını çıkar!
(Sabah gazetesinden alınmıştır)