Baştan tekrara gerek yok… Biliyorsunuz… Korono virüsü salgını dünyayı dehşete düşürdü… Şimdilik ne ilacı var ne de aşısı. Daha fazla kişiye bulaşmaması lazım ki sağlık sistemi çökmesin. Bilim adamları harıl harıl çalışıyor aşı için… Zamana ihtiyaç var. Bu yüzden yetkililerin dediğini ‘ama’sız yerine getirelim.
Biz de evdeyiz… Zorunlu alışveriş haricinde çıkmıyoruz… Kitap okuyor, film izliyor, müzik dinliyoruz. Dostlarla telefonlaşıyor, eski notlarımı gözden geçiriyorum. Alman besteci Carl Orff ve Carmina Burana'yı not etmişim... Büyük koro ve büyük orkestra için dev bir kantattır ‘Carmina Burana’… Önce ‘Youtube’da bulup tekrar izledim. ’Carl Orff’ dinleyiciyi bir anda etkileyen büyük korolar, büyülü vurmalı çalgılar aracılığıyla insanlığın mistik yönünü ortaya çıkarmayı hedefler hep… Eserleri tiyatro yönetmenliğinden gelen deneyimle hep teatral bir üsluptadır…
Orff’un en gizemli yanı onun Nazi olup olmadığıdır. Bu konu hep konuşulur… Bir belge bulunamamış, ancak Hitler döneminde baskıya uğramadan çalışması kuşkuları hep yaşatır… Orff, Nazi yönetimine sipariş üzerine iki de beste yapmış. Biri 1936 Berlin Olimpiyatları’nın açılışında yedi bini aşkın çocuğun Berlin Stadyumuna girişinde çalınan ‘Einzug und Reigen der Kinder‘ isimli eserdir…
Orff’un biyografindeki diğer bir konu da ‘Beyaz Gül‘dür… (Weisse Rose). Beyaz Gül, 1940-1943 yıllarında, Nazi döneminde direniş gösteren Münihli bir öğrenci grubunun adıdır. Grup, Münih Üniversitesi'nden beş öğrenci ile onların felsefe profesörü olan Kurt Huber’den oluşur. Münih çevresinde bildiri yazıp dağıtırlar, duvarlara yazı yazarlar gizlice… 18 Şubat 1943'te, gruptaki Scholl kardeşler bildiri dağıtırken yakalanır, 22 Şubat 1943 de verilen idam cezası aynı gün infaz edilir. 19 Nisan 1943 günü de grubun geri kalanları ölüm cezasına çarptırılır ve infaz edilir.
İdam edilen Prof. Kurt Huber, besteci Carl Orff‘un arkadaşıdır. Huber'in eşi, Orff'un ilişkilerini kullanarak kocasını kurtarma yalvarışlarını 'Huber ile yakınlığının ortaya çıkması durumunda her şeyini yitireceği' gerekçesi ile geri çevirir. Prof. Kurt Huber, Almanya’da Duisburg- Essen Üniversitesi Türkoloji Bölümü Öğretim Üyeleri’nden Prof. Dr. Emel Huber’in kayınpederidir.
Emel Hanım, ‘Carl Orff ile kayınpederim Kurt Huber çok yakın arkadaşlarmış. Üstelik aynı sokakta komşuymuş‘ diyor ve ‘Beyaz Gül‘ kitabında şöyle anlatıyor… ‘Carmina Burana‘ bizim evde yazıldı derdi kayınvalidem Clara… Carl Orff, kocamla saatlerce konuşur, sonra bazı parçalar çalardı. Kurt eleştirirdi. Birkaç gün sonra gelir, yeni biçimlerini çalardı. Birlikte piyanonun başına geçer saatlerce çalışırlardı. Carmina Burana‘ ve ‘Der Mond‘u Kurt ile beraber oluşturmuşlardı.‘
Carl Orff Huberler’e, Kurt Huber’in tutuklanmasından bir gün sonra gelmiş, tutuklandığını duyunca bir daha hiç gelmemiş. Hatta kısa bir süre de ortadan kaybolmuş…
Savaşın bitiminden sonra Almanya’da Nazilere ve yandaşlarına verilen cezalardan kurtulmak için de herkes Nazi yandaşı olmadığını kanıtlama derdine düşmüş. ‘Nazilikten arındırma‘ komisyonuna Carl Orff da davet edilmiş… Orff, komisyon üyelerine kendisinin Nazi olmadığını ispat için ‘Beyaz Gül üyesiydim, hatta kurucularındandım‘ dediği iddia edliyor… Komisyonun üyesi Amerikalı subay Newel Jenkins, Orff’un Nazi olmadığını, ancak Nazi sempatizanı olduğuna hükmedince ceza almaktan kurtulup mesleğine devam etmesine izin verilmiş… Carl Orff 1946’da bestelediği ve bir Bavyera efsanesini anlatan ’Die Bernauerin’ adlı eserini Prof. Kurt Huber’e ithaf etmiş… Vicdan azabı mı acaba bilmiyoruz…
Tam adıyla Carl Heinrich Maria Orff olan Alman besteci Carl Orff, 10 Temmuz 1895'te Münih'te doğmuş, uzun süren bir hastalık sonucu 29 Mart 1982’de yine Münih’te sırlarıyla ölmüş… Külleri Bavyera’da Andechs Benedikt Manastırı’nın Kilisesi’nde gömülmüş…