Türkiye, yıllardır \"kurulduğu biçimde\" devamının sağlanabilmesi için periyodik olarak yapılan askeri darbelerle yönetildi.

Görüntüde bir demokratik yapı, seçimler, Meclis, hükümet gibi kurumlar vardı. Ama bu kurumlar şeklen var aslen yok hükmündeydi.
Yani cumhuriyet pseudo cumhuriyet, demokrasi pseudo demokrasi\'ydi.

Demokrat olma iddiası dışında bu kavramlarla asla ilgisi olmayan, içinde ve özünde demokrasiyi demokrasi yapan ilkeleri barındırmayan bir yapıdan, durumdan söz ediyoruz.


Cumhuriyetin, demokrasinin, hukukun, insan haklarının yalancıktan olduğu, gerçek yapının bu yalanlarla üstünün örtüldüğü bir yapı...

Yani kendi çocuklarını, kendi halkını ezen, devletin halk için değil, halkın devlet için var olduğu bir devlet...


Halk seçtiğini, hükümet yönettiğini düşünür. Fakat hep \"başkalarının\" dediği olur.

Yeni Türkiye\'nin kuruluşu bir devrimle gerçekleşti.

Aydınlama-zorla modernleştirme

Devrim denilen şey bir tür askeri darbeydi.

Sonra da ülke zor kullanılarak \"modernleştirilmeye\", devrimler adı verilen girişimler ile toplum zor kullanılarak \"dönüştürülmeye\" çalışıldı. Bazıları bu duruma \"Aydınlanma\" diyor.

Bugün bunu söylerken \"iyi mi oldu, kötü mü oldu\" tartışması elbette gereksiz. Ama bu ülkenin vatandaşları olarak yaşadıklarımızı anlamlandırabilmek için bunları bilmemiz gerekiyor.

Eğer yeni Türkiye 1. Meclis\'in Türkiye\'si olsaydı, bu devleti birinci Meclis kurmayı başarabilmiş olsaydı, belki başka sorunlarımız olacaktı ama bugün yaşadığımız ya da bize yaşatılan, dayatılan sorunlarımız olmayacaktı.

Bugünkü Türkiye 2. Meclis\'in Türkiye\'sidir.


İstiklal Mücadelesi\'ni yürüten kadro büyük ölçüde ittihatçılardan oluşuyordu. Ülkeyi kuran da bu kadroydu ancak cumhuriyetin ilanı ve daha sonraki süreçte yaşanan tasfiye hareketi milli mücadeleyi yapan fakat yeni Türkiye için farklı düşünenlerin kökünü kazıyarak bugünlere sadece Atatürk ve İsmet İnönü\'yü taşıdı.


Devrimler, devrimlerin korunması için darbeler, darbeler, darbeler...

Bundan sonra darbe olmaz mı?

12 Eylül sonrası işbaşına gelen rahmetli Turgut Özal ülkede bir dönüşüm sağlamak istedi. Ekonomik liberalizasyonu sağladı ama siyasal alanda bunu başaramadı. Bugünlerde söylenen \"Bundan sonra darbe olmaz\" sözleri o gün de söyleniyordu.

Fakat rahmetli öldükten sonra pusuda bekleyen güçler filmi 28 Şubat ile yeniden geriye sardı.

Diğer taraftan bu süreç AK Parti\'yi ortaya çıkardı. Rahmetli Özal\'ın yaptığı gibi AK Parti çok önemli icraatlara imza attı, atıyor. Türkiye darbeci geçmişi ile hesaplaşıyor. Pseudo yapı gerçeğine inkılap ettirilmeye çalışılıyor.

Fakaaaat...

Aslında yasal zemin olarak hiçbir şey değişmedi.


Pusuda bekliyorlar.


Hükümetin gücü zayıfladığı zaman tekrar her şeyin eski haline dönmemesi için hiçbir sebep yok.

Rahmetli Özal zamanında da \"bundan sonra darbe olmaz\" deniliyordu.

Ama oldu!

İşte 28 Şubat bundan sonra olmaz denilen o darbeydi!


Kimse \"artık olmaz\" diye kendini kandırmasın.

Sürekli darbe ile yaşatılmaya çalışılan bir yapının varlığını sürdürmek için başka bir imkânı yok.


Türkiye umurlarında değil, tek seçenekleri darbe.

Eğer, Özal\'ın yapmadığı ya da yapamadıkları tamamlanmazsa form değiştirerek de olsa Türkiye\'de daha çooook

28 Şubatlar olur...

Oluyor da!


BUGÜN