Önce Milletvekili Bengi Yıldız objektiflere takıldı. Rayban gözlükler, Adidas şort ve elde bira bardağı. Aylardan Ramazan ve polise taş atmasıyla meşhur vekilimiz aşk kaçamağında.
BDP cephesi tabanını tanıdığı için Yıldız'ı sahiplenemedi. Yıldız da Ankara'daki kongre yerine 'özeleştirisini vermek için' Kandil'e gitti.
Tam bu travma atlatılmıştı ki iki darbe daha geldi.
Bu kez Öcalan'ın Suriye günlerini yansıtan fotoğraflar piyasaya çıktı. Fotoğraflarda 'keyfi yerinde bir adam' var. Yanında 4 kadınla doğum günü pastası kesen Öcalan görüntüsü ise best of oldu bile.
Aynı günlerde üçüncü ve öldürücü darbe geldi.
Resmiyette bir bağı olmasa da PKK'nın kurdurduğu bilinen Din Adamları Derneği'nin Başkanı Ubeydullah Özmen de Bodrum kaçamağında yakalandı. Üstelik aylardan Ramazan ve yanında eşi olmayan bir bayan var.
Ailesi Özmen'in 'Kürt halkını aydınlatmak için seferde' olduğunu sanıyor ama iddiaya göre o Bodrum'da alemlere akmış bile.
Öncelikle şunu söyleyeyim. Bu fotoğraflar buz gibi haberdir. Kimse 'Yok bu fotoğrafı polis servis etti' yok 'Derin devlet yaptı' bahanelerinin arkasına sığınmasın.
Yaz ayları metrekareye en fazla gazetecinin düştüğü yer Bodrum'dur. Her yerde gazeteci olabilir. Ayrıca bu fotoğrafları kimin çektiğinin ne önemi var? Hadisenin kendisi başlı başına haber.
BDP cephesinde ve Kürt mahallesinde moraller bozuk. Hep yaptıkları gibi 'Kürtler'e yönelik psikolojik harekât yapılıyor' deyip esası unutturmaya çalışıyorlar.
Oysa vatandaş nezdinde işin rengi farklı.
Baştan söyleyeyim; 1990'lı yılların başlarında ekranları kaplayan Ertürk Yöndem tarzı haberciliği hiçbir zaman tutmadım. Yani "PKK aslında ASALA'nın devamı, Abdullah Öcalan gerçekte Agopyan isimli bir Ermeni, öldürülen PKK'lılar da sünnetsiz, Kürtler PKK'dan nefret ediyor, Türkiye'yi karıştırmak isteyen dış güçlerin oyunu" gibi sloganlara itibar etmedim.
Ama ortada bir gerçek var.
PKK yönetimiyle Kürtler'in ekserisi arasında bir doku uyuşmazlığı var. Kürtler genellikle dindardır. Geleneklerine bağlıdır. Oruç tutmasa bile tutanlara saygısından aleni yiyip içmez.
Fakat BDP yönetimi ise Ramazan ayında kahvaltılı programlar yapar. Vekiller Bodrum'da kaçamakta yakalanır.
Peki bunlar istisna mı?
Hepsinin böyle olduğunu iddia edecek halimiz yok ama yaşanmış örnekler de düşündürücü. Şöyle ki; bundan 3 yıl önce 'CIA ajanı çıkan PKK'lı imam' haberi çıkmıştı. Batman'da PKK'nın imam olarak atadığı H.B. uzun süren bir teknik takipten sonra tutuklandı. Hakkında Diyarbakır Mahkemesi iddianame düzenledi. H.B'nin evinde bir din adamında olmaması gereken materyaller çıktı. Teknik takibe takılan konuşmaları ise +18'lik. Üstelik CIA ajanı olduğu tespit edilen B.A. Lakeberg ile görüşmeleri de kayıt altına alınmış. Yani iş biraz Deli Yürek filmindeki Dakotalı David gibi bir şey. Ağzından sigara ve küfür eksik olmayan imam(!) H.B'nin Kur'an ile ilgili söyledikleri ise akıl alır türden değil.
Fotoğrafları görünce Nejdet Buldan'ın "PKK'da kadın olmak" isimli kitabını hatırladım.
Yüksekova eski Belediye Başkanı Nejdet Buldan'ın yazdığı kitap çok ilginçti. Meraklıları kitabı bulup Öcalan'ın Suriye günleri ve kadınlarla ilişkilerini ayrıntılı okuyabilir.
Ama havuz ve doğum günü pastası fotoğraflarını anlamlı kıldığı için "Pelin"in anlattıklarından kısa bir özet yapalım: "Yoğunlaşma evlerinde neden hep güzel kadınların kaldığını sanıyorsunuz? Birlikte havuzlarda çekilen fotoğraflar var. Biz dağda acımızdan ölürken onlar saraylarda yaşıyordu. Öcalan'ın tanrıçaları denilen bir grup vardı, lüks kremli ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmazlardı."
Peki bu kaçamak fotoğrafları ve sahte din adamları ne anlam ifade eder?
Ertürk Yöndem tarzı haberciliğe karşı olmamız bazı gerçekleri görmemizi de engellemez. PKK özellikle 'sivil namaz' adı altında tehlikeli bir fitneyi ateşledi. Bölücülüğe dini de kattı. Fakat ortaya çıkan fotoğraflar ve yaşanmış örnekler girişilen eylemin dini hassasiyetten değil tamamen ideolojik gerekçelerle yapıldığını gösteriyor.
Yani bir samimiyetsizlik delili. Bu yüzden de bombalardan daha etkili oldu.