Zor bir yazı bu… Hele bu Ahmet Taşçı olunca daha da zor… İki altın kemerli başpehlivandan bahsediyorum… Geleneksel Türk Sporları’ndan yağlı güreşe büyük destek olan bir dostumla İstanbul’da sohbet ediyorduk… Telefonu çaldı… Açıp konuşurken bana ‘Ahmet davet ediyor bizi, hadi kalkalım’ dedi… Daha ‘Hangi Ahmet’ demeğe kalmadan kalktık... Ben Ahmet Taşçı olduğunu anladım. En son geçen yaz İstanbul’da tiyatro sanatçısı Cansu Diktaş’ın düğününde karşılaşıp sohbet etmiştik… Taşçı’nın yaşadığı Karamürsel’in yolunu tuttuk…
Karamürsel’de Karamehmetler Çiftliği’nde doğan Taşçı’ya Allah öyle bir güç, kuvvet bahşetmiş ki inanılır gibi değil… Hemen güreşe başlama selamı yaptık ellerimizle, ardından ensemden bir tuttu ki güç, kuvvet hemen hissediliyor… 25 yaşına kadar sporla pek ilgilenmeyen, İzmit’te bir lastik fabrikasında çalışan Taşçı, 1985’te güreşmeye karar verip ustası Kadir Birlik ile antremana başlar... Zirveye giden yol 1986’da Kırkpınar’da büyük orta birinciliği ile başlar… Aradaki yıllarda diğer sıkletlerde de birinci olur…1990’da ise dört turda da tüm rakiplerini yenerek başpehlivan olur… Bunu 1991, 1992’de de tekrarlar… Üç kez art arda birinci olup ilk altın kemerin sahibi olur… 1993’te art arda dördüncü kez Kırkpınar Başpehlivanı olup rekor kırar…
1995, 1996, 1997’de de art arda tekrar başpehlivan olunca ikinci altın kemeri alır… Tarihi Elmalı Yağlı Güreşleri’nde de 1991, 1992 ve 1993’te üç yıl art arda birinci olup orada da altın kemer alır… Kırkpınar’da tam 13 kez finalde güreşir… 1999 ve 2000’de de tekrar başpehlivan olur… Heykeli dikilen ilk pehlivan… 2005’te Sarayiçi’ne heykeli dikilir… 2009’da BBC televizyonu tarafından hayatı belgesel filme çekilir… Gülerek anlattığı şeylerden biri de Sumo Güreşi… 1995’te davet edildiği Japonya’da 1.90 boyunda ve 150 kilo ağırlığındaki bir Japon Sumo güreşçisi ile güreşir… Kırıkpınar’da da bir gösteri güreşi Japon Sumo güreşçisiyle yapar daha sonra 2010’da...
Bu kadar başarıya karşılık inanılmaz mütevazi, alçak gönüllü biri… İsim vermiyorum bazı futbolcuları gözünüzün önüne getirin… Bu kadar başarıya karşılık kazandığı paralar da öyle ahım şahım miktarlar da değil… Diğer sporlarda konuşulan milyon dolarları düşünün… Ama o gerçekten yazmak istemediğim mütevazi rakamlar için bile ‘kazandık’ diyebiliyor… Karamürsel’de sade ve düzenli bir yaşam sürüyor… Gençleri yetiştiriyor…
Yağlı güreş geleneksel milli bir spor… Kıspet, yağ, cazgır, dua, selamlama, peşrev, müzik, ağalık kurumu, kırkpınar geleneği, davul-zurnacılar, hakemler vesaire başlı başına bir kültür… Yağlı güreşle bir parça bile ilgilenenlerin bildiği Kel Aliço, Adalı Halil, Hergeleci İbrahim, Çolak Mümin, Tekirdağlı Hüseyin gibi isimlerle birlikte Taşçı da yağlı güreşin efsaneleri arasında… Taşçı’ya sordum… Her yıl Türkiye’nin dört bir yanında 200’ü aşkın organizasyon yapılıyormuş… Her birine en az 10-20 bin kişi geliyormuş… ‘Her yaştan, meslekten, eğitim düzeyinden insanlar geliyor’ diyor…
Daha önceden bildiklerim sohbette bir kez daha pekişti bende… Yaklaşık 700 yıllık bu milli spor devlet katında üvey evlat gibi… Minder güreşine bakan Güreş Federasyonu bünyesinde… Halbuki bir an önce ayrı bir kurum olmalı… Ahmet Taşçılar’ın olduğu bir milli danışma kurulu oluşturulmalı… UNESCO’nun dünya mirası listesine alınması için çaba gösterilmeli… Kanuni Sultan Süleyman’ın hamiliğini yaptığı bu milli spor artık devlet nezdine hak ettiği karşılığı görmeli…