Kendi taraftarlarının bile bir taraflarıyla güldükleri o sloganı bir "beyin fırtınası" sonunda bulmuşlar...
Vallahi Özlem Gürses söylüyor, İhsanoğlu'nu parlatmakla görevliymiş bu hanım, "gönüllülerle birlikte bir beyin fırtınası yaptık" diyor.
Ne beyinlerde ve de ne gönüllerde ne fırtınalar koparmış meğer... Fırtınadan bu çıktığına göre ya üfürükten ne çıkacaktı acaba? Bir gaz, pardon, ses verseler de öğrensek.
Ama onlar memnunlar, meseleye "reklamın kötüsü olmaz" yaklaşımıyla eğiliyorlar.
Ecevit de, böyle bir beyin fırtınasıyla "Köykent" projesini yumurtlamıştı. (Beyninde kopan son fırtına da onu komaya sokmuştu.)
Köykent, CHP'nin ünlü Köy Enstitüleri projesinin bir üst aşamasıydı.
Köylüyü köyünde tutacak, şehre gelmesini önleyecek, hem köy hem de kent olacak, böylece şehre gelmeye de ihtiyaç bırakmayacak bir yerleşim birimi. Burada yetişecek köylüler aynı zamanda tek partinin de militanları olacaklardı.
Bir yerleşimin hem köy hem de kent olabileceğini söyleyen sosyoloji öğrencisi birinci sınıfta çakar. Ecevit lise mezunu olduğu için sosyal bilimlerden haberi yoktu.
Bir yer köyse kent değildir, kentse köy değildir.
Mehmet Barlas yazınca öğrendim, rahmetli Turan Güneş bu saçma girişime bıyıkaltından "Lodos-Poyraz Projesi" dermiş. (Kendi yarattığı siyasi Ecevit ucubesiyle iftihar ediyor muydu acaba?)
"Sosyal hareketliliği" önlemeye çalışan her girişim, gerici bir girişimdir. Heinrich Himmler'in Alman köylüsünü büyük şehirlerden uzak tutacak "nasyonal sosyalist köyler" projesi gibi. (Alo? Bu benzerlik sizi şaşırtıyor mu?)
Bu tür projeler ancak "dikta" altında uygulamaya konabilirler. Rusya'nın denediği ve Rus tarımını öldüren "kolhoz projesi" de buna bir örnektir.
İnönü'nün uygulamaya koyduğu ama tek parti devri sona erince hiçbir anlamı kalmayan Köy Enstitüleri gibi, Köykent'in "pilot denemesi" de yürümedi. Üstelik o örnek Köykent'ten Ecevit'in partisine oy da çıkmadı.
Eh, Ecevit diktatör değildi ki... Elinde, bir zamanlar Milli Şef'in elinde toplanmış zart zurt gücünün binde biri bile yoktu...
Köykent'ten şöyle zalim ağayla hain yanaşmayı yazan beşinci sınıf solcu romancılar, ablak suratlı kadınlarla iri öküzler ve kağnılar çizen üçüncü sınıf ressamlar da çıkamadılar...
Biz şimdi de CHP'den "şanına yakışır" böyle yeni projeler bekleriz.
Hem sağcı hem solcu, hem ilerici hem gerici, hem Kemalist hem İslamcı, hem Atatürkçü hem Osmanlıcı, hem Türkçü hem Kürtçü bir cumhurbaşkanı adayı, bunlardan yalnızca biridir. Şunun şurasında yirmi beş günlük de siyasi ömrü kalmıştır.
Daha kalıcı ve daha çelişkili saçmalıklar istemek hakkımızdır.
Benim öğütlerimi dikkate alıp "hem erkek hem kadın" bir aday gösterselerdi mesela, çelişki alanında bir adım daha ileri gitmiş olacaklardı.
O zaman bu çılgın gönüller beyin fırtınasıyla değil neyin fırtınasıyla nasıl bir slogan bulacaklardı acaba?
"Bahçelerde maydanoz, öpsün seni adayımız" falan mı?
Yok, bu cumhuriyet versiyonu... Bunun bir de "bağcelerde midenuvaz" şeklinde Osmanlı versiyonunu hazırlamak şart ki iki tarafa da seslensin.
(Sabah'tan)