Türkiye'de bazı kişiler, Yunanistan'da Çipras'ın seçimi kazanmasına çok sevindiler. Şimdi kimisi bizde de "kravat takmayan ve Kuran'a el basmayan" bir lider istiyor. (Gömleği mavi olsun, kaşı gözü de oynasın mı?) Kimisi, bizde parmakla sayılan Troçkist ve Maoistler'in birleşip ortaya herhangi bir güç koyabileceklerini sanıyor...
Kimisi, CHP'nin bir Syriza olabileceğini düşünebilecek kadar salak...
"Komşuda pişer bize de düşer" diye umutlanan haybeciler var.
Kimisi de Türkiye'de bir ekonomik kriz olduğunu sanacak kadar çulsuz. Bunlar ikide bir"halkımız aç ve sefil" yazan faşist mizahçıların dolduruşuna geliyorlar. Herhalde Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 175'i kadar borçlu olduğunu düşünüyorlar, belki de aralarında Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi olduğunu ve avro kullandığını sananlar bile vardır.
Çipras seçimi kazanmadı.
Kazanmaya çok yaklaştı.
Hani Ecevit'in 1977 yılında yaklaştığı gibi.
Yunanistan'daki otel ve motel bolluğu içinde bir Güneş Motel bulunmadığı ve satılık adam da zor çıktığı için Çipras "transfer" yolunu hiç aklına getirmedi.
Gitti hemen Anel partisiyle koalisyon kurdu.
Anel, sağcı bir parti ve Syriza'yla tek ortak yanı "kemer sıkma" tedbirlerine karşı olması. Aralarında başkaca bir muhabbet yok.
Avrupa Birliği ve genel olarak Yunanistan'ın "alacaklıları" pek taviz vermekten yana görünmüyorlar ve korkarız bu ilk günlerin coşkusu yerini kısa zamanda acı bir hayal kırıklığına bırakacak...
Çipras meseleyi çözemeyecek.
Yeni bir hayal kırıklığı da en çok faşistlere yarayacak.
Bir dahaki seçimde faşist Altın Şafak partisinden daha da büyük bir atılım bekleyiniz.
Çünkü, "kapitalist sistem içinde kalarak 'kapitalist olmayan' yollardan gitmek" ham bir hayaldir.
Wall Street'te patırtı eden "occupy" takımının ciddiye alınacak bir yanı olmadığı gibi. (Bizim bilgisayar çocuklarından oluşan "occupy CHP" takımını Kılıçdaroğlu ne güzel sabunlayıp göndermişti...) Clinton ya da Obama seçim kazandığı zaman "Amerika'ya sosyalizm geldi" sanan yerli ahmaklarımız bunu da yaşayıp göreceklerdir.
Gelelim seçim barajına...
Bazı saftırıklarımız Yunanistan'da yüzde 10 seçim barajı olmamasını sevinçle karşılıyorlar. Bunlar üstelik Çiprasçı.
Yüksek baraj olmadığı için koltuklar çok dağıldı ve Syriza 149'da, Yeni Demokrasi 76'da kaldılar. Merkezde gezinen Potami partisi 17, "Yunanistan'ın CHP'si" denilen zavallı Pasok 13, komünistler 15, faşistler de 17 milletvekili çıkardılar.
Yüzde 10 baraj olsaydı küçük partiler meclise giremeyecekler, bütün koltuklar Syriza ile Yeni Demokrasi arasında paylaşılacaktı...
Ve de Syriza 200'ü bulacak, tek başına rahatça iktidar olacaktı... Üstelik bu ezici bir zafer sayılacaktı...
Daha mı iyi olacaktı daha mı kötü?
Türk Çiprasçıları'na soruyorum.
(Sabah'tan)