Açık açık söyleyemiyorlar, çünkü kurtarmaya çalıştıkları arkadaşlarının yanını boylama tehlikesi var. Satır aralarında değinmeye çalışıyorlar, "ima" ediyorlar, sezdiriyorlar.
Gıdıklıyorlar.
"Algı operasyonu" yapmakla yetinmek zorunda kalıyorlar.
Yeter ki okuyanın kafasında küçük bir soru işareti oluşsun, sonra yavaş yavaş büyümeye başlasın.
Bu soru işareti, yolda yürürken ayağı taşa takılan her budalanın "Tayyip yapmıştır" saplantısıyla beslensin...
Ve de Fetö temize çıkamasa bile (yok, o kadarına cüret edemezler) Fetö'yle işbirliği yapan "Tayyip düşmanları" hiç olmazsa okurların kafasında temize çıksınlar.
Lafı daha fazla uzatmayalım.
Demeye çalıştıkları şu: 15 Temmuz'u, evet Amerika yaptırmış ama "Tayyip'i" güçlendirmek için yaptırmış!
Eh, Amerika demokrat ya, kendisine kafa tutanları bile desteklemek gibi bir meziyeti de varmış meğer! Obama "mazoşist" takılıyor...
Meğerse Amerika Fetullah'ı günün birinde piç gibi bırakmak üzere yıllarca besleyip büyütmüş.
Kılıçdaroğlu bir yandan ekipler kurdurmuş, harıl harıl 15 Temmuz'un arkasındaki "siyasi gücü" aratıyor ya, bunlar da "15 Temmuz bir darbeyse siyasi kadroları nerede" diye soruyorlar.
Mantığın şöyle işlemesini istiyorlar: Ortada henüz siyasi kadro yok, demek ki 15 Temmuz bir darbe değil... (Öyle ya, 27 Mayıs'ın siyasi kadroları bütün bir CHP camiası ve muhalif basındı... 12 Mart'ın ve 12 Eylül'ün siyasi kadroları da bu darbeleri "Atatürkçülük" sanmaya hazır bütün sivil ahmaklardı...) Ne peki?
"Fetö'yü kullanarak yapılmış, ülkeyi sıkı rejimlere götürmeyi hedefleyen bir silahlı kalkışma"... (Buna darbe denilmiyormuş.) Amerika yaptırmış ama "cumhurbaşkanımızın sıkı rejim kurabilmesini sağlamak amacıyla" yaptırmış.
Yaptırmış ama "başarılı olmayacak şekilde" yaptırmış!
Büyükada'da kamp kuran CIA ajanları, darbe bastırılınca içleri rahatlayıp oteli boşaltmışlar.
(Pardon, darbe demeyecektik öyle ya, silahlı kalkışmacık.) Amaç bunu bahane ederek OHAL ilan edilmesini kolaylaştırmakmış.
Yaa, mesele buymuş.
İnsanların böyle düşünmelerini istiyorlar.
Vallahi Le Monde gazetesi de, Alman gizli servisine teslim olmuş Der Spiegel dergisi de böyle düşünmüyor mu?
Ne olurdu bunların derin fikirlerini kaynak gösterseler de, Andy Warhol'un ünlü "gelecekte herkes on beş dakikalığına meşhur olacak" saptaması uyarınca bunlar da bir günlüğüne Avrupa'da tanınsalar...
O süre artık üç saniyeye indi.
Derbi maçlarından önce, televizyon ekranının dibinde, önüne gelenin maç hakkındaki Twit'ini yayınlıyorlar, "iyi oynayan kazansın" yazan her zevzek adını üç saniye boyunca ekranda görüyor, mutlu oluyor.
Öyleyse siz de sinsi melanetinizi bir de televizyonda deneyiniz görelim, hani şu anda "içeride bulunan" kankalarınızın yapmış oldukları gibi. Nereye varırsınız, onu da görelim.
(Sabah'tan)