Azerbaycan halkı, 27 Eylul günü, Ermenistan’ın beklenmedik bir şekilde Ter-Ter ve Agdam şehirlerimizi bombaladığı bir Pazar sabahına uyandı. Kısa bir sure sonra sıcak savaşa dönüşen ve 10 Kasım’da Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlanan kritik gelişmeler, dünya tarihine altın harflerle yazılırken, Azerbaycan için de şüphesiz yeni bir dönemi başlatmıştır.
Ülkemizin 28 yıllık haksız ve hukuksuz Karabağ işgali’ni sona erdiren şiddetli çatışmaları cephe gerisinde takip eden bir işadamı olarak bu yazıda savaş dönemi ve bugünü kısaca değerlendirmek isterim.
Dünya kamuoyunda da yakından takip edildiği gibi bu savaşın dikkat çeken gelişmelerinden biri, Azerbaycan milletinin birlik ve beraberlik ruhuyla tamamen kenetlenmesidir. Azerbaycan Ordusu’nun harekatı, düşman işgalinden kurtarılan 9 köy ile başlamiş ve devamında hemen her gün yeni topraklarımız geri alınırken, tarihi kentimiz Şuşa’nın azat edilmesiyle gururlu bir zaferin kahramanlık destanı yazılmıştır.
Haklı davasına inanan ve son nefesine kadar sahip çıkan Azerbaycan halkı, ön cephede savaşan askerlerimize tam desteğini tüm imkanlarını seferber ederek vermiştir. Kimi destek fonuna para transferi yaparak, kimi evde giysi ve yemekler hazırlayarak cepheye göndermiş, üzerilerine atılan bombalara karşın evini, ocağını terk etmemiştir. Çarpıcı bir örnek olarak yırtık ayakkabılarıyla bankaya gelen yaşlı bir Azerbaycanlı’nın, emekli maaşını Ordumuza bağışlaması hafızalara kazınmıştır.
Aynı zamanda, Turkiye, Rusya ve çeşitli ülkelerde yaşayan Azerbaycanlı işadamları, TIR’larla insani yardimlar göndermiştir.
Tek lider, tek ideoloji
Savaş öncesinde, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin kalıntıları olarak Rus, batı veya benzeri ideolojilerin sempazitanlığı şeklinde çeşitli fikir aykırılıklarını gözlemlediğimiz kişilerin, konu vatan olunca tek bir lider ve tek bir ideoloji etrafında birleşmesi dikkat çekicidir. Dolayısıyla, tüm vatandaşlarımız yaklaşık 30 yıllık uzun süreçte Karabağ yarasıyla yeni bir nesil yetiştirmiş ve bu nesil ne kadar aydın ne kadar bilinçli ve kahraman olduğunu kanıtlamıştır.
Bu noktada hiç şüphesiz ki Türkiye halkının ve her iki ülkemiz liderlerinin güçlü, iradeli ve önemli rolünü özellikle vurgulamamız gerekir. Karabağ zaferi, sadece Azerbaycan’ın değil aynı zamanda Türkiye ve coğrafyada yer alan tüm toplumların 30 yil süren boyun eğikliğinden kurtulmasıdır. Bizler her gün İstiklal Marşı’yla yüreğimize yazdığımız mısraları hayata geçirerek üzerimize takılmaya çalışılan zincirleri kırarken, dayatılan tüm bentleri aştık.
Azerbaycan’da bir İstiklal Savaşı yaşanmıştır. Ordumuz gücünü savaş meydanında göstermiştir. Artık hiç kimse, mesele savaş olduğunda ne Azerbaycan ne de Türkiye’nin fikrini almadan geçemez. Bizler modern silah kullanımı ve yeni taktikler konusunda kitaplara geçecek savaş stratejileri sergiledik. Artık tüm dünya gerçek gücümüzü görmüştür ve ülkelerimizin layik olduğu değeri verecektir.
Resmi olarak açıklanmış olduğu gibi savaş bilançomuz; 2783 şehit, 100 kişi kayıp ve 1245 askerimiz şu anda hastanelerde tedavi görmektedir. Bu vesileyle hepsinin karşısında saygıyla baş eğiyor ve kahraman şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Savaş sonrası dönemi
Savaşın sonuçlanmasıyla beraber, devletimizin üzerinde zorlu ve uzun sürecek bir görev yer almaktadır. Bu da işgalden geri alınan toprakları layıkınca donatarak yaşanabilir hale getirmektir.
Karabağ Bölgesi’nde altyapı, kentleşme, tarım, sosyal, çevre gibi neredeyse her alanda çok büyük işler yapılacaktır. Öncelikle araziler mayın ve olası tehlikelerden temizlendikten sonra, şehir planlama ve altyapılar kurulacak, sanayi, tarım, turizm ve sosyal yeni alanlar açılacaktır.
Bu noktada, Azerbaycan’ın yerli-yabancı yatırımcılara kapıları sonuna kadar açıktır. 2008 global krizinin ardından sanayileşmeye odaklanan Azerbaycan, 90’ların ülkesi değildir. Tüm alanlarda hızlı bir gelişme kaydederek, geleneklerini yaşatan ve aynı zamanda modern dünyanın ihtiyaçlarına yanıt veren ideal bir yapıya sahiptir. Azerbaycanlı yeni nesil, eski Sovyet psikolojisinden kurtularak, her alanda günümüzün tam donanımlı global vizyona sahip yönetici ve girişimcilerini oluşturmaktadır.
Şüphesizdir ki Türkiye’nin savaştaki manevi desteği ve milli iradesine müteşekkir bir taraf olarak Azerbaycan için Türk girişim ve yatırımları büyük önem kazanmaktadır. Dolayısıyla, “İki Devlet, Tek Millet” olarak Türkiye, ülkemizin tarihi yeni yüceliş sayfasında haklı yerini alacaktır.
Yatırım için tam zamanı
Askeri, inşaat, sanayi, tarım ve diğer bir çok alanda yatırıma ihtiyaç olduğunu belirtirken Karabağ topraklarının Azerbaycan yüzölçümünün yüzde 20’si büyüklükte olduğunu ifade etmek isterim. 5 şehir, 4 kasaba ve 286 köy geri alınmıştır. Burada son 28 yılda hiç bir yatırım yapılmadığını düşünürsek, yaklaşık toplam 2 milyon nüfusun yaşayacağı alanın sıfırdan inşa edileceğini söyleyebiliriz. Bölgede çok yakın sürede milyarlarca dolarlık her alanda yatırıma açık projeler başlatılacaktır.
Karabağ’da yerel belediyelerin oluşturulmasını takiben, İtfaiye, Jandarma, Polis gibi teşkilatlar kurulacak, hastane, okullar açılacaktır. Otuz yıldır mecburi göç edenler için kendi vatanlarına döndüklerinde gelişmiş ve sağlıklı bir yaşamın oluşturulması sağlanacaktır. Bu kapsamda doğal gaz, temiz su ve kanalizasyon hatları kurulmasına yönelik altyapının tamamlanmasını takiben tarım ve sanayiye uygun olan müesseseler kurulacaktır.
Azerbaycan’da gereksiz bürokrasinin ortadan kaldırılması, belirlenen bölgelerde arsa temini, uygun finansman olanakları gibi ciddi teşvik ve destekler söz konusudur. Ayrıca bilinçle görevlerinin başında olan devlet memurlarımız, ülkemize gelen her bir işadamını adeta kapıda karşılayarak yardımcı olmaktadır.
Bilindiği gibi liberal bir ekonomi anlayışıyla yönünü petrol dışı sektörlere de çevirerek tecrübe ve güç kazanan Azerbaycan’da, üretim kültürüne sahip, modern makine ve ekipmanlarla donatılı büyük ölçekli fabrika ve bazıları yakın coğrafyanın en büyükleri olan entegre tesisler mevcuttur.
Dolayısıyla coğrafi konumu, güçlü ekonomisiyle girişimci ve işadamlarının başarılı olabilmeleri için gerekli ortamın her yönüyle hazır olduğunu belirtmek isterim.