Birleşmiş Milletler, Şubat 2013 tarihinde yapılacak Rum Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar dondurulan müzakerelerde, kaybedilen zamanı telafi edebilmek için yoğun çaba sarf ediyor.

 

Bu doğrultuda, son 44 yılda yapılan görüşmelerle oluşmuş Kıbrıs Müktesebatı çerçevesinde 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Hristofyas’ın vardığı fikir birliklerini ve Cumhurbaşkanı Eroğlu ile sağlanan yakınlaşmaları içinde topladığı bir belgeyi “Ara Anlaşma” adı altında masaya koyma hazırlığı içinde.

 

Bu belgede, uzlaşılan konular üzerleri çizilerek listeden çıkarıldığından sadece uzlaşılamayan konular yer almakta.

 

Gerçekte üzerinde mutabakata varılan veya anlaşılan hiçbir başlık yok.

 

Talat döneminde iyi gidiyorduk diye şimdi ağlayan Hristofyas, o dönemde Talat’ın masaya koyduğu veya da sözlü olarak dile getirdiği hiçbir öneriyi -sanki bir marifetmiş gibi- kabul etmemişti. Şimdi herhalde pişman olmalı ki, Talat’dan çok farklı bir müzakere stratejisi uygulayan ve farklı ilkeleri olan Eroğlu karşısında ağlamayı tercih ediyor.

 

Ara Anlaşma taktiğini daha evvel BM, birkaç kez uygulamıştı. Şimdi de BM’nin seçilecek olan Rum Cumhurbaşkanının müzakerelere, uzatmak amacı ile sil baştan başlamaması için tedbir almaya çalıştığı kesin. Aksi takdirde ortalama her 2 buçuk yılda bir müzakereler, sil baştan başlayacak bir sistemin içine girmiş olacak. Kıbrıs Türk Cumhurbaşkanları ile Rum Cumhurbaşkanlarının seçim günleri senkronize değil ve aralarında yaklaşık 2 yıl 10 ay gibi bir zaman dilimi farkı var. Her yeni seçilen Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Türkçesi tabiri ile “Tu baştan” görüşmelere başlarsa, Kıbrıs sorununa çözüm getirmek amaçlı yapılan bu müzakereler hiçbir zaman bitmez.

 

Rum tarafı bu “Ara Anlaşmanın” sunulmasına taraftar gözüküyor ama gerçekte fena halde karşı. Eğer “Ara Anlaşma” resmen sunulursa, üzerinden mutabakata varılmış her konu bir bir listeden çıkarılacağından kısa bir zaman dilimi içinde bir anlaşma yapmak zorunda kalacağını biliyor.  “Ara Anlaşma”nın arkasında da bir müddet sonra “Çok Taraflı Toplantı”nın yapılacağı aşikar.

 

Rum tarafı bunların her ikisine de karşı. Bu nedenle de BM’ye kerhen “evet” derken perde arkasından da bu “Ara Anlaşma”nın masaya konmasına mani olmak için elden gelen her şeyi yapıyor, her fırsatı değerlendiriyor.

 

Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas, bu amacı doğrultuda Fransa ve Çin’den yüz bulamayınca, Rusya’nın kapısına dayandı. Bütün istediği Genel Sekreter Ban Ki Moon, söz konusu “Ara Anlaşma” belgesini Güvenlik Konseyi’nin onayına sununca, Rusya’nın Veto hakkını kullanması ve belgenin resmiyet kazanmaması.

 

Geçmişte 2010 yılının Şubat ayı başında adaya gelen BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un planı, Kıbrıs konusunda süre gelmekte müzakerelerde liderlerin ortak yaklaşımlarını bir belge olarak açıklamak ve 2011 yılı sonunda yapılacak BM Genel Sekreterliği seçimlerine bir başarı tablosu ile girmekti. Fakat Rumlar Genel Sekreterin bu düşüncesini, böylesi bir belgenin bir “Ara Anlaşma” olabilir veya da Annan Planı benzeri bir plana dönüşebilir mantığı ile reddetmişlerdi.   

 

2. Cumhurbaşkanı Talat, içinde Hristofyas’la vardığı görüş birliklerini içeren buna benzer bir belgeyi, Türk tarafındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce oylarını arttırmak amacı ile Hristofyas’la birlikte sunmak istemiş, Hristofyas Talat’ın bu isteğini geri çevirince kendisi tek yanlı olarak açıklamıştı. Talat’ın açıkladığı belgede 31 adet ortak yaklaşım konusu yer almaktaydı.

 

BM Genel Sekreterinin, selefi Kofi Annan’ın Annan Planı sonrası sunmak istediği Kıbrıs Raporu’nun, Güvenlik Konseyinde Rusya tarafından Veto edileceği bilgisi akabinde yayınlayamaması tuzağına düşmeyeceği ve bu belgeyi bir şekilde yayınlayacağı kesin. Aksi takdirde müzakerelerin başarısızlığa mahkûm olduğunu açıklamak zorunda kalacak.

 

Ata ATUN

[email protected]

http://www.twitter.com/ataatun

http://www.ataatun.com 

26 Ekim 2012