Rumların büyük bir propaganda fırsatını kaçırdıkları kesin. Kendi iddiaları ve önerileri olan Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin birbirlerine oy vermeleri düşüncesinin ütopik olduğu da ortaya çıktı bu seçimin sonucunda. Kıbrıslı Rumlarda da, Kıbrıslı Türklerde de birbirlerine oy verenlerin sayısı yüzde bir'in çok altında.
Ortak devlet, ortak vatandaşlık, ortak oy kullanma ve "Kıbrıslı" kimliği mesajları ve iddialarının ne kadar mesnetsiz ve hayali olduğu ortaya çıktı bu seçimde. Sadece çok küçük ve yüzdelikleri yüzde 1'in altında olan bir kesimin bu fikri benimsediği, geriye kalan neredeyse toplam ada nüfusunun tümünün bu fikri benimsemediği gözler önüne serildi bu Avrupa parlamentosu seçimlerinde.
Kıbrıs Rum tarafı, adil olamayan bu uygulaması ile yüzyıllardır bir araya gelmemiş olan Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türklerin ilk kez bir seçim sandığında bir araya gelerek ortak oy kullanmaları şansını fena halde kaçırdı ve hiç değerlendiremedi. Tam tersine ayrılığı ve bölünmeyi unutulmayacak bir örnekle de perçinledi. Şimdi hem Kıbrıs Rum hem de Kıbrıs Türk halkı, idari, yönetsel ve coğrafik olarak daha keskin çizgilerle bölünmüşlüğü hissetmiş ve algılamış durumda.
Kıbrıslı Türkler ortak liste ve ortak oy ile hiçbir zaman ve hiç bir koşulda seçim kazanamayacaklarının bilincine vardı. Rumların Avrupa Parlamentosunda Kıbrıslı Türklere temsiliyet hakkı tanımak istemedikleri ve Kıbrıslı Türklerin eşit haklara sahip olmasını benimsemedikleri gün gibi çıktı ortaya. AB ise Rumların bu düzenbazlığı karşısında kılını bile kıpırdatmadı. Kıpırdatsaydı şaşırırdım zaten.
Bir çok kişi, Kıbrıs sorunu ile ilgili diplomatlar ve BM ile AB'nin ilgili bürokratları umarım bu değerlendirmeyi yapıp, Kıbrıs sorununun özünü kavrayabilmişlerdir, körü körüne Müslüman Türkler yerine Hıristiyan Rumları desteklemek yerine.
Dünya tarihi, adına "Batı" denilen Avrupalıların katliamları, sömürgecilikleri, işgalleri ve asimilasyonları ile dolu. Şimdi içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda bunu açıkça yapamıyorlar ama dünya üzerinde Hıristiyan-Müslüman çekişmesi olan yerlerde illaki körü körüne Hıristiyanların tarafını tutup destekliyorlar, kendileri de Hıristiyan oldukları için.
Yıllardır bizde de, Kıbrıs'ta aynısı oldu, aynı senaryo uyarınca aynı tiyatro oynandı. Rumlar katliam yaparken ve masum Türkleri acımasızca yollardan toparlayıp öldürürken kılını bile kıpırdatmayan Avrupa, namı diğerle "Batı", Kıbrıslı Türkler kendi devletlerini ilan edince, dünyadan izole edilmesi kararını aldılar ve gelecekte insanlığın yüz karası olarak anılacak insanlık dışı ambargoları Kıbrıslı Türklere uyguladılar.
İşte buna "Batı Medeniyeti" diyorlar. Eksik olsun böyle bir medeniyette böyle "Batı"da.
Mayıs'ın son pazarında yapılan AP seçimleri sonuçlarını derinlemesine incelediğimde, Anastasiadis'in, 2 Haziran pazartesi günü Cumhurbaşkanı Eroğlu ile yaptığı görüşmede müzakereler sonunda kurulacak olan yeni devletin Başkan ve Başkan Yardımcısı seçimlerinde Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların birlikte, tek liste içinde ve tek sandıkta oy kullanmaları önerisini niye yaptığını, ne manaya geldiğini ve böylesi bir seçimin sonucunun ne olacağını şimdi çok daha iyi anladım. Eminim benimle birlikte bir çok kişi de bu net ve yalın mesajı alıp, değerlendirmesini ona göre yapmıştır....
Ata ATUN
e-mail: [email protected]
http://www.twitter.com/ataatun
http://www.ataatun.com
18 Haziran 2014