Türkiye’de beni en çok etkileyen yerlerin başında, gittiğim şehirlerin eski yerleşim merkezlerinin olduğu semtlerle, sahaflar gelir.

Osmanlı döneminden kalma çarşı yerleri, yan yana küçük dükkânlar, atölyeler, etrafta dolaşan kalabalık, çığırtkan satıcılar, tezgâhların üzerine dizilmiş her tür ticari eşya, hazır giyim ürünleri, malını satmak isteyen tezgâhtarlar aklımı başımdan alır adeta.

Her tür kitabın satıldığı sahaflar da bende aynı etkiyi yapar. Ankara’ya her gidişimde Olgunlardaki kitapçılara, Adil Han Kitapçılar Çarşısına giderim, ondan sonra da Zafer Çarşısı’na. Kitapları görünce gene aklım başımdan gider ve dalarım kitap dünyasının içine. 

Bu son ziyaretimde sahaflardan Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın toplamda yaklaşık 4000 sayfa olan 6 ciltlik “Büyük Osmanlı Tarihi” ile KKTC’de bulamadığım birçok kitabı satın aldım. “Büyük Osmanlı Tarihi”nin çok zengin bir içeriği var. Özellikle 2. Cildi 16. Yüzyılın ekonomik ve siyasini durumunu anlatırken, 3. Cildinde de Kıbrıs adasının fethi ve fetih gerekçeleri yer almakta.  

İstanbul’daki “Kapalı Çarşı” da beni her zaman büyüler. Dünyanın ilk kapsamlı Alışveriş Merkezi’dir kapalı çarşı. 11 Ana kapısı, 61 sokağı, 4400 dükkânı ve 40 hanı ile muhteşem bir yerdir. İstanbul’a her gittiğimde muhakkak bir fırsat yaratır giderim kapalı çarşıya ve bana göre merkezi yerinde bulunan kafelerden birine oturur çay içerim. Yarım saatliğine bile olsa bu keyfi yaşamak için İstanbul’un neresinde olursam olayım, yola, trafiğe bakmaz illaki yollara düşer ve giderim Kapalı Çarşı’ya. Esrarengiz bir büyüsü var o dükkânların ve daracık sokakların. 

Ankara’da ise gideceğim yerlerin başında Ankara Kalesi gelir. Sonra’da Çıkrıkçılar çarşısı, Saman Pazarı, Altındağ hali, Suluhan çarşısı ve hemen yanındaki merdivenlerle aşağıya inilerek gidilen Çerkeş Sokak’taki çarşı… Hacettepe Üniversitesinin arka kısmındaki restore edilmiş Hamamönü ve onun devamındaki şimdilerde müzeye dönüştürülmüş Ulucanlar Cezaevi de görülmeye değer yerlerden.                   

Ankara’da beni etkilemiş olan bir başka konuda esnafın güler yüzü, misafirperverliği ve dürüstlüğü.   

1 TL’lik simit almak için gittiğim fırıncı bana her seferinde çay ikramında bulundu. Çay da 1 TL, simit de. Alacağım 3-5 simide karşılık bana ikram edeceği çay tüm karını sıfırlasa da, anlaşılan o ki fırıncı için benim memnuniyetim onun karından daha önde geliyor. Belli ki Osmanlıdan kalan esnaf kültüründe, müşteri kardan daha önemli ve hala bu mantık, bu uygulama varlığını sürdürmekte Ankara’da.  

KKTC’de tamir ettiremediğim bir elektrikli aletimi, tamirciye götürdüğüm vakit daha içini açıp gerekli tetkikleri bile yapmadan bana tamir fiyatının 30 TL civarında olacağını söyleyerek yaptırıp yaptırmayacağımı sorması, almaya gittiğim vakit de tamir ücretinin sadece 15 TL olduğunu belirtmesi beni çok etkiledi. Tamircinin dürüstlüğüne hayran kaldım açıkçası. Ben bırakın 30 TL’yi, 50 TL bile istese vermeye razıydım gerçekte, elektrikli aletimi geri kazandığım için. Üstüne bir de çay ikram etti bana parasını ödedikten sonra. İnanılmaz tok gözlü ve alçak gönüllü Ankara esnafı.  

Ankara’daki fiyatlar KKTC’ye kıyasla çok ucuz. Ortalama yarı yarıya dersem çok daha doğru olur. Ürün yelpazesi ise çok geniş. Ne ararsanız bulmak mümkün. 

Ankara Belediyesi Ankara’nın eski yerleşim yerlerini elden geçirmiş. Esenboğa Havaalanından Ankara’ya gelirken, bir zamanlar sağlı sollu yolun her iki yakasını tepelerin üstüne kadar dolduran gecekonduların kaldırılıp yerlerine TOKİ Apartmanlarının ve çevre düzenlemesinin yapılmasının yanında Ankara Kalesi’nin çevresi de aslına uygun restore edilmiş ve muhteşem olmuş… 

Ankara yavaş ama sağlam ve emin adımlarla Türkiye’nin büyüklüğüne yakışır bir başkent olma yolunda ilerliyor, geçmişi en güzel bir şekilde, modern yaşamla barıştırarak…

 

Ata ATUN

e-mail: [email protected]

http://www.ataatun.org 

Facebook: Ata Atun

http://www.twitter.com/ataatun