İstanbul 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nin kamuoyunda 'Balyoz Davası' olarak bilinen davada aldığı kararlar geniş yankı uyandırdı. Aralarında emekli orgeneraller Çetin Doğan, İbrahim Fırtına ile emekli Oramiral Özden Örnek'in bulunduğu davada yargılanan 325 sanık hapis cezasına çarptırıldı. Gündeme bomba gibi düşen bu kararla ilgili hiç kuşkusuz yorumu en çok merak edilen isimlerin başında eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök geliyordu. Aslında kararın açıklandığı gün aramak istedim Özkök Paşa'yı fakat sıcağı sıcağına alacağım yorumun pek doyurucu olmayacağını bildiğimden üzerinden bir süre geçmesini bekledim. Nitekim ilk gün kendisini arayanlara sadece 'üzüntülüyüm' demekle yetinen Özkök dünkü görüşmemizde Balyoz Davası'yla ilgili onun ötesinde değerlendirmelerde bulundu. Lafı uzatmadan sizleri görev yaptığı dönem içerisinde bizzat tanığı olduğu Balyoz Planı'na dair mahkemenin aldığı kararı yorumlayan eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'le yaptığım mini söyleşi ile baş başa bırakıyorum.
- Mahkemenin kararıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- "Bir asker olarak hepsine çok üzülüyorum. En çok da genç olanlara üzülüyorum. Çünkü askerlik başka mesleklere benzemez. Tüm haklarını kaybedecekler şimdi. Çok yazık oldu!"
- Çetin Doğan, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına'nın 20 yılla cezalandırılmasını bazı çevreler çok ağır buldu. Siz ne düşünüyorsunuz?
- "Evet cezalar ağır ama yapacak bir şey yok! Çünkü kanunlar böyle diyor. Bildiğim kadarıyla yargıçlar ya müebbet, ya da beraat verecekti. Müebbet vermek istemediler. Ee beraat de veremeyeceklerine göre mecburen ortasını buldular. 20 yılı 13-14 yıla indirme şansları olmadığından ceza 20 yıl oldu"
- Kararı duyduğunuzda şaşırdınız mı?
- "Şaşırmadım ama çok üzüldüm. Keşke olmasaydı ama yapacak bir şey yok. Sonuçta mahkeme böyle uygun gördü. Ama bakalım. Karar Yargıtay'a gidecek. Temyiz edilecek. Varsa bir yanlış zaten orada düzeltilir"
- 'Yargılama adil olmadı' diyenler var. Siz ne düşünüyorsunuz? Katılıyor musunuz bu görüşe?
- "Ben böyle bir şey diyemem. Çünkü hukukçu değilim. Ama bir vatandaş olarak gözlemime göre mahkeme heyeti bu davada titiz davrandı. Tanıklar dinlendi. Bilirkişi gereğini yaptı. O nedenle 'adil yargılama olmadı" diyemem!"
- Özden Örnek'in oğlu Tolga Örnek karardan sonra yaptığı açıklamada sanırım sizi de kastederek; "Onlara amca dediğim için şu anda utanıyorum" dedi. Bir cevabınız var mı bu açıklamaya dair.
- "Sanırım beni ve Yaşar Büyükanıt'ı kastetmiş. Niye böyle söylemiş anlamadım. Ne yapmışız ki biz?"
- Babasına sahip çıkmadığınızı düşünüyor sanırım.
- "Benim yapabileceğim ne vardı ki? Ne bekliyorlardı? Sonuçta her şey ortada. Olay mahkemeye intikal etmiş. Savcılar soruşturma yapmış. Tanıkları dinlemiş. Hukukçular karar vermiş. Ben ne diyebilirim? Ama ben Tolga Örnek'e kızmıyorum. Hoş görüyorum. Dile kolay çünkü babası 20 yıla mahkûm edilmiş. Acısıyla konuşmuş. Normaldir onun için söyledikleri. Ama aradan biraz zaman geçsin. Oturup soğukkanlı düşünürse eminim bana hak verecektir. Neyin ne olduğunu anlayacaktır"
- Amca mı derdi size gerçekten?
- "Amca diyecek kadar yakın değildik. Bir iki kez karşılaşmışlığımız vardı o kadar. Ama çocuğu 'amca' diyen vardı ceza alan arkadaşlarımın arasında."
- Cumhuriyet tarihinde ilk kez sivil bir mahkeme TSK mensubu kişileri yargıladı ve cezalandırdı. "Bu yargılama sivil mahkemelerde değil de askeri mahkemelerde olsaydı karar bu olmazdı" diyenler de var. Bu görüşe katılıyor musunuz?
- "Bilemiyorum ki! Sonuçta ben hukukçu değilim. O mahkemelerin nasıl bir karar vereceğini tahmin edemiyorum"
- Bu karar sonrası şöyle bir görüş de ortaya koyanlar var; "Asker bundan böyle sadece sivil mahkemelerde yargılansın. Hukuk çift başlı olmasın. Askeri Mahkemeler kaldırılsın"
- "Hukuk neden çift başlı oluyor ki? Sonuçta mahkemeler çeşit çeşit. Askeri Mahkemeler de bunlardan biri. Ben böyle bir şeyin gerekli olduğuna inanmıyorum. Bunun olması için sağlam gerekçeler lazım. Bakmak lazım bir kere Askeri Mahkemelerin kuruluş nedenlerine. Neden kurulmuş bu mahkemeler ve nedenine uygun işlemiş mi? Eğer sorun varsa yani sebep ve sonuç ilişkisinde bir problem varsa tartışılabilir. Ama şu an için buna gerek olduğunu sanmıyorum!"
(Sabah gazetesinden alınmıştır)