Başbakan için bugün ve yakın gelecek nasıl gözükmekte? Onun yerinde olmayı kimseye önermem. Hem politik hırsları ve hırslarını gerçekleştirme açısından hem de içinde bulunduğu reel koşullar açısından baktığımızda, önümüzdeki 3 yılı kapsayan yakın dönemin üstesinden gelmesi zor veya belki de imkânsız bir durum içinde olduğunu görüyorum… Bunların bir veya ikisinin olumsuzluğu bile, Başbakan’a karizmayı fena halde çizdirecek bir sonuç doğurur.
Bunlara hep birlikte bakalım.
***
1) Suriye meselesi... Bizzat Antakya cephesini açarak ve iç çatışmaya fiili müdahalede bulunarak yarattığı Yeni Suriye Tablosu, hızla Türkiye aleyhine bir durum yarattı. Ülkenin üçe bölünmesi için siyasi koşullar olgunlaşırken ABD’nin veya Ankara’nın “bölünmeye izin vermeyiz” açıklamalarını ancak siyasi abuklukla nitelendirebiliriz ve “nasıl önleyeceksiniz” sorumuza da gerçekçi bir yanıt alamayız.
Burada akla gelebilecek iki seçenek var: İlki Esad yönetiminin duruma egemen olmasını sağlayacak önlemler almaları!!! İkincisi ise Türkiye’nin Suriye’yi bütünüyle işgal ederek Esad’ın görevini görecek yani ülke birliğini sağlayacak bir yönetimi iktidara getirmesi!!
Bu seçenekler mümkün mü sizce? Esad yıkıldığında, yerine her kim geçerse geçsin, parçalanmayı sadece geciktirebilir ama önleyemez. Başbakan ve Davutoğlu ancak bilerek diyebileceğimiz bu tabloyu parlattılar. Bu başlı başına karizmayı çizdirir ve siyasi sonuçları büyüktür.
2) Gül ve Köşk Seçimi… Erdoğan, Gül’ün siyasi geleceğini kesmek için elinden geleni yaptı. Geçen yılın aralık ayında yazdığım “Üç Koltuk” yazı dizisinin en önemli bölümlerinden biri, Gül-Erdoğan çatışması ve Köşk seçimi idi. Yazı (11 Aralık 2011) küçük değişikliklerle bütün tazeliğini koruyor. Gül için başbakanlık yolunun kendine açılmasından başka bir seçenek yoktur. Gül, başkanlık sistemine de karşıdır. Erdoğan’ın hükümeti Köşk’ten yönetme hırsına da. Bu nedenle, danışmanı Ahmet Sever büyük kozu açmış ve Gül’ün Cumhurbaşkanlığı seçimine yeniden girme hakkını vurgulamıştır. Gül girerse, her ikisinin de kaybedeceği açıktır. (Erdoğan da tek başına da kaybedebilir!)
3 ve 4) Anayasa değişikliği ve başkanlık - yarı başkanlık sistemine geçiş, Edoğan’ın en zor hırslarından biridir. Gerçekleşmesi neredeyse imkânsızdır. Bunun için girebileceği ittifaklar ve verebileceği tavizler, bizzat Başbakan’a seçimleri bile kaybettirebilir! Düz cumhurbaşkanı olarak seçimlere girme olasılığı yüzde 99 gibi duruyor. Olay biter, kazanırsa orası son durağı olur.
5) Cemaat ile çatışma, iktidar çatışmasının üçüncü boyutudur. Cemaat bir ayağı iktidarda ama Erdoğan’a muhalefettedir. İkisinin bir daha uzlaşması, iktidar paylaşımı içine girmesi mümkün gözükmüyor. Cemaat bütün stratejisini Erdoğan’ın siyasi gücünü kırma, iktidarını zayıflatma üzerine kurmaktadır. Bu arada, cemaatin siyasi gücünü abartmamak gerekir. Seçimlere girse minik bir parti olarak kalır. Bu nedenledir ki iktidar odaklarına yerleşerek iktidarı devralma biçimindeki yeni bir darbeci politika uygulamaktadır..
6) Kürt Meselesi... Irak ve Suriye’deki Kürt siyasi ve idari yapılanması, Türkiye’de Kürt meselesine büyük ivme kazandırdı. Başbakan, KCK davalarıyla bu işin üstesinden gelemez. Siyasi olarak da Kürtleri hapishanelere doldurarak bu işi çözemeyeceğine göre, Kürt isteklerine tatmin edici nasıl yanıt vereceği belirsizdir. Geçen hafta basına sızdırılan yeni yerel idari yapılanma, belediyelere yeni yetkiler verilmesi görüşü-tasarısı, belki hükümetin Kürt meselesine yeni bir çözüm arayışı olarak görülebilir.
7) Ekonomi... Türkiye ekonomisinde iktidar yapısal bir dönüşüm gerçekleştiremedi. Ekonomik büyümeyi finanse edecek döngünün sonuna gelindi gibi. Büyümenin yarattığı cari açığı azaltmak için, büyümeyi çok yavaşlatan önlemler almak zorunda kalıyor. Türkiye 10 bin dolar gelir merdiveninde sıkışıp kaldı. Bu sıkışmanın artarak büyümesi büyük olasılık, sonuçları ise yeni bir krizdir. Gelir adaletsizliğini artıran iktidar, ekonominin iç kaynaklarla da kendini döndürecek bir yapıya kavuşmasını başaramadı. Bu sürdürülebilir değil.
8) 2015 genel seçimleri... Bütün bu saydığımız olumsuzluklarla birlikte, 2015 genel seçimlerine gidilecek. “Halk AKP’li ve dindar” oldu safsatalarını yerle bir edecek bir sonuçla karşılaşma olasılığımız güçlü.
Erdoğan ve hükümeti, yukarıda saydığımız bütün bu olumsuzlukları zamana yayarak seçimlere kadar idare etme şansı bulunuyor mu?
Karizmanın çizileceği zamanların içinde bulunduğumuzu gösteren işaretler çok daha fazla...
(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır)