Derin Devlet’in başı cumhurbaşkanıdır değerlendirmesi Wikileaks belgelerinde yeralmıştır.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu profilin dışında bir siyasetçiydi. Onun için 27 Nisan akşamı doğrudan kendisini hedef alan bir e-muhtıra yayınlandı.

Anayasa Mahkemesi o nedenle hukuk tarihinde koskoca bir kara leke olarak kalacak meşhur 367 kararını verdi.

Derin Devlet bir numaralı mevkiini kaybetmek istemiyordu. Sadece Abdullah Gül muhafazakar bir gelenekten geldiği, eşi başörtülü olduğu veya hükümetle uyum içinde çalışacağı için değil.

Demokrat olduğu için, hukuka inandığı ve saygı duyduğu için istemediler Gül’ü.

Sağolsun Cumhurbaşkanı Gül de bu korkularını boşa çıkarmadı. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve gazeteci Hrant Dink’in ölümlerinde Devlet Denetleme Kurulu’nu devreye sokarak asker, polis ve yargı üçlüsünün karanlıkta bıraktığı noktaların üzerine gitti. Muhsin Yazıcıoğlu kazasındaki gelişmeleri biliyorsunuz.

Aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu çok sayıda kişi, kazanın aydınlatılmasına yarayacak delilleri kararttığı iddiasıyla tutuklandı. Aslında bu rapora rağmen olay örtbas edilmek istenildi.

Ta ki Cumhurbaşkanı Gül, Almanya gezisinde olayın bizzat üzerine gidip “O özel vidaları keçiler mi söktü?” sorusunu seslendirinceye kadar.

Cumhurbaşkanı Gül vidaları kimin ve neden söktüğünü biliyordu ve olayın örtbas edilmesine izin vermeyeceğini belli etti. Delillerin karartılması 3-5 subayın kendi kafasına göre yapacağı bir işlem değil.

Bunun bir emir çerçevesinde gerçekleştirilmiş olması gerekir. O nedenle bu ölümle ilgili daha tepelere giden soruşturmalar açılması kaçınılmaz.

Helikopterin o sırada bölgede olan jet uçakları nedeniyle düştüğü, askerin bu ihmali örtmeye çalıştığı iddiaları ise bana çok ikna edici gelmiyor.

Bu tavır delillerin karartılması çabasını aydınlatabilir ama kolayca bulunabilecek helikoptere ulaşımın 2 gün boyunca engellenmesini izah edemez.

Cumhurbaşkanı Gül, Devlet Denetleme Kurulu’na Hrant Dink cinayetini de soruşturma görevi vermişti. Benzer bir delil karartmanın bu cinayette de var olduğu ortaya çıktı.

STAR’ın dünkü haberi kurulun bu yolda çok önemli delillere ulaştığını gösteriyordu.

Birileri ‘’okeyci çocuklar’’ korumak veya abilerine ulaşılmasını engellemek için çok çaba sarf etmiş yani. Deliller karartıldı, haberler çarpıtıldı ve bu cinayet karanlıkta bırakılmak istenildi.

Her şeyi düşündüler ama demokrat, hukuka saygılı, insana değer veren bir cumhurbaşkanı olasılığını düşünmediler.

Düşündüklerinde ise çok geç kalmışlardı.

Türkiye’nin Rebekah Brooks’ları sıradalar!

Murdoch Grubu gazetelerinin telefon dinleme skandalı başta İngiltere olmak üzere tüm dünyada yankı uyandırdı.

Medya gücünün kötüye kullanılması, siyasi ve ekonomik güç elde etme aracı olarak kullanılmasının en büyük örneklerinden biriydi bu.

Yasadışı yollardan elde edilen bilgilerin siyaset, iş ve hatta medya düzenine ayar vermek için kullanıldığı ortaya çıktı. Odatv İddianamesi’ndeki kayıtlar bu olgunun Türkiye’de de yıllardır var olduğunu, kimilerinin gazeteciliği tıpkı Murdoch Grubu’nda olduğu gibi insanları hizaya getirme aracına çevrildiğini gözler önüne serdi.

Gazete köşelerini bu iş için yetersiz bulanlar özel internet siteleri kurmuş, gerektiğinde takma isimle yazılar kaleme alarak kendinden farklı düşünen insanlar hakkında karalama kampanyaları yapmışlar.

İddianamede yer alan bilgilere bakınca, Genelkurmay Başkanlığı’nca kurulup yönetilen ‘’İnternet Andıcı’’organizasyonunun medya modeliyle karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Fikirlerinden hoşlanmadıkları gazete yöneticilerini hedef alan, kendi çizgilerinde haber ve yorumlara yer vermeye zorlayan bir örgütlenme söz konusu. Bu faaliyet de, tıpkı İngiltere’de olduğu gibi, Türkiye’nin en büyük medya organizasyonunda çalışanlar tarafından tezgahlanmış ve uygulamaya konulmuş.

Şimdi bu gazetelerin iddianameyi çürütmek amacıyla müthiş bir kampanyaya girişmesi tesadüf değil.

Çünkü ortaya saçılan telefon konuşmaları nasıl bir tezgah içinde olunduğunu ortaya koyuyor. Bu konuşmaların ortaya koyduğu bir gerçek daha var: Son dönemde güçlenen Türkiye demokrasisinde çeteci anlayışa dayanan gazetecilik devrinin kapanmış olması.

Değişimden en az nasibini alan kesim medya. Bu durumun hızla değişmesi ve kirliliğe bulaşmış isimlerin tasfiyesi gerekiyor.

Gazete ve televizyonlarını halkı yönlendirmek, askeri güçlendirmek, kişisel hırslarını tatmin etmek için kullananların devri kapandı. Türkiye’nin Murdoch’ları, Rebekah Brooks’ları da tasfiye olacak.