21 Aralık Cumartesi sabahına girdiğimiz güne kadar olan yaşamım ve hatıralarım üç aşağı beş yukarı böyleydi. Ama sonrası…
Sonrası çok kötüydü ve Kıbrıslı Türklerin yaşamı tam bir kabusa dönüştü ileriki günlerde, aylarda ve yıllarda.
Dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı III. Makarios, Enosis, yani adanın Yunanistan’a bağlanması doğrultusunda Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyetine ortak olmasını ve Anayasal haklarını önünde engel olarak görmekteydi. Bu nedenle de Enosis yolundaki ilk adımını Anayasa ile Kıbrıslı Türklere verilen ortaklık haklarını ortadan kaldırmak yolunda attı ve Kıbrıs sorununun başlangıcını oluşturan aşağıdaki 13 maddelik Anayasa değişikliğini önce Kıbrıslı Türklere, sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ne sundu.
1. Cumhurbaşkanı ve yardımcısının veto hakkının kaldırılması. (Makarios istediği kararı alabilecek ve yardımcısı rahmetlik Dr. Fazıl Küçük bunu VETO edemeyecekti.)
2. Cumhurbaşkanının geçici yokluğunda veya görevini yapamayacak hallerde Cumhurbaşkanı vekilinin kendisine vekaletinin kaldırılması. (Makarios yurt dışına gittiği vakit yerine bir Türk Kıbrıs Cumhuriyetine başlık edemeyecekti.)
3. Temsilciler Meclisi başkan ve yardımcısının cemaatleri tarafından ayrı ayrı değil Meclisin tüm üyelerinin iştirak edeceği bir seçimle ve oy çokluğuyla seçilmesi. (Rum çoğunluk Meclise hakim olup istediğini yönetici olarak seçecek, Türkler söz ve makam sahip olamayacaklardı.)
4. Temsilciler Meclisi başkanının geçici yokluğunda veya görevini yapamayacak durumdaki hallerde temsilciler Meclisi başkan yardımcısının bu makama vekalet etmesinin kaldırılması. (Rum Meclis Başkanı yurt dışına gittiğinde, Türk Başkan yardımcısı Meclis Başkanlığına vekalet edemeyecekti)
5. Anayasanın bazı maddelerinde öngörülen Türk ve Rumların bazı yasaları geçirebilmek için ayrı ayrı çoğunluğun sağlanmasını gerektiren maddelerin kaldırılması. (Kıbrıs Cumhuriyetini sadece Rumların yönetebilmesi için Türklerin Meclisteki söz ve veto hakları kaldırılacaktı.)
6. Belediyelerin ayrı olması maddesinin iptali. (Türklerin ayrı Belediyeye sahip olması iptal edilecek ve Rum çoğunluk Belediyelere hakim olacak, Türkleri idare edecekti.)
7. Adalet mekanizmasının tek elden idare edilmesi. (Mahkemelerde Türk Hakim ve Savcılar olmayacak. Bir Türk ile Rum arasındaki davada Türkler hep haksız bulunacaktı.)
8. Emniyet müessesesinin polis ve jandarma olarak iki ayrı güç şeklinde çalışmasının iptali ve bunların birleştirilmesi. (Polis ve Jandarma birleştirilerek çoğunluğu Rum olan silahlı bir güç oluşturulacak, Türkler silah zoru ile sindirilecekti.)
9. Emniyet birimlerinde çalışan Türk-Rum oranının yeniden düzenlenmesi. (Polisin yapılanmasındaki yüzde 60 Rum, yüzde 40 Türk oranı Rumların lehine istenildiği gibi değiştirilecek ve uzun vadede polis gücü sadece Rumlardan oluşacaktı.)
10. Emniyet, savunma ve amme hizmetleriyle ilgili olarak Türk ve Rum oranının nüfus oranına göre yeniden düzenlenmesi. (Ortak asker gücündeki yüzde 60 Rum, yüzde 40 Türk oranı, yüzde 82 Rum, yüzde 18 Türk şeklinde değiştirilecekti.)
11. Amme Komisyonu üye sayısının 4 Rum, 1 Türk olarak yeniden düzenlenmesi. (Devlete memur alımında söz sahibi Amme Komisyonundaki eşit oran, dörde bir şeklinde değiştirilecek ve karar için Türklerin çoğunluk oyu istenmeyecek, devlet Rum memurlarla doldurulacaktı.)
12. Amme Komisyonu’nun kararlarının salt çoğunluğa göre alınması. (Rum üyelerin onayladığı kararlar kabul edilecek, Türklerin itirazı veya istekleri dikkate alınmayacak)
13. Rum Cemaat Meclisi’nin feshedilmesi. (Türkler muhtariyet düzeyine indirilsin, Türk Cemaat meclisi sembolik olarak kalsın, Temsilciler Meclisi ise sadece Rumlardan oluşsun.)
III. Makarios, önce bu teklifi Cumhurbaşkanı Muavini rahmetlik Dr. Küçük’e sundu. Ondan red yanıtını alınca da Ankara’nın yolunu tuttu, belki Garantör Türkiye’yi ikna ederim düşüncesi ile. 22-26 Kasım 1962 tarihlerinde III. Makarios’un Ankara’ya yaptığı resmi ziyarette dönemin Başbakanı rahmetlik İsmet İnönü kendisini büyük bir saygı ile karşılamış, kusursuz bir şekilde konuk etmiş ve nazik bir şekilde önerisini reddederek geri göndermişti.
Kendisini "akıllı” olarak tanımlayamayacağım Makarios, rahmetlik İnönü'nün bu kibarlığını Türkiye'nin acizliği olarak algılamış ve Türkiye'nin gücü ile varlığını küçümseyip, Türkiye'nin değiştirmeği reddettiği 13 Anayasa maddesini silah gücü ile değiştirebileceğini sanma yanılgına düşmüş, 21 Aralık 1963 gecesi organize bir şekilde Kıbrıslı Türklere saldırarak adayı kana bulamıştı…. (Devam edecek)