Bana sorunlarını anlatan, ileten onlarca insanımız var. Kendilerini dinleyecek sorunlarına çare bulabilecek bir kapı arıyorlar ama ırkçı birtakım siyasilerle bürokratlar adeta duvar çekmişler bu insanlarla aralarına, çare bulmamak ve dinlememek için.
Bu talihsiz insanlardan bir tanesinin, tamı tamına 14 tane mührü var, birkaç yıl önce başvurusunu yapmış ve hala daha vatandaş olmayı bekliyor. Korkudan 14 yıl adadan hiç çıkmamış, “kalleşlik yaparlar, mühürlerimi iptal ederler” düşüncesi ile… Hükümete ve işbaşındaki bazı bürokratlara hiç güveni olmadığını anlıyorum bu cümlesinden. Elimde olsa, kolundan tutar AİHM’ye götürürüm kendisini, bu hastalıklı beyinlere sahip bürokratları ve bazı siyasileri dava edip hakkını araması için. Kim yetki verdi bu hükümete, halen yürürlükteki mevcut yasaya göre başvuruları kabul etmeme hakkını? Kendi kendilerine gelin güvey olmuşlar, yeni yasa yapılana kadar mevcut yasaya göre işlem yapmayacağız diye. Bu uygulama anayasamıza aykırı. Hiçbir hükümetin, değişiklik yasası veya da yenisi KKTC Meclisinden geçmeden mevcut bir yasayı rafa kaldırmak gibi bir hakkı yok.
Bu yüz karası, insanlık dışı uygulamadan dolayı bana gelen onlarca mesajdan birkaç tanesini aşağıda değerlendirmenize sunuyorum.
Bunlardan bir tanesi benim çok yakından tanıdığım ve vatandaş olabilmeleri için de yardımcı olduğum bir aile. Önce anne ve baba vatandaş olabildiler. Sonra da sıra her ikisi de KKTC’de doğan çocuklarına geldi. Uzun bir uğraştan sonra küçük olanı da vatandaşlığa (lütfen) kabul edildi. Sıra büyük oğlana geldi ama kendisine bile bile öyle bir oyun oynandı ki, inanılmaz. Tam akıllara ziyan bir tuzak kuruldu bu genç evladımıza. Başvurusu ele alındığında 18 yaşına girmesine 60 gün vardı. Seçim yasakları başladıktan 7 gün sonra da 18 yaşını doldurdu ve kendisine “seçim yasakları nedeni ile vatandaşlık işlemini yapamadık, 18 yaşını doldurduğun için artık vatandaş olamazsın” denerek baştan savıldı. Türkiye’de gidecek bir evi, akrabası yok. Bütün dünyası burası ve biz bu genç evladımızın hayatını bile bile kararttık birkaç tane hastalıklı beyin yüzünden.
Bu olaya benzer bir başkasının bana gönderdiği mesaj aşağıda.
“Hocam ağzınıza sağlık. İçimdeki her şeyi dile getirmişsiniz. Bahsettiğiniz doğum
belgesinde “vatandaş değildir” yazısı olan gençlerden biriyim. Burada doğup büyüdüm, burada okudum. Lise bu sene bitiyor. 18 yaşımı da geçtiğim için her ay Türkiye’ye gidip
gelmek zorunda bırakıldım, çünkü cezaya düşürüyorlar beni. 4 gün cezada kaldım adadan
çıkarken 250 TL paramı aldılar. Ben çok büyük maddi sıkıntılar içerisindeyken
doğduğum ülke bana bunları yaşatıyor ...A.E.”
İşte bizim insan hakları anlayışımız bu kadar. Sen KKTC doğ, 18 yıl yaşa sonra da her ay girip çıkmaya mecbur edil. Neymiş, doğmuş ama mührü yokmuş…
Bu sene liseden mezun oluyorum YGS, LYS sınavlarına girdim ve Türkiye’deki Üniversitelerin KKTC vatandaşları için açmış olduğu hiç bir burs ve kontenjandan da faydalanamadım. Maddi durumum da iyi değil. Annemle babam 60 yaşında, ikisi de çalışmıyor ben hem çalışıp hem de okumaya çalışıyorum. Burada ablalarım var, onlar evlenip vatandaş oldu. Onlar biraz yardım ediyor. Hayatım böyle hocam, üstelik her ay adadan çıkıp geri giriyorum sırf doğduğum topraklarda günlük 75 TL ceza ödemeyeyim diye. Hayattan bezdirdiler beni burada. Sadece hakkım var mı, yok mu öğrenmek istiyorum. Ben bu topraklarda doğdum ve burada okuyorum. Nasıl oluyor da öğrenci belgemi adaya girerken gösterdiğim takdirde 30 gün vize veriliyor inanılır gibi değil. Neyse hocam başınızı ağrıtmayayım. Ben hayırlı günler dilerim size.”
Doğduğu günden beridir KKTC’de yaşayan bu evladımıza bu ezgiyi çektiren ırkçı beyinleri kınıyorum. İnşallah kendi başlarına da gelir bir gün, bu başkalarına çektirdikleri eza ve insanlık dışı uygulama….(devam edecek)