Türkiye, ‘Asrın Projesi’ni hayata geçirmek için bir milyar TL’den fazla bir para harcıyor...
Kuzey Kıbrıs’ın tüm toprakları yeşersin, tarım ve hayvancılık gelişsin, insanlar tuzlu suya mahkum olmasın diye büyük bir fedakarlık örneği sergiliyor...
Türkiye’nin bu fedakarlığını görmezden gelmek veya başka taraflara çekmek doğru değildir...
Bizler; bu dev projenin, ileriki yıllarda sadece Kuzey Kıbrıs’a değil, barış olması halinde tüm adaya inanılmaz yararlar sağlayacağı inancındayız ve Türk hükümetine teşekkürlerimizi sunmak isteriz...
KKTC’de sorumluluk üstlenenlerin de, nutuk atma dışında, bu projenin yanında bir sinek kadar büyük olmayan sorunları çözmesinin şart olduğunu da belirtmek zorundayız...
Başkent Lefkoşa’nın, birçok bölgesi haftalardır susuzluk çekiyor...
Bazı hatlarda patlamaların meydana gelmesi nedeniyle, binlerce insan uzun süre pisliklerin karıştığı, mikroplu suları kullanmak zorunda kaldı...
Tehlike fark edilince, bu kez su dağıtımı durduruldu...
Vatandaşlar; bir yandan belediyeye su parası öderken, diğer yandan depolarını temizletmek ve tankerle su getirmek için önemli miktarlarda para harcamaya başladı...
Tankerle su servisi yapanlar, vatandaşlardan gelen talepleri karşılayamaz duruma geldi...
Hiç kimse, su hatlarındaki arızanın nereden kaynaklandığını, tamirat işlerinin nasıl gittiğini ve sorunun ne zaman çözüleceğini bilmiyor...
Ne kadar üzücü bir durum...
Lefkoşa Belediye Başkanı Cemal Bulutoğluları, bir yandan maaşları ödeyememenin stresini yaşarken, diğer yandan su ve yollara taşan çöp sorunuyla boğuşuyor...
Dönüşü her ne kadar ‘muteşem’ olduysa da, karşısındaki sorunları çözmede zorlandığını görüyoruz...
Bulutoğluları, kısa bir süre önce KIBRIS TV’ye bağlanarak, su konusunda önemli ifşaatlarda bulunmuştu...
“Beni eleştireceğinize, Güzelyurt’tan, Lefkoşa’ya gelen ve buradan da Gazimağusa’ya giden su borularını inceleyin” demişti...
Barış Harekatı’nın gerçekleştiği 1974 yılından bu yana değişmeyen su borularının, insan sağlığı açısından ne kadar büyük bir tehlike yarattığını anlatmaya gerek yok...
Kanser hastalıklarındaki patlama, zaten bu ülkede hemen herşeyin denetim dışı ve sağlıksız olduğunu gösteriyor...
Öyleyse; ana sorunumuza dönelim...
Türk hükümeti; Anamur’dan, Girne’ye, deniz altından geçirilecek borularla su taşımacılığı için dev projeye imza atarken, KKTC’de, Güzelyurt-Lefkoşa arasındaki su borularının değiştirilmemesi büyük bir ayıp değil midir?..
Aynı şekilde Lefkoşa’daki su sorununun iki haftadan beri çözümlenememesi büyük bir acı değil mi?..
Dev projelerin yanında bir sinek kadar önem taşımayan sorunları, halkımızın oylarıyla göreve gelenler çözemiyorlarsa; ortada ciddi bir sorun var demektir...
Kıbrıslı Türklerin hak ettiği yaşam şekli bu değildir...
Türkiye’nin ortaya koyduğu bu kadar büyük fedakarlığın karşılığı, cennet gibi bir adayı çöp dağlarına çevirmek ve musluklardan pis su akıtmak değildir...
Öyleyse ne yapmalı?..
KKTC’nin siyaset ve yönetme anlayışı sil baştan yenilenmelidir...
Partizanlıklara ve kişisel çıkarlara göre değil...
Ülke ve insan menfaatlerine yönelik yeni bir yönetim anlayışı egemen kılınmalıdır...
Başka çare de yoktur!..