Siyasetin politika tarafını sevmeyiz. İğrenç gelir, midemiz bulanır, hoşlanmayız.
Ama;
On dört asırlık medeniyet silsilesini biliriz, ihanet edenleri tek tek yazarız.
Makamından sarhoş olanları, adaleti kendine göre tartanları bilir, bir kenarda kaydını tutarız.
Millet gücünü çarçur edenleri, efendilikle ikaz eder, düzelsinler diye bekler ama hesabı “deftere” altını çizerek yazarız.
Ey tepişenler!
Hırsızı da biliyoruz, arsızı da. Uğursuz zaten orda, kıs kıs gülüyor. Arkada.
Tepişin bakalım. Bu millet bin yıllık sabırla yoğrulmuştur. Sabırlı milletin öfkesi yaman olur.
Tepişin.
Fakir edebiyatıyla gelen çakma “aristokrat” havaları unutmayız, tek tek yazarız.
İslamı “light”laştırma derdi olanları, milleti “rüyalarda” uyutanları bilir, isim isim yazar, altını kırmızı kalemle çizeriz.
Medeniyeti taş yığınlardan zannedenlere, İslamı “masallardan” ezberleyenlere, tarihi “dizilerden” öğrenenlere, sadece acırız.
Uyduruktan davalarına uyduruktan sınavlarla mürid “hipnozlayanları” tek tek bilir ve bir kenara yazarız.
Harvard’lı cahiller yetiştirenleri, “Fatih’a” bilmeyen adamı millete “imam” diye yutturanları, bin bir türlü ikazdan anlamayıp Oxford’lu yobazları “islamı temsil ediyorlar” diye övenleri bilir, kızar ve kalın harflerle yazarız.
Kızmamız dışardakine değil, “ciğerimizdeki” hainlere. Dışardaki bi-hakkın vazifesinde. Biz ihaneti unutmaz, ruhumuzda derinlere kazırız.
Milletin Hayr-u Hasenatını “hipnoz seanslarında” yolanları asla affetmeyiz, hepsini bilir, sabreder bir gün hesabını sorarız.
“Bir gece, dumanlar içinden, beyaz sakallı, noel baba kılıklı bir dede, püff diye çıkacak ve heryere adalet gelecek!”. Acıyla güldüklerimiz arasına yazarız.
Paçalarından akan rezaleti görmeyip “Feth-i Mübin” gerçekleşiyor zanneden, “fantezileri” bol idealistlere, güler geçeriz.
Biliriz siyaset geçicidir. Biliriz Anadolu; İslamdır. Anadolu’ya değil İslam’a ihanet edeni; sırıtık suratından, ihaleci sahtekarlığından, hain efendilerinden tanır, bir köşeye not eder, BÜYÜK HARFLERLE yazarız.
Tepişin bakalım, altta ezilenleri düşünmeden tepişin. Toz duman arasında sizi tek tek ayıklar, kaydınızı tutarız.
Biz; kenarda köşede sessizce dua eden,
siyasetin “politikasını” sevmeyen,
dişlerini sıkıp, Rabbine sığınan,
birbirinden ayrı yaşayan
ama “tek bir” milletiz.
Tepişin…
Bacaklarınız yorulduğunda,
dalağınız tıkandığında,
gırtlağınız hırlayıp
nefesiniz kesildiğinde,
birbirinize edeceğiniz hakaretler bittiğinde…
Gelir, tarihi yeniden yazarız.
...