Türkiye'nin dört bir yanında son 1.5-2 aydır silah sesleri duyuluyor. Hakkari'de, Şemdinli'de, Beytüşşebap'ta, Kato Dağlarında yankılanıyor. PKK terör örgütü canını dişine takmış, var gücüyle saldırıyor.
Kandil'den sürekli "direniş" çağrıları yapılıyor. Şehirlerde de her zamankinden farklı bir hareketlenme yaşanıyor...
Neler mi oluyor?
PKK, daha önce "final yılı" ilan ettiği 2012'nin hakkını vermeye çalışıyor! Buna rağmen olmuyor, olmuyor, olmuyor...
Terör örgütü, daha önceden ilan ettiği hiçbir hedefe ulaşabilmiş değil.
Üstelik, önünde çok fazla zaman da yok.
Yakında havalar soğuyacak. Dağa çıkardığı insanlar hareket kabiliyetini yitirecek. Bir kısmı Türkiye'yi terk etmek zorunda kalacak; diğer bölümü de inlerine çekilecek.
PKK, işte o zamana kadar bir "başarı" arıyor...
Bunu yakalayabilmek için var gücüyle saldırıyor. Darbe yedikçe, kaybettiği militanlarının yerine yenilerini sürüyor. Her hezimetin ardından daha da hırçınlaşıyor.
Emrindeki insanları bile bile ölüme gönderiyor.
Onlar da peş peşe "intihar saldırıları" düzenliyor!

* * *
Terör örgütü çıtayı o kadar yükseltti, öylesine iddialı hedefler ortaya koydu, öyle büyük hayaller kurdu ki...
Şimdi, onun altında eziliyor!
Son günlerde terörün siyasi uzantılarının sergiledikleri hırçınlığın altında da aslında yaşanan bu hayal kırıklığı var.
Sözde bu yıl "Demokratik Özerklik" yolunda önemli adımlar atacaklardı.
Kürt vatandaşlarımız, çocuklarını okullara göndermeyecekti. "Ben Kürt kökenliyim" diyen gençler askere gitmeyeceklerdi.
Yetmeyecek, şehirlerde büyük direnişler sergilenecekti. Asker, polis ve devlet görevlileri belli yerlerden kovulacaktı.
Ne oldu? "Demokratik Özerklik" dedikleri yolda herhangi bir kazanımları yok.
Minikler ilkokul 1'e başladı. Önümüzdeki pazartesi bütün okullar açılıyor. Ortada da bir problem görünmüyor.
Gençler davul zurnalarla askere gönderiliyor.
Önceden belirledikleri şehirlerde de istenilen hareketlenme ortaya çıkmış değil.
Yani, hesap tutmadı. Türkiye'nin belli bölgelerinde yankılanan silah sesleri kimseyi yanıltmasın!

* * *
Dün gazetelerde yeni bir kamuoyu araştırması yayınlandı. Alınan sonuç son derece çarpıcı. Ortaya çıkan verilere bakılırsa, Kürt kökenli vatandaşlarımızın bile yüzde 70'i KCK operasyonlarını destekliyor.
Bu oran son derece önemli!..
Türk olsun, Kürt olsun, bu ülkede yaşayan insanların büyük çoğunluğu çatışma, huzursuzluk ve ayrılık istemiyor.
Ayrıca yapılan seçim sonuçları da ortada:
Bu ülkedeki Kürt vatandaşlarımızın yüzde 50'sinden fazlası AK Parti'ye oy vermiş.
Üstelik, geriye kalanları da BDP'nin hanesine yazmak mümkün değil. Kürtlerin içinde CHP ve MHP'ye oy verenler var.
Üstüne üstlük, BDP'ye oy verenlerin tamamının da aynı görüşte olduğunu söylemek zor.
Demek ki...
BDP'nin "Kürtlerin temsilcisi biziz" iddialarının hiçbir dayanağı yok. Tablo ortada. PKK da BDP de bu tablo altında eziliyor.

* * *
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın terörle ilgili ciddi tespitleri var. O da sıkıntı olduğunu kabul ediyor ve "doğru" diyor:
* Terör Türkiye'nin en önemli problemi. Vatandaş rahatsız, tedirgin ve tepkili.
"Ancak"
diye devam ediyor:
* Ülkede bir panik havası yok.
Herhangi bir kargaşa yaşanmıyor.
Normal hayat devam ediyor. Herkes, devletine güveniyor. Güvenlik güçlerinin bu işin üstesinden geleceğine inanıyor.
Hem de PKK'nın "Final Yılı" ilan ettiği 2012'nin sonuna yaklaşırken!
İşte, PKK'nın çılgınlığının, şuursuzca saldırılarının, yüzlerce militanını ölüme göndermesinin altında yatan sebep bu:
Beklediğini bulamamanın çılgınlığı!
Tekrar ediyorum, yankılanan silah sesleri yanıltıcı olmasın.

(Takvim gazetesinden alınmıştır)