Bülent Arınç’ın önceki gün yaptığı açıklama tüm gün kafamdaydı...
Arınç, “Şüpheli sıfatıyla KCK içinde MİT müsteşarı ve iki arkadaşı nasıl yer alır, aklımla izah edemiyorum” diyordu. Kimi bakanlar da benzer serzenişlerde bulunurken ben ne yazabilirdim?
Elbet benim kafamda kimi sorular vardı...
İstanbul-Ankara arasında işleyen hızlı bir süreç, iki Emniyet şube müdürünün görevden alınması, ardından iki yeni yöneticinin atanması bunların “rutin işler” olduğunun söylenmesi ne kadar inandırıcıydı?
İki şube müdürü ideolojileri, bir cemaatle bağlantıları şu bu...
Elbette bu konuda düşündüklerim var ama elimde bir veri yoktu.
AKP’ye yakın gazetelerin köşelerinde olay irdelenirken “saray içi” iktidar savaşımının su yüzüne çıktığı vurgulansa bile ne bir belge ne de bir bilgi vardı.
***
Benim gördüğüm doğrularla yanlışların birbirine karıştığı, polis-özel yetkili savcı birlikteliğinin kantarın topuzunu iyice kaçırdığı yönündeydi.
MİT Türkiye’nin çok önemli bir kurumudur... Dünyanın her ülkesinde böyle kurumlar vardır. Örtülü operasyonlar yapar ve sorunu içlerinde çözerler, yargıda değil. Bunun tersi yapılmaz bir ülkenin MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve birlikte gittiği heyete Oslo, Brüksel ve Erbil’de. Terörist muamelesi yapılmaz.
Hele hele şöyle bir soru sorulmaz:
“Devletin KCK’yi taraf kabul etmesinde MİT’in bir rolü var mı?”
Buna benzer pek çok soru var geçeyim...
İnsanı düşündüren,“Neler oluyor?” dedirten gelişmeler oluyor ülkemizde.
Arka planda ya da tam göbeğinde kim var?
Şöyle 40 yıldır salt polis-MİT arasında değil, İstanbul-Ankara polisi arasında da bir rekabet vardır.
***
Aynı durum MİT için ve polis için de geçerlidir...
Bunun adına “koltuk savaşları” denir...
Böyle bir olaya ilk kez tanık oluyorum ben.
İstanbul’da iki şube müdürünün başarılı KCK operasyonları yaptıklarını, koca kenti havaya uçaracak bombalar ele geçirdiklerini biliyorum.
Kabak onların başına mı patladı?
Yani “saray içi” iktidar savaşımı ileride ivme mi kazanacak? Bakanlar, AKP üst yöneticileri art arda açıklamalar yaparken Erdoğan niçin konuşmuyor?
Bu arada açık açık sorulması gereken şu olmalı bence:
“Özel yetkili savcı, MİT’e karşı böyle bir radikal kararı nasıl aldı?”
Alıyor işte!
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Andıç davasından ifadesi alınmak üzere özel yetkili savcılığa çağrıldı ama terör örgütü kurmaktan tutuklandı.
***
Biliyorum Türkiye’de böyle olaylara candaş, yandaş basın “ileri demokrasi” diyorlardı.
Gazeteleri okurken bir baktım aklı başına gelenler olmuş...
Odatv davasını, tutuklamaları, tutuklama sürelerinin uzamasını, özel yetkili savcıların ve mahkemelerin amacını aştığını dillendirmişler.
Sevindim mesleğim adına...
Ve bir süre pencereden, sabahtan beri yağan karı seyrettim...
Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le Çankaya Köşkü’nde bir buçuk saat görüşmüştü. Bazı bakanlar, AKP Genel Başkanı Erdoğan’la durum değerlendirmesi yapmıştı. Akşamüzeri Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’le görüşen Erdoğan daha sonra Köşk’e çıkmış, ardından da Fidan’la bir araya gelmişti.
Olay aydınlanmış değil...
MOSSAD’ın Hakan Fidan’a diş bilediğini biliyoruz...
O zaman?
Yurtdışında yapılan toplantılara Hakan Fidan, başına buyruk gitmedi Emre Taner ve Afet Güneş’le.
***
Ülkelerin istihbarat birimleri tüm dünyada çok önemlidir. İçinde çürük elmalar; her kurumda olduğu gibi orada da bulunabilir.
TSK’yi yıprattık yıpratacağımız kadar, şimdi sıra MİT’e geldi herhalde...
Elimde bu konuda veri yok!
Belki bir gün o veriyi bulursam yazarım “saray içi” iktidar savaşını...
Önce Başbakan Erdoğan suskunluğunu bozup bir konuşsun bakalım.