Bu toplum yüreğinde acılarla mı yaşayacaktır ya da acılardan düşünce üreterek demokrasiyi, özgürlükleri, barışı, gelir dağılımında eşitliği yaşam biçimine mi dönüştürecektir?

Etnik ve mezhepsel kimlik üzerinden rant sağlayan siyaset cambazlarının, hangi partiden olursa olsun, Türkiyenin demokratik bir ülke olmasını istemedikleri kesin...

Soluk ayışığının altında Şemdinlinin köyleri boşaltıldı...

Oralarda yaşayanlar, güvenlik nedeniyle tarlalarını, bahçelerini, hayvanlarını, evlerini bırakıp Şemdinliye geldi.

Birkaç gün önce onların yaşamlarını SkyTürk 360ta izlerken, içim acıdı.

Boşluğa sürgün görüntülerinde, kız çocukları yol kenarında torbalar içindeki elmaları satıyorlardı gelip geçenlere.

***

Kimisi sarı saçlı mavi gözlü, kimisi siyah saçlı kara gözlüydü...

Kimi öğretmen olmak istiyordu, kimi dansçı...

Kürt kökenli yurttaşlarımızın çocuklarıydı, düzgün Türkçe konuşuyorlardı.

Hele boşaltılan köylere dönüş yapan birkaç aile, bahçede çürüyen salatalıklar, domatesler, aç kalan inekler, kaybolan keçiler...

O röportajı izlerken şunu düşündüm ister istemez:

PKK terör örgütünü etkisiz hale getirmek, o 15-20 yaşlarındaki militanları dağdan indirmek için, uygulanması gereken politika insanca olmalıydı.”

Zaten Türk ve Kürt anaları bu konuda söz birliği etmişlerdi:

Akan kan dursun!

***

Burada şunu belirtmek istiyorum...

Bugün Türkiyede ne PKK şiddetine yani teröre, ne dünyadaki değişimlere, yaşananlara ayak uyduran ne de AKP iktidarına doğru dürüst tavır alabilen sol ve sosyal demokrat bir parti var.

Onun için CHPyi eleştiriyorum...

Çünkü CHP bir sosyal demokrat parti olduğunu söylüyor.

Şöyle 90lı yıllara gidelim...

Faili meçhul cinayetler, toplumun üzerindeki kara bulutlar, güvensizlik, kontrgerilla, Hizbullah ve PKK terörü.

Bir yanda Çetin Emeç, Musa Anter, Uğur Mumcu, Vedat Aydın, Mehmet Sincar, Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri, öte yandan Sivas, Gazi Mahallesi kıyımları...

Türk ve Kürt ayrımı yapılmadan işlenen cinayetler, katliamlar.

***

Bu ülkede Cumhuriyetimizi kuran, emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı veren Mustafa Kemal Atatürk bir kesim tarafından pek sevilmez.

Atatürke düşmanca saldırılar yapılır.

Madalyonun öteki yüzünde ise bir başka gerçek vardır ve o da şudur:

Kimi kesimler de kendi savundukları ideolojinin içine Atatürkü koyarlar... Herkes kendince Atatürkçüdür...

Onlar Atatürkün tam bağımsızlıkçı, emperyalizme ve kapitalizme karşı olduğunu bilmezler. Çünkü bunlar sahte Atatürkçülerdir, Kenan Evren gibi...

Şöyle bir sağımıza solumuza bakalım...

75 milyonluk bir ülkede sol ve merkez sol nerede? Neden bu denli küçüldü ve etkisizleşti?

AKP, 10 yıldır her seçimden güçlenerek çıkarken, sol ve sosyal demokratlar güçlerini yitiriyor.

***

Türkiyenin sol ve sosyal demokrasiye ivedi gereksinimi var...

CHPyi bunun için eleştiriyorum zaman zaman.

Sosyal demokrat parti içinde değişik seslerin çıkmasını Atatürkçülük adına engelleyenlerin maskelerini indirmek her yurtseverin görevidir...

Solun ve demokrasinin güçlenmediği ülkelerde sandıktan baskıcı rejimler çıkar...

Terörü silahlı güç ve yargıyı kullanarak önlemeye çalışır.

Bu da terör örgütünün işine yarar...

CHP, Kürt sorununun çözümünde öncü olmalı, demokrasiyi güçlü hale getirmek için, sosyal demokrasiyi benimsemeli, sol ideolojiyi benimseyen milletvekillerini, yöneticilerini linç etmemelidir.

***

Gerçek Atatürkçülük budur bence!

CHP, eğer sosyal demokrasiyi yol haritası olarak çizmişse ezan sesi ve bayrakyerine, emeğin örgütlü gücünü, halkların kardeşliğinislogan haline getirmeli, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygüne sahip çıkmalıdır...

(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır)