Uzun zamandır kalemi elime alıp yazmamıştım bir şeyler.
Hep istedim ama bir türlü olmadı çeşitli nedenlerden dolayı. Fakat öyle bir karmaşık donemin içerisindeyiz ki şuan, artık bildiklerimi yazıp anlatmak vacip oldu sanırım.
Malumunuz bir pandeminin tamda ortasındayız şu günlerde. Gündemde aşı mevzusu, ortalıkta ise aşı ile ilgili kafa karıştıran yüzlerce iddia, yazı ve sosyal medya paylaşımları.
Yedi yılını araştırmaya vermiş, ve hala alanındaki gelişmeleri aralıksız takip eden bir araştırmacı olarak sizlere gündemde olan iki farklı Covid-19 aşısını anlatmaya çalışacağım;
Birisi İngiltere’de bu hafta içerisinde halka aşılanmaya başlanacak olan Pfizer ve BioNTech aşısı, diğeri ise Türkiye’nin sözleşme yaptığı CoronaVac aşısı.
Ama öncesinde isterseniz aşılar ile ilgili kısa bir bilgi vereyim...
Aşı nedir, nasıl çalışır
Aşıların ve aşılamanın amacı bağışıklık sistemimizi enfeksiyon hastalıklarına karşı önceden uyarmak, ona yardımcı olup vücudumuzda bir ön hazırlık yapmaktır.
Aşıların içeriğinde zayıflatılmış, veya öldürülmüş bakteriler/virüsler bulunur. Yani aşı içerisindeki bakteriler ve virüsler hastalık yapma yeteneğini kaybetmiş oluyorlar.
Bizler bu biyolojik madde ile enjekte olduğumuz zaman bağışıklık sistemimiz alarm verir ve aaşnın içeriğindeki bakteri veya virüsün etrafını sararlar.
Onları inceleyip, tanıdıktan sonrada onlara karşı ‘antikor’ dediğimiz’ özel savunma maddelerini üretirler. Antikorlar ise vücudumuzun askerleri gibidir, bakteri veya virüslerin yaşamasına ve üremesine izin vermezler.
Bizler her hangi bir enfeksiyon kaptığımız zaman bağışıklık sistemimizdeki bu işlem vücudumuzda otomatik olarak devreye geçer.
Fakat bazen bağışıklık sistemimizin tanıma ve antikor üretme aşaması, bakteri veya virüsün üreme hızına yetişemiyor. Yani vücudumuza giren o madde kontrolü eline almış oluyor ki, buda sağlığımız acısından ciddi ve tehlikeli bir durumun oluşması demektir.
Aşılamanın amacı ise bağışıklık sistemimize bu tehlikeli maddeleri önceden tanıtıp, vücudumuzun askerleri olan antikor üretimini hızlandırmaktır.
Simdi gelelim asıl gündem maddemize...
Covid-19 aşıları
Öncelikle İngiltere’de onaylanan aşıdan bahsetmek istiyorum sizlere.
Zira bu hafta içerisinde Pfizer ve BioNTech şirketleri tarafından geliştirilen bu aşı halka vurulmaya başlanacak.
İngiltere’de kullanılacak olan bu aşının en büyük özelliği daha önce üretilen ve onaylanan aşıların aksine, yeni geliştirilmiş bir teknoloji ile üretilmesidir.
Yukarıda bahsetmiş olduğum geleneksel aşılarda öldürülmüş veya zayıflatılmış virüs kullanılıyor. Fakat bu yöntem laboratuvar ortamında virüsün üretilip, çoğalmasını sağlayıp, aşılarda kullanıma hazır hale getirilmesini gerektiren meşakkatli ve pahalı bir yöntemdir.
Bu sorunu çözmek ve üretimi hızlandırmak için Pfizer ve BioNTech aşının içeriğinde virüs kullanmıyor, bunun yerine mRNA diye adlandırılan genetik bir kod kullanıyor. Bu mRNA kodu, Covid-19 virüsünün üzerinde bulunan ve hücreye girişini sağlayan ‘spike’ proteinine ait bir koddur.
Normal şartlar altında vücudumuz her hangi bir virüs ile karşılaştığında bağışıklık sistemimizdeki hücreler virüsün genetik koduna ulaşıyor, onu deşifre ediyor ve bu kodu baz alarak antikor üretiyorlar.
Ve BioNTech, aşıya bütün bir virüsü koymak yerine virüsten elde ettikleri bu kodu koyuyorlar, hücrelerimizin isini kolaylaştırmış oluyorlar. Bu genetik kodu laboratuvar ortamında sentetik olarak elde etmek, virüs üretmekten daha kolay olduğu için, ayni anda da zamandan tasarruf etmiş oluyorlar.
Yani çok zekice düşünülüp geliştirilmiş bir yöntem aslında.
Tabii bunun bir de AMA’sı var...
Her ne kadar bu yöntem teorik olarak çok mantıklı olsa da, insan vücudunda bizlerin henüz bilmediği ve anlayamadığı bir çok işlem var. Bize şu an teorik olarak mantıklı gelen bir şey, pratikte vücudumuzda çok farklı tepkilere sebep olabiliyor.
Pandemiden dolayı bu aşının deneylerinin aşırı derece hızlandırılmış olarak yapıldığını göz önünde bulundurursak eğer, aşının hem orta hem de uzun vadedeki yan etkilerini tahmin etmek dahi çok zor.
Gelelim Türkiye’nin aldığı CoronoVac aşısına...
Bu aşı Çin’de geliştirilmiş ve Sinovac Biotech şirketine ait bir aşıdır.
Yukarıda bahsettiğim klasik yöntemler ile üretilmiştir, içeriğinde de zayıflatılmış, yani gücü azaltılmış Covid-19 virüsü vardır.
Bu zamana kadar üretilen, bizlere ve çocuklarımıza vurulan bütün aşılar bu yöntem üzere üretilmiştir.
İngiltere’nin kullanacağı mRNA kod bazlı aşıya kıyasen CoronaVac aşısının tek dezavantajı üretiminin daha uzun ve maliyetli olmasıdır.
Aşı yöntemi daha önce geliştirilen aşılarda başarı ile uygulanmış bir yöntem olduğu için (ki Sinovac şirketinin de onaylanmış ve kullanılan hepatit aşıları vardır) bu aşının kısa vadedeki yan etkilerini öngörmek daha kolaydır.
Buraya kadar özetleyecek olursak, İngiltere gelişen teknolojiye güvenmekte ve onun arkasında durmaktadır.
Türkiye ise riski bir nebze olsun daha az olan bir yolu tercih etmiştir.
Peki ne yapmalıyız, aşı olmalı mıyız...?
Birçok arkadaşımdan bu soruyu duyuyorum. Maalesef sorunun net bir cevabı yok.
Ortalama on yıl süren aşı çalışmaları bir yıl içerisinde tamamlanmış bir aşıdan bahsediyoruz. Her iki aşının uzun vadede her hangi bir yan etki yapıp yapmayacağını hiç kimse bilemiyor şu anda.
Fakat etrafımızda, yaşlı, genç fark etmeksizin sevdiklerimizin acı haberlerini alıyoruz.
Dolayısıyla herkes kendi sağlık durumunu göz önünde bulundurarak bir karar almak durumunda.
Nacizane şahsi düşüncem; riskli gruplarda olan vatandaşlarımızın aşıyı göz ardı etmemesidir.
Bunun haricinde sizlere verebileceğim, ilaçsız, takviyesiz ve uygulaması bedava olan bir tavsiye olacaktır...
Oda... UYKU!
Bağışıklık sistemimizi güçlendirmenin en iyi yolunun düzenli ve kaliteli uyku olduğuna dair onlarca araştırma var.
Ve lafı daha fazla uzatmadan diyorum ki...
Sevgi ile kalın, sağlıkla kalın, beslenmenize ve dahi uykunuza dikkat edin efendim. Maske, mesafe ve el yıkamayı da zaten unutmuyoruz tabiki :)
Allaha emanet olun.