MİT Müsteşarının ifadeye çağrılmasını anlama adına iki altın kuralla başlayalım;
1- Eğer haberi ilk defa duyuran ve manşeti atan Hürriyet’se, dikkat edeceksin!.. Zira şimdiye kadar bu gazetenin ülkenin hayrına manşet attığı görülmemiştir... Tecrübeyle sabittir..
Gün gelir post-modern ‘silahsız kuvvetlere’ gaz verirler.. Gerekli hallerde ‘411 eli’ kaosa kaldırırlar... Kaosta başarılı olamazlarsa cuntacıları kurtarma adına sulandırma işine yönelirler...
2- Kimse kıvırmasın, görmezden gelmeye de çalışmasın.. Oslo görüşmesi ile ilgili ses kaydı internete düştüğünde Erdoğan açıkça Hakan Fidan’ı kimseye yedirmeyeceğini söylemişti... İşte bu yüzden, birileri Hakan Fidan’ı bitirmek istiyorsa, asıl hedef Erdoğan ve Hükümettir..
Şimdi devam edelim...
Süreç Oslo görüşmesi ile ilgili ses kaydının internete düşmesiyle başladı...
Erdoğan’ın Mısır gezisi sırasında İsrail’e karşı yaptırımları konuştuğu sırada ses kaydı sızdırılarak düğmeye basılmış oldu..
İstihbarat birimlerinin düşmanla görüşebileceği, bunun taktiksel olabileceği, düşmanın içine sızma, gücü tartma, manipülasyon ve dezenformasyon için yapılabileceği aylarca tartışıldı..
Buradan fazla bir şey çıkmayacağı belli olunca, planın ikinci perdesi devreye girdi...
Uludere faciası...
34 masum vatandaşın bombalanarak öldürülmesi büyük bir infiale yol açtı...
Bombalamanın ertesi günü Uludere ile ilgili MİT raporları yayınlandı...
Raporlar ve dolayısıyla senaryo hazırdı... Uludere’nin sorumlusu MİT !..
MİT raporları yalanladı...
Ortada bir gerçek vardı.. Hava operasyonları bir çok farklı kanallardan istihbarat alınarak gerçekleştirilir.. Ve nihai olarak karadan alınan istihbarat onayladıktan sonra başlatılır..
Heron görüntülerinde belirgin olan bir şey vardı.. İlk atılan havan toplarından sonra paniğe kapılıp toplanmış, bir araya gelmişlerdi kaçakçılar.. Terörist olsalardı, hemen dağılıp tek bir hedef olmaktan kaçınmaları gerekirdi... Yani terörist olmadıkları en baştan belli olmuştu...
Uludere’nin sorumluları meselesi ciddileşip, soruşturma derinleştirilince planın 3. kısmı devreye girdi...
Ne olursa olsun MİT’in, dolayısıyla direkt bağlı olduğu Başbakan’ın bir şekilde sıkıştırılması gerekiyordu...
Nihayetinde savcı harekete geçti, Hakan Fidan’ı ( eksi müsteşar ve yardımcısı da dahil) ifadeye çağırdı...
Ne tesadüftür ki(!), aynı gün Mehmet Baransu’yu takip eden iki MİT’çi yakalandı!...
Ve yine ne tasadüftür ki(!), bir sonraki gün MİT’in bazı Taraf yazarlarını illegal olarak dinlediği ortaya çıktı!..
Şimdi kafamızı bulandıran o sorulara gelelim...
***
Hakan Fidan’ın göreve getirilmesiyle birlikte, MİT yeni bir yapılanma sürecine girdi.. Bölgesel güç olma adına içeriden ziyade dış istihbarat alanında aktif olacak bir yapılanmaydı bu..
Soru;
Böyle bir şey bölgede en çok kimi ya da kimleri rahatsız eder?...
***
Uludere faciası’na ( ki bunun bir kumpas olduğunu yukarıda söyledik) kadar son aylarda PKK ile mücadelede çok başarılı operasyonlar gerçekleştirildi... Dağ kadroları ciddi kayıplar verdi... Şimdiye kadar girilmemiş bölgelere girildi.. Sayısız sığınak imha edildi...
Diğer yandan şehir yapılanması olan KCK, yapılan baskın ve tutuklamalarla pasifize edildi...
Dağa kadro devşirme ve maddi kaynak aktarma imkan ve kabiliyeti kalmadı...
Soru;
Böyle bir süreçte ‘KCK ve PKK ile anlaştı, hainlik yaptı..’ diyerek MİT’i suçlamanın maksadı ne olabilir?... Hedefe MİT’i koyup PKK’nın tasfiye sürecini dondurmak isteyen güç nedir?...
***
Oslo görüşmesi’nin sızması ( Odatv ve Aydınlık desteği!..)..,
Uludere faciasını MİT’in üzerine yıkma adına sızdırılan raporlar..,
Fidan’ın ifadeye çağrıldığı gün kulağındaki cihaza göstere göstere hem de 3 defa basarak kendini belli eden ve armut gibi yakalanan MİT’çiler!!..,
Bir sonraki gün MİT’in illegal dinlemeleri...,
Soru;
Bunca sızma neyi gösteriyor... MİT’in bir Ergenekon kanadı mı var?.. Darbe yaparak alaşağı edemeyeceklerini bildikleri iktidarı bu yolla mı bitirmeyi hedefliyorlar?...
***
Balyoz belgelerini ortaya döktüler... İrticayla mücadele eylem planını deşifre ettiler...
Ergenekonla ilgili bilgi ve belgeleri korkmadan yayınladılar...
Şimdi ise Ergenekoncular’ın umudu oldular!...
Düğmeye basıldığı ve planlandığı çok belirgin bir şekilde MİT’e, Fidan’a ve dolayısıyla AK Parti’ye karşı savaş açmış durumdalar..
Soru;
‘AK Parti’yle mücadele eylem planı’nda rol almanın amacı nedir?!..
Bu plan kimin planı?!..
Dün öyle, bugün böyle...
Dünden bugüne değişen ne ?!!...
(STAR)