Ak Parti Milliyetçi Hareket’in çizgisine gelmek zorundadır, diye kaç zamandır yazıyorum ve bunun örneklerini de gösteriyorum. Ak Parti’den PKK lehine umut taşıyanlar, şartların PKK üzerine gidilmesi gerektiğini dayatınca feryadı basıyorlar: “MHP’leşiyorlar!”
Maksat Ak Parti’yi köşeye sıkıştırmak...

PKK’cıların ve PKK’lıların “MHP’leşiyorsunuz!” iddiası, Recep Tayyip Erdoğan’ın “has adam” ını telâşlandırmış. AKP milletvekili Yalçın Akdoğan, “PKK muhipleri” ne (kendi ifadesidir) cevap yetiştirmeye çalışıyor, “Hayır, MHP’leşmiyoruz!” diye çırpınıyor. Demek ki, daha düne kadar fikir bölüştükleri “PKK muhipleri” bayağı tesirli olmuşlar.

Şu notu eklemeliyim: Bir önceki hafta Brüksel’de vahim bir hâdise yaşandı. Avrupa Parlamentosu’nda, yeni bölünme senaryoları masaya yatırıldı. Senaryo yazanların ve senaryoyu zımnen kabullenerek ebkem kalanların içinde AKP milletvekili de vardı, AKP’nin kayıtsız şartsız destekçisi gazetelerde yazanlar da... Hakkını yemeyeyim, Yalçın Bey,  “9. Kürt Konferansı” dedikleri bu ihanet toplantısını bayağı tenkit etti. Ancak, kimlerin katıldığını yazmadı/yazamadı! Orada suç işlenmiştir; Türkiye’yi böldüler; artık teferruatı konuşuyorlar! Ülkeye girdiklerinde havaalanında sorguya çekilmeli, hatta bir uçağa tıkıştırıp Kandil’e bırakılmalıydılar! (Kimler katılmış, kimler ne konuşmuş internetten arar bulursunuz! Bu isimler unutulmamalıdır... İleride nasıl olsa mahkemeler kurulacaktır!)

  ***
 
Yalçın Akdoğan diyor ki:  “MHP’nin Kürt algısı, Kürt sorunu perspektifi AK Parti’ninkiyle siyah-beyaz kadar terstir. BDP’nin sorun ve çözüm algısıyla da AK Parti’ninki elbette örtüşmüyor. Etnik milliyetçi bir partinin siyaset tasavvuru veya çözüm perspektifi AK Parti gibi tüm Türkiye’yi kucaklayan bir kitle partisiyle birebir olabilir mi?

AK Parti ne BDP gibi düşünebilir, ne MHP gibi davranabilir... Bu yüzden MHP çizgisi iddiası, aslında Kürt meselesindeki üçüncü yola duyulan hazımsızlıkla ve PKK’nın tasavvurunun mutlak hakikat gibi kabullendirilmek istenmesiyle alakalı...”  ( “MHP’leşme safsatası”, Star, 11 Aralık 2012)
MHP’ye dair iki kitap yazdım; “Kürt algısı”  ve  “Kürt sorunu” gibi bir “algı” sı (ne demekse!) ve meselesi olduğunu görmedim. Kimse kimsenin varlığını, soyunu sopunu yok saymadıktan, bir ve bütün olduktan sonra bir ülkede farklılık neden olsun ve algılansın? Yalçın Bey, “PKK algısı” ve  “PKK problemi” demeliydi. Elbette iki partinin  “algıları” siyah-beyaz kadar terstir!

Milliyetçi Hareketçiler, AKP gibi Anayasa suçu işlemiyorlar ve “Türkiye’de yaşayan herkes Türk’tür” diyorlar. Soros’un uzantısı TESEV’in yaptırdığı kamuoyu araştırmasında bile, yüzde 82 gibi büyük bir oran, “Türk” olan hiçbir şeyin Anayasa’dan çıkarılmaması gerektiğini söylemişse, birileri “algıları” nı gözden geçirmelidirler!

Milliyetçi Hareketçiler, PKK açılımına destek vermedikleri, şiddetle karşı çıktıkları, Habur’da PKK’lı militanlar karşılanırken zılgıt çekmedikleri, çadır mahkemesindeki Türk bayrağını kaldırtmadıkları, mahallî dilleri resmî dilin yanında “ana dil” sayarak insanlarımızı birbirinden koparma günahına girmedikleri için MHP, “kara” Ak Parti’nin yanında  “beyaz” kalıyor! Yalçın Bey, “algı” ya bir de bu  “perspektif” ten baksın! 
 
***
 
MHP yönetimi, tersliklere, yanlışlıklara ne cevap verdi? Bunlar sinektir, diyebilirler ama “midenin bulandığı” nı bilmeleri lâzım. Şu dönemde, hiçbir itham geçiştirilemez ve cevapsız bırakılamaz. Bütün sözler tarihe intikal ediyor, cevapsız her söz ileride “hakikat” olarak karşınıza çıkıyor. Onun için, Mehmet Ağar’ın BDP ve MHP’yi bir tutan sözüne karşı MHP yönetimi ses versin diye, 4 yazı yazdım! Hatta yol da açtım.MHP’de, eski DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ı en iyi tanıyan iki isim vardır; Meral Akşener ve Celal Adan. Daha çok Celal Adan; yıllarca bir arada çalıştılar. M. Ağar o zamanda mı MHP’yi BDP ile eş tutuyordu? Celal Adan onun yardımcısı olarak DYP’yi yönettiklerine göre, aynı düşüncede miydi? Birinci derecede Ağar’ın sözlerini tahlil edecek olan MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan’dır. Neden suskun? Ve parti yönetimi niçin Ağar’ın lafına karşı; “Hey! Dur orada sen!” demedi?

Tembellik, alışkanlık olmuş. Cevap alana kadar yazacağım.

Diğer mesele: Biliyorsunuz, Ülkü Ocakları üzerine yazdıklarım çok tartışıldı.

Geçen gün Prof. Ümit Özdağ Bey’le telefonlaştık. Gazi Üniversitesi’nde vereceği bir konferansı, Ülkü Ocakları adına 4 genç, Devlet Bahçeli’nin izni olmadan bu konferansı düzenleyemezsiniz, diye engellemişler. Birileri Devlet Bey’in adını mı kullanıyor?
Bir engelleme varsa çok vahim. Ülkü Ocakları’nın açıklama getirmesi gerekir.

Bu kadar yazdık, nihayet Ülkü Ocakları’na bir başkan seçilmiş. Olcay Kılavuz yeni genel başkan. Olcay Kılavuz’a hayırlı olsun. İç meseleler dağ gibi yığılmış. Tekrar diyorum: Ülkü Ocakları forumlar düzenlemeli ve iç meselelerini masaya yatırmalıdır.

(YeniÇağ gazetesinden alınmıştır)