KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması yolunda müzakerelerin hemen başlamasını isterken, Rum lider Anastasiades görüşmeleri geciktirmek için her yolu deniyor.

 

Derviş Eroğlu’na göre müzakerelere hemen başlamak, müzakerelerin nasıl ilerleyeceği konusunda her iki tarafın görüşlerini ortaya koyacağı için müzakere sürecinin akışını ciddi bir şekilde kolaylaştıracak.

   

Kolaylaştırmaya kolaylaştıracak da, Anastasiades ve baryaları (yanındaki samimi arkadaşları) böyle düşünmüyor. Müzakerelerin başlangıcını ileri bir tarihe atabilmek için elden gelen her tür dümeni çeviriyorlar.

 

Şimdilik hedefleri, liderlerin görüşmesini Eylül'e erteletebilmek. Asıl amaçları da mevcut statünün, yani KKTC'nin ve Kıbrıs Türk halkının izolasyonlar ve ambargolar altında yaşamlarını sürdürmeleri ve isyan noktasına gelmelerini sağlayabilmek için önce Türkiye'deki yerel seçimleri bahane edip yeni bir erteleme talep etmek arkasından da gerek Türkiye'deki Parlamento gerekse de KKTC'deki Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ileri sürüp müzakereleri en erken 2015 Nisan'ına sarkıtmak. Bütün beklentileri ve hayalleri Eroğlu'nun 2015 Nisanında yapılacak seçimleri kaybetmesi ve kendilerine yakın birisinin kazanması üzerine kurulu.

 

Şimdilik en iyimser bir tahminle liderlerin ilk el sıkışmaları ve birbirlerine merhaba demeleri veya ara bölgede eşleri ile birlikte bir akşam yemeği yemeleri Nisan'ın ortasına kaldı.     

 

Downer önümüzdeki hafta New York'a gidiyor. Orada BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Güvenlik Konseyinin bazı üyeleri ve BM içindeki diğer ilgili birim ve oyun kurucularla bir araya gelecek. Arkasından önce Atina'da Başbakan Samaras ile sonra da Ankara'da Başbakan Erdoğan ile görüşecek.

 

Bu, engelli koşulardaki üzerinden atlanarak koşuya devam edilebilmesi için parkura dizilen engelleri andıran görüşmeleri yaptıktan sonra başını iki eli arasına alıp düşünecek ve müzakerelerin geleceğini Kıbrıslı Türk ve Rum liderlerle görüşmek üzere Kıbrıs'a gelecek. Downer'in bu görüşme programını politik takvime koyduğumda önüme Nisan ayının ortası çıkıyor en erken.

 

Bir taraftan Rum lider Anastasiades, BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi Downer'i ve dolayısı ile de BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'u müzakereleri ertelemeye ikna etmeye çalışırken diğer taraftan da Rum Dışişleri Bakanı İoannis Kasulidis, AB Dışişleri Konseyi toplantısına katılmak için evvelki gün gittiği Brüksel’de, tüm üye ülkelerin Dışişleri bakanlarına aynı hikayeyi anlatmaya başladı.

 

Kıbrıs sorununa çözüm bulmak ve adaya barış getirebilmek için yıllardır sürdürülen müzakerelerin başlamasını Türk tarafı ivedilikle isterken, Kasulidis de ekonomik krizin yaşandığını ve müzakereler için de gerekli ön hazırlıkların yapılamadığı gerekçesi ile Kıbrıs müzakerelerinin kısa bir süre içerisinde başlamasının mümkün olmadığını söylemeye başlayarak, ipe unun nasıl serileceğinin en güzel politik örneğini veriyor.

 

24 Nisan 2004 yılında yapılan Annan Planı Referandumunda, Kıbrıslı Türklerin de ortağı olacağı "Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti"nin kurulabilmesi için "evet" oyu veren DİSİ lideri Anastasiades ve baryalarının, Anastasiades'in Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra tavır değiştirerek müzakereleri olabildiğince ertelemek istemeleri, koltuk uğruna ortakları Yunan Milliyetçisi DIKO'ya ve Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesine nasıl teslim olduklarının en açık göstergesi.

 

Tüm okuyucularıma tavsiyem, müzakerelerden hiç bir şey beklemeleridir. Rum liderin ve ekibinin bu tutumu ve mantığı ile müzakerelerden çıkacak olan herhangi bir sonuç yok. Ancak AB bataktaki Rum hükümetine kredi vermek için çözümü ve doğalgaz paylaşımını şart koşabilirse belki ileriye doğru bir adım atılabilir.