Bilmem farkında mısınız… Fransa, bir süredir yoğun bir “İfade özgürlüğü” tartışmasıyla çalkalanıyor. Gazetelerin, dergilerin, televizyonların, politikacıların ana gündemi… Tartışmanın baş aktörü Fransa’nın tanınmış sağcı gazeteci -yazarlarından Eric Zemmour… Tartışmanın ana ekseni de Zemmour’un 30 Ekim’de İtalyan “Corriere della Sera” gazetesinde yayınlanan söyleşisi…
* * *
56 yaşındaki gazeteci Zemmour, söyleşide mealen özetle “Bir kargaşa, kaos, içsavaş çıkmadan beş milyon Müslüman’ın Fransa’dan deport (sürülmesi) edilmesini” istemiş… Zemmour söyleşide “Müslümanlar, şehirlerin varoşlarında kendi aralarında yaşıyorlar. Kendi medeni hukuk kitapları Kuran… Fransızlar o bölgeleri terk etmeye zorlanıyor” diyor. Bunun üzerine İtalyan gazeteci “Ne öneriyorsunuz? Beş milyon Müslüman Fransız’ı deport mu edeceksiniz ? “ diye soruyor.
* * *
Zemmour’un cevabı ise “ Biliyorum, bu pek gerçekçi değil ama tarih hep sürprizlerle doludur. Kuzey Afrika’daki bir milyon Avrupa’lının 1960’larda Fransa’ya dönmek zorunda kalacağını 1940’larda düşünemezdiniz. Savaştan sonra 5-6 milyon Alman’ın yüzyıllarca yaşadığı Doğu ve Orta Avrupa’yı terk edeceği akla gelmezdi” oluyor. İtalyan gazetecinin “Ama bu sürgün derin trajedilere yol açabilir” şeklindeki eleştirisine ise “Fransa’da yaşayan milyonlarca kişi, bir Fransız gibi (a la française) yaşamayı reddediyor. Bu bizi bir içsavaşa, kaosa sürükleyebilir” diyor.
* * *
Bu söyleşinin farkın öne kimse farkına varmıyor. Ne zamanki Fransa eski eğitim bakanı ve 2012 yılında Sol Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı olan sosyalist Jean-Luc Melenchon, 15 Aralık’ta kendi blog yazısında bu sözlere dikkat çekiyor, işte o zaman kıyamet kopuyor. Yazılı ve görsel basına ilaveten sosyal medyada karşı kampanya sürüyor. Le Figaro, France 2, RTL, Paris Premiere gibi birçok medya kuruluşunda çalışan Zemmour’a tepkiler devam ederken iTELE tv kanalı, Zemmour’un 2003’ten beni yaptığı tartışma programını kaldırdı. Tartışmalara La Figaro gazetesindeki köşesinde cevap veren Zemmour, Yahudi soykırımı hatırlattığı için deport kelimesini kullanmadığını öne sürerek “Sırada ne var? Okurlarımı hapse mi atacaksınız” diye yazdı.
* * *
Cezayir’den Fransa’ya 1950’lilerde göç eden bir Yahudi aileye mensup olan Eric Zemmour, kendisini “Berber kökenli Yahudi” olarak niteliyor. “Ben Seine-Saint-Denis’ye sağlı Montreil’de doğdum. Ben göçmen değilim. Annem ve babam Fransız. Ama ben aslen berberiyim” diyor. Zemmour’un 1 Ekim’de yayınlanan “Le suicide français - ces quarante annees qui ont defait la france” (Fransız tipi intihar – Fransa’yı gerileten kırk yıl) kitabı satış listelerinde ön sırada gidiyor. 29 bölümden oluşan 534 sayfalık kitapta (Hachette, ISBN: 978-2226254757) özetle Fransa’nın 1970’den beri planlı bir şekilde göçmenler, feminizm, homoseksüelizm gibi şeyler yüzünden kendini yok ettiği öne sürülüyor.
* * *
Zemmour, 6 Mart 2010’da Canal Plus televizyonunda katıldığı bir programda, “İşverenlerin Arapları ve siyahileri reddetme hakkına sahip olduğunu”, bir başka programda ise “polisin siyahileri ve Arapları daha çok aramalarının sebebi onların daha fazla suça karışması olduğunu” söylemişti. Zemmuor 2011’de hakkında açılan davada bu sözler yüzünden 2 bin Euro para cezasına mahkum olmuştu.
* * *
Eric Zemmour’un kitabına benzer bir kitap da 2010’da Almanya’da yayınlanmıştı… Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu eski üyesi, Berlin Maliye eski Senatörü Thilo Sarrazin’in yazdığı “Almanya Kendini Yok Ediyor” (Deutschland schafft sich ab) isimli 464 sayfalık kitap aylarca liste başı olmuştu. Alman Sosyal Demokrat Parti üyesi de olan Sarrazin’in kitabında Türkler, Müslümanlar, göçmenler hakkında birçoğu kabul edilemeyecek çok sert ifadeler var…
* * *
Sarrazin’in kökleri de Fransa’ya dayanıyor. 1700’li yıllarda Almanya’ya sığınan Fransız Protestanları Hugenotlar’dan… Fransa’da Protestanlık yasaklanması üzerine kıyıma uğrayan Hugenotlar, Almanya’ya sığınmış… Sarrazin de zaten “Büyük ninem İtalyan, büyük annem İngiliz… Güney Fransa’dan gelmişiz” diyor…
* * *
Almanya Sarrazin’i çok tartıştı… Sağ kesim sahip çıkarken, sol kesim güçlü bir şekilde karşı çıkamadı. Sarrazin’in üyesi olduğu Sosyal Demokrat Parti (SPD) Yönetimi sahip çıkmasa da parti üyeliğinden atamadı. Hep ifade, düşünce özgürlüğüne sığınıldı. “La Grande Nation” (Büyük Devlet) olarak nitelenen Fransa’daki tartışmalar da sağ ve solun bir bölümü Zemmour’a sahip çıkıyor. Tartışmalarda karşıt gruptan güçlü sesler maalesef yükselmiyor. Gerekçe hep ifade ve düşünce özgürlüğü…
* * *
Çok tuhaf değil mi… Birinin ataları Cezayir’den Fransa’ya, diğerinin ataları Fransa’dan Almanya’ya göç etmiş… Şimdi her ikisi de bulundukları ülkeleri Türkler’in, Müslümanların, göçmenlerin yok ettiğini öne sürüp yaygara yapıyorlar. Avrupa’nın ekonomik performansı inişe yönelirken hep din, kimlik ve kültür gibi konular gündeme geliyor. Aşırı milliyetçilik, fanatizm, ırkçılık gibi şeylerden beslenen “Ötekileştirme” başlıyor. Bu da ifade, düşünce özgürlüğü adı altında yapılıyor…
* * *
Irkçılık ve düşmanlığın en büyük kaynağı ötekileştirmedir. Bu konuda insanlık tarihine şöyle bir bakarsak her şey aslında bir sarkaç gibi… Bir tarafta din, kimlik veya kültür değerlerinin, ırkçılığın, düşmanlığın yol açtığı çatışmalar ve savaşlarla doludur. Diğer tarafta ise “tolerencia”, hoşgörü, tahammül veya benzeri çağrılarla bu çatışmaların, savaşların pasifize edilmesine çalışılır. Yani sarkaç bir o yana bir bu yana gidip geliyor… Ortası yok galiba…