Bir zincir. Malatya\'da Zirve Kitabevi, Trabzon\'da Rahip Santoro Cinayeti ve Hrant Dink\'in öldürülmesi.

Zincirin bir ucu, İlker Başbuğ\'un Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde, \'Boru bu, boru\' diye salladığı lav silahlarına kadar uzanıyor.

Ünlü Poyrazköy kazıları.

Şu günlerde sıkça tartıştığımız, \'kağıt parçası\' ya da internet andıcına?

Diğer ucu ise 5 yıl önce bugün Agos Gazetesi\'nin önünde öldürülen Hrant Dink\'e gelip dayanıyor.

Ha bir de Koç Müzesi\'ne patlayıcı yerleştirilmesi meselesi vardı.

O kadar çok şey yaşandı ki bir kısmı unutulup gitti.

Hatırlayın canım.

Keşif yapılmış, müzenin en fazla ziyaret edildiği saat dilimleri tespit edilmişti ya. Kalabalık bir öğrenci topluluğunun ziyareti sırasında patlayıcının infilak ettirilmesi planlanmıştı.

Masum yavrularımızın bedeni patlayıcılarla param parça edilecekti.

Olmaz, hiçbir insan bunu yapamaz demeyin.

Hudson\'daki toplantıda, buna benzer bir senaryo tartışılmadı mı?

Neydi Hudson senaryoları?

-Taksim\'de patlatılacak bir bomba ile 50 kişinin öldürülmesi.

-Anayasa Mahkemesi Başkanlığı\'ndan emekli olan Tülay Tuğcu\'nun bir suikaste kurban gitmesi.

-Bahriye Üçok örneğine tıpa tıp uyan bir senaryoda başı açık, laik, Kemalist bir hukuk kadını olan Tülay Tuğcu\'nun cenazesinin kitlesel bir gösteriye dönüştürülmesi.

- Türk Ordusu\'nun Kuzey Irak\'a girmesi.

Sonra PKK\'ya karşı elde edilecek bir başarının AK Parti\'nin kazanç hanesine yazılacağı düşünülerek Türk ordusunun Kuzey Irak\'a girmesinden vazgeçilmişti.

367\'ye, 27 Nisan e-muhtırasına hazırlık yapıldığı günlerdi. Hudson toplantısını organize eden Zeyno Baran, Türkiye\'de darbe ihtimalini yüzde 50 olarak gördüğünü açıklamıştı.

2 yıl önce Anayasa Mahkemesi\'ndeki bir törende konuştuğum Tülay Tuğcu, senaryoyu doğrulayarak, \'Maalesef öyle şeyler düşünüldü tabii\' demişti.

Hudson toplantılarına Türk Silahlı Kuvvetleri\'ni temsilen katılan SAREM Başkanı Süha Tanyeli ile Askeri Ataşe Bertan Nogaylaroğlu\'nun Ergenekon kapsamında tutuklanması bir tesadüf olabilir mi?

Aynen, darbe planı olan, Kafes Operasyonu Eylem Planı\'nda gayrimüslimlere yönelik ayrıntılı planların ortaya çıkarılması gibi.

Hangi ilde kaç gayrimüslim temsilcinin bulunduğu belirlenmiş, Türkiye haritası üzerine, \'Topluluk olan yerler\', \'Topluluk olmayan yerler\', \'İmanlı olan yerler\', \'İmanlı olmayan yerler\' diye 4 ayrı kategoriye ayrılarak işlenmişti.

Emekli Binbaşı Levent Bektaş\'ın ofisinde çıkan ve Yarbay Ercan Kireçtepe tarafından hazırlanan planda ayrıca Hrant Dink\'in Genel Yayın Yönetmeni olduğu Agos Gazetesi\'nin abonelerine ait iş ve ev adresleri, cep ve ev telefon numaraları ile e-mail adresleri ayrıntılı olarak yer almıştı.

Özellikle gayrimüslim vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı Adalar\'daki evler tek tek işaretlenmişti.

Bazıları ise o sırada misyonerlik karşıtı konferanslar verip, halkı sokağa dökmeye çalışıyordu.

Gayrimüslimlere ait ibadethanelerin, eğitim kurumlarının, tören saatlerinin, dini bayramların, hatta mezarlıkların tespit edildiği Kafes Eylem Planı aslında, bir konsepti, tehdit algısını, ona göre oluşturulan politikaları, hazırlanan andıçları ve bir zihniyeti ortaya koyuyor.

Son bir not daha.

AB\'ye uyum kapsamında MGK Genel Sekreterliği bünyesinden Psikolojik Harp ve Toplumsal İlişkiler Başkanlığı gibi bazı şubeler kapatılınca, Genelkurmay bünyesinde ama farklı isimlerle bunlar yeniden yapılandırılmıştı.

İnternet andıcında karşımıza çıkan Bilgi Destek Ünitesi\'nin eski adı da Psikolojik Savaş Birimi\'ydi. İşte o dönemlerde \'dönmeler\' ve \'gayrimüslimler\'le ilgili çalışmalar yapmak üzere bazı birimler oluşturulup, kitaplar sipariş edilmişti.

O işlerin öncülüğünü de Yalçın Küçük yapıyordu.

O nedenle ısrarla ve inatla diyorum ki, Dink suikasti bilinçli bir şekilde karanlıkta bırakıldı.

Ve yine ısrarla ve inatla diyorum ki, dönemin tehdit değerlendirmesi anlaşılmadan bu cinayet aydınlatılamaz.

Kafes Eylem Planı Dink\'ten sonra olabilir ama Kafes planlarına uzanmadan Dink cinayeti anlaşılmaz.