Güzergahımızda 'Özal Köprüsü' olmadığı halde, 'Bakım Trafiği'nden nasibimizi aldık. Bunda Haliç'tekinin katkısı büyük oldu. Normal zamanda hakkı 18 dakika olan geçiş hattını aşmamız bir saat 50 dakikayı buldu. Tüm bu işkence süresince Karayolları Genel Müdürü'nün kulaklarını çınlatıp, durduk. Bunda zatı muhteremi ekranda izlemiş ve İstanbulluları 'Kent dışında tatil yapmaya çağrısı'nı dinlemiş olmanın katkısı oldu mu bilmiyoruz. Sayın Mehmet C. Turhan ismini ömrümüz olduğu sürece unutmayacağız. Tıpkı 1960 Darbesi sonrası, Feriköylü Apartman Mustafa'nın İnönü Stadı'nda bağırdığı şekilde; 'Hakem anlarsın ya!'
...
Kenan Sapmaz'ın e-postası İstanbul'daki bakımlarla ilgili. Tarzı kara mizah. Buyurun sizler de okuyun:
- Bir varmış bir yokmuş; çook uzak bir memlekette bir zamanlar sık sık elektrik kesilirmiş. Kralın habercileri bıkmadan halka 'Acil hem de çok acil elektrik santrali yapmak lazım' derlermiş. Bunun için vergi üzerine vergi alırlarmış. Ancaaak uyanık ama fesat biri araştırmış, sorgulamış, öğrenmiş ki santralleri yapacak kişi kralın kuzeni. Halkı uyarınca kral çok kızmış. Ama santral yapılmadığı halde o gün bugündür memlekette elektrik kesilmemiş.
- Kıssadan hisse, gökten üç köprü düşmüş. 1. Köprü bağlantıları 3.5 ay bakıma alınmış. 2. Köprü -Şimdiki- 3.5 ay bakıma alınmış. 3. Köprü'nün ihale ve kamulaştırması için halkın rızası gerekmekteymiş. Kuzenler ise beklemedeymiş.
...
Megakent'te yaratılan işkenceyi en iyi özetleyen ise Yılmaz Dağdeviren. Tek cümle ile anlatıyor:
'3. Köprü ihtiyacı için bundan daha iyi gerekçe mi yaratılır?'
***
Ali Yayla Kardeşimizle epey süre birlikte çalıştık. Halen İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı'ndaki görevine devam ediyor. Onun mesajını biraz sansürleyip, değerlendirmek istiyoruz:
Sevgili Burhan Abim;
- Simit yazınızı okuduktan sonra taş fırın arayışımız bu sabahın -Dün- erken saatlerine kadar sarktı. Biraz yorucu olsa da simidi bulduk. Peynircimden Trakya ürünü almaya gidiyordum ki, şehit haberleri geldi. Hem de Viyana'daki kızımın tweet'inden. PKK ile Türk Ordusu arasındaki 'Savaş' sonucu 8 askerimizin şehit olduğu şeklinde verilen bir haber. Savaş iki düzenli ordu arasında olmaz mı bildiğim kadarıyla. İştahım kaçtı, canım sıkıldı. Şehit olan ve geride kalan askerlerimizin belki karavanaya vakti olmadan çatıştıkları anda ben nasıl yiyecektim. Abiciğim, yazı güzeldi, iştah kabartıcıydı. Kırk yılda bir keyif yapmamızı sağlayacaktı ama mahvettiler. Sanki büyük bir güç, mutluluğumuzu engellemeye kurgulanmış. Gene de sağol, var ol emi!
- Bir de abi mazur görmeni dileyerek bir şey sormak istiyorum: Necdet Özel'in Genelkurmay Başkanlığı için esamesi okunmazken, o meşhur şura krizi sırasında siz Necdet Özel'in çok özel biri olduğunu yazmıştınız. Sizin için Özel hala özel mi? Cevabınız beni çok rahatlatacak. En kalbi sevgi ve saygılarımı sunuyor, sağlıklı güzel günler diliyor, ellerinizden ve yanaklarınızdan öpüyorum.

NOT
: Genelkurmay Başkanı Özel hala özel. Bazılarını yanıltan uluorta konuşma yapmaması.

(Akşam gazetesinden alınmıştır)