Haşim Bey sert ama esaslı konuştu. Keşke ders niteliğinde iyi hazırlanmış o özgürlükçü konuşmasını şahsi polemikle gölgelemeseydi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç dün mahkemenin 52. kuruluş yıldönümünde çok sert bir konuşma yaptı.
Açık söyleyeyim…
Konuşmanın özünü, evrensel hukuk vurgusunu, özgürlükçülüğünü gönülden alkışladım ama bir şeyden ciddi rahatsız oldum.
Beni rahatsız eden ne konuşmanın sertliği ne de Haşim Kılıç’ın hükümete dönük eleştiri anlamına gelecek sözleri.
Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay başkanları geçmişte de siyasetçileri rahatsız eden çok sert konuşmalar yaptılar.
* * *
Her defasında evrensel hukuk kurallarını hatırlatan Sami Selçuk’u ya da Ahmet Necdet Sezer’i hatırlayın.
Dönemin başbakanı karşısında "Vicdanla cüzdan arasında bırakıldık" diye açıkça isyan eden Mustafa Bumin’i getirin gözünüzün önüne.
Ve Haşim Kılıç’ın ‘vicdan yolsuzluğu’ haykırışını, evrensel hukuk vurgusunu, özgürlüklerden yana tavrını öyle değerlendirin…
Ben şahsen konuşmanın genelini bu açıdan oldukça iyi hazırlanmış, hayli esaslı ve vicdanlı bir konuşma olarak değerlendirdim.
İyi ki Türkiye’de evrensel hukuka inanan özgürlükçü kurumlarımız var dedim.
Ama bir noktada ciddi rahatsız oldum.
* * *
Haşim Bey’in Başbakan'ı isim vermeden ‘gömlek değiştirmekten’ ‘sığlığa’ uzanan bir seviyede çaktırmadan ama adrese teslim bir üslupla şahsi polemik düzeyinde eleştirmesini hayli esaslı ve nitelikli konuşmasına yakıştıramadım.
Anayasa Mahkemesi başkanları illa ideolojilerle değil hepimize hukukun evrensel standartlarını hatırlatırken de siyaset yapmış olurlar.
Haşim Kılıç idelojik davranmıyor evrensel hukuk kurallarını hatırlatıyor, dün de ona göre davranıyordu bugün de.
Dolayısıyla iktidar kanadının "Cüppesini çıkarıp siyaset yapsın" eleştirisi anlamsız.
Ama Anayasa Mahkemesi başkanları gündelik siyasete ve kişisel polemiklere hele de böylesine esaslı bir konuşma yaparken girmezler, girmemeliler.
* * *
Anaysa Mahkemesi’nin özgürlükçü Twitter kararı için "Saygı duymuyorum ve milli değil" derken Başbakan'ın Tayyip Erdoğan’ın üslubu çok mu farklıydı denebilir?
İyi de tam da bu sebeple Başbakan'ı eleştirmedik mi?
Başbakan herkesi azarlar gibi konuşurken, ona buna ayar verirken, her meseleyi kişisel polemiğe dönüştürürken, hoşuna gitmeyen kararlar için ‘milli değil’ derken yanlış diyorsak Anayasa Mahkemesi Başkanı, Başbakan Erdoğan’la ‘gömlek değiştirme’ üzerinden polemiğe girince, karşısında misafir olarak oturan Başbakan'ı ‘sığlıkla’ suçlayınca, şahsen hedef alınca doğru mu diyeceğiz.
Ben şahsen Haşim Kılıç’ın hayli esaslı, özgürlükçü ve vicdanlı konuşmasının özüne yürekten katılmakla birlikte diyemiyorum. Anayasa Mahkemesi başkanları özgürlükleri, evrensel hukuku iktidarlara ve başbakanlara karşı sonuna kadar savunurlar ve savunmalılar…
Ama o kurumun başında bulunanlar siyasetçilerle şahsi polemiğe girmezler, girmemeliler.
* * *
Haşim Bey bireysel başvuru hakkı ve özgürlükleri savunurken, ‘vicdan yolsuzluğuna’ dikkat çekerken siyaset çığırtkanları hariç birçoğumuza "İyi ki bu ülkenin sağlam bir Anayasa Mahkemesi var" dedirtti.
Ama aynı konuşmaya gereksiz şahsi polemik cümleleri yerleştirmesi bence pek yakışık almadı. Başbakan'la şahsi polemiği muhalefet partileri yapar.
Haşim Bey sert ama esaslı konuştu. Keşke ders niteliğinde iyi hazırlanmış o özgürlükçü konuşmasını şahsi polemikle gölgelemeseydi.
Belli ki Başbakan'ın son dönemde yargıya karşı kullandığı haksız ifade ve üslup özellikle de gayri milli suçlaması kendisini incitmiş.
İncinmekte haklı ama kişisel polemik de onu ve makamını incitir.
Haksız mıyım Haşim Bey?
(Radikal'den)