Temel meselelerimiz belli.
Birincisi terör.
En acısı.
İşte dün de 3 şehit verdik.
Acil çözüm bekleyeni...
Dış politikada Suriye eksenli gelişmeler ise sonradan sorun haline geldi.
O, İran'la ilişkilerimizi de etkiliyor.
Ortadoğu'da gerginlik üreten kaotik durum kesin sorun. Potansiyel tehlike.
İç siyasetteki aşırı kutuplaşma bir diğer mesele.
Demokratikleşmemizle ilgili birbiriyle çelişkili algılar.
Tuhaf ama doğru; demokratik standartlarımız hem daha ileriye gidiyor hem daha geriye.
Reformların yavaşlamış, hatta durmuş olduğu da bir başka gerçek.
Temel sorunlar bunlar.
Toplumsal yaşantımızı ve siyasal mücadeleyi belirleyecek olan konular da...
Aynı çerçevede iyi durumda olduğumuz, bilançonun pozitif tarafında ise ekonomi başta geliyor.
Hükümetin seçim performanslarının bir numaralı yardımcısı.
Seçmen, sandığa giderken öncelikle cebini düşünüyor.
Ekonomik kriz çıkmadığı sürece, insanlar borçlu yaşamaya bile razı. Yeter ki, dolar fırlamasın, borsa çökmesin.
ABD ile ilişkiler ise altın çağında. Bu, ekonomik göstergeler bakımından da görünür görünmez garantilerin kaynağını oluşturuyor. Washington'dan Körfez'e, Arap yarımadasına kadar akan, canlı bir dolar hattı.
Türkiye'nin 2012 Eylül itibarı ile bilançosu böyle.
Peki o halde, sorunlara çare nerede?
Daha parlak bir geleceğe nasıl ulaşabiliriz?
Terörü bitirecek formül, reform rüzgarı estirecek sihir nerede?
Bugün mesele gibi görünmese de 'orta gelir tuzağı'ndan bizi koruyacak ve ekonomiyi sıçratacak stratejik hamle nedir?
Toplumsal yaşantımız ve insan kalitemizi artıracak derinlik ve genişlik nasıl sağlanacak?
AB olmadan mümkün değil
Hiç kimse hakim siyasi düşüncelere ve toplumsal algılara aldanmasın.
Çözüm Avrupa Birliği perspektifinde.
Reformda samimiysek, Brüksel ne derse desin AB yörüngesine dönmeliyiz.
Çok ama çok güçlü demokratikleşme rüzgarı estirmeliyiz.
Tutuklu vekilleri de gazetecileri de çıkaracak bir özgüven.
BDP'lileri de mutlaka Meclis'te tutacak ama muhatap almayacak bir çerçeve.
Kandil'le, Öcalan'la asla görüşmeden bütün Türkiye için atılacak demokratikleşme adımları.
Kendi insanımız için Türk, Kürt, Alevi, Sünni demeden insan hak ve özgürlükleri temelinde, kimlik özelinde iyileştirmeler...
Ve muhakkak Anayasa, yeni Anayasa, 2012 model bir milli mutabakat metni...
Anayasa çalışmalarını aksatacak, yarı yolda bırakacak BDP tuzaklarına kapılmayalım.
PKK da BDP de yeni anayasa istemezler, çünkü o yol barışa gider. Derdi savaş olanın, ülkeyi bölmeye çalışanın barış yolunda işi olmaz ki...
Halk, nasılsa birlikten yana. Gönül köprülerini halktan halka, devletten halka kuralım.
Bunlar klişe değil, yapılabildiğini 2002'den itibaren 4 yıl gördük. Açılımla birlikte esasta doğru bile olsa usulde hatalar yaptık.
İktidar partisi şimdi tarihi kurultaya hazırlanıyor.
Parti vitrinini de kabineyi de bu anlamda revizyona tabi tutabilir.
Başbakan Erdoğan, 'veda konuşması'ndan başlayarak iki büyük hamleyi iç içe geçirebilir.
Avrupa Birliği perspektifine dönüş, reform sürecine yeniden başlamak, yeni Anayasa çalışmalarına kararlılıkla asılmak...
Şimdi çok daha avantajlı.
Gücü de var, popülerliği de...
Devlete de hakim oldu, askere de.
Evet, çözüm var; ve o çözüm Erdoğan'a bağlı. Sadece Erdoğan'a...
(Akşam gazetesinden alınmıştır)