Bizim ülke o kadar aksiyonlu ve heyecanlı bir ülke ki, sadece gün içindeki gündemi takip etmek bile neredeyse imkansız hale geldi. Demirel’in “Türkiye siyaseti için 24 saat fazla” dediği gibi bizim hızımıza ne AB, ne ABD ve ne de hiçbir ülke yetişemez. Yine Demirel’in “GAP’ı gaptırmam binaelaleyh” dediği gibi de biz aksiyonumuzu kimseye gaptırmıyoruz.
Sadece 28 Şubat 2015 gününde yaşadıklarımız bile bizim ne kadar aksiyonlu ve vukuatlı bir ülke olduğumuzun bariz ispatıdır.
Bir günde ne oldu?
PKK Lideri Öcalan'ın tarihi silah bırakma çağrısı geldi. Bu haber ülke içinde ve dışında büyük heyecan yarattı.
28 Şubat darbesinin yıl dönümüydü. Gazeteler çarşaf çarşaf haber yaptı, televizyonlar saatlerce yayın yaptı.
28 Şubat darbesinin asıl mağdurlarından eski başbakan rahmetli Erbakan'ın ölüm yıl dönümüydü.
Genel seçimlerde aday adayı olacakların istifa, katılma ve başvurularının heyecanını yaşadık.
Günün en acı ama en bomba haberi de 92 yaşında hakka yürüyen dev çınar usta yazar Yaşar Kemal’in ölüm haberi geldi. Yaşar Kemal’e Allah’tan rahmet, ailesine ve bütün milletimize de ayrıca başsağlığı diliyorum.
Evet yukarıda saydığım başlıkların hepsi aynı günde yaşadık ve hepsinin de ayrı ayrı özgül ağırlıkları vardır ve ayrı işlenmesi gereken konulardır. Önümüzdeki günlerde nasip olursa işlemeye devam edeceğim.
Bugün; Siyaset ve seçimle ilgili geçenlerde telefonda konuştuğum Van eski milletvekili ve Diyarbakır’da DİSKİ Genel Müdürlüğü yapan adaşım Cüneyt Karabıyık’ın ilginç anekdotlarını aktarmak istiyorum.
Lâkin önce bir parantez açarak 28 Şubat mağdurlarına yönelik şunu söylemek isterim.
Bende 28 Şubat’ın bir mağduru ve davanın müştekisi olarak, davanın içeriğinin boşaltılmak istendiği, bu dava üzerinden prim yapılarak Türk siyasetinin hamaset yaptığını, asıl mağdurların unutulduğunu ve halende davada adı geçen 1009 mağdurun mağduriyetinin giderilmediğini de belirtmek istiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir kez 28 Şubat’ı yaşamışsa biz mağdurlar her gün 28 Şubat’ı yaşıyoruz. Bu dava 3 yıldır devam etmesine rağmen hala mağduriyetimiz giderilmedi. Cumhuriyetin en muktedir ve en güçlü iktidarı olan Ak Parti hükümeti isteseydi mağdurlara sahip çıkamaz mıydı diye sormak istiyorum.
Biz mağdurların samimiyeti sorgulama hakkımız yok mu diye de sormak istiyorum.
Ve bir şey daha söylemek durumundayım ki sistemin ve rejimin seni taraf olmaya zorladığı, taraf olmadığın zaman seni bertaraf etmeye çalıştığı ve yaşam hakkını tanımadığı bir girdaba doğru hızla ilerliyoruz. Acilen bu durumdan kurtulmamız ve fabrika ayarlarına dönmemiz lazım.
Düşünün demokrat duruşunuzdan dolayı sosyal medyada yazıp çizdiğiniz tweetler veya facebook’larda yaptığınız yorumları kopyalayanlar, sizi edep ve ahlak dışı bir şekilde jurnallıyor, ispiyonluyor, önünü kesiyor, işten çıkartmaya çalışıyor, eskiden PKK ile şimdide paralelci olmakla suçluyor ve hayatı sana haram etmeye çalışıyor.
Bu özellik biz Kürtlerde ne yazık ki daha çoktur. Bizim Kürtler alınmasınlar ama hayatta en zor şey Kürtlerin idare ve yönetiminde yaşamaktır. Bizde kuyu kazmalar, ayak oyunları, ön kesmeler ve hesutlukların haddi hesabı yoktur. Kim kimi sevmiyor veya ayağını kaydırmak istiyorsa günün en tehlikeli moda etiketi neyse hemen onu yapıştırır.
Hani Hüsamettin Özkan DSP’den ayrılınca “siyasette 11 yıl aradan sonra duygusallığa yer olmadığını Sayın Ecevit’ten öğrendim” demişti ya, Özkan haklı veya haksız bilemem ama siyasette duygusallığa yer olmadığına Cüneyt Karabıyık’ın hayatında bir kez daha teyit ettim.
HDP Lideri Demirtaş’ın önceki yerel seçimler sırasında “Ak Parti Başkale’de aday bulamayacak, korkudan kimse gelmez” dediği Van’ın Başkale ilçesinde mahalli seçimlerde Ak Parti aday bulamadığı için, gece 12:00’de dönemin başbakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından aranan Van eski milletvekili Cüneyt Karabıyık, en tehlikeli ve kritik yerde aday olmayı kabul eder ve olur.
Karabıyık “Gece 12:00’ye doğru idi. Sayın Cumhurbaşkanımız beni aradı, bana git Başkale adayısın dedi. Bende bunu emir olarak telakki ettim ve oldum. Ertuş aşireti olarak partinin oylarını yüzde 7’den yüzde 8,5’a çıkardık. Seçim sırasında ben ve oğlum kaza geçirdik. Evimi ve arabamı sattım, halende kiralık evde oturuyorum.
Ne yazık ki o gün Ak Parti’de aday olduğum için eleştirenler, hiçbir şey olmamış gibi bugün Ak Parti’de milletvekili aday adayı oldular.”dedi.
Sevilip sayılan bir aşiret oldukları için ne PKK ne de BDP tarafından kendilerine herhangi bir tehdit gelmediğini, aksine kendilerine saygı duyduklarını, Kasım 2002’de Ak Parti’nin Van kurucuları arasında yer aldığını söyleyen Karabıyık “ben Tayyip beyin adayıydım” dedi.
2015’te yapılacak milletvekili genel seçimlerinde kendisine teklif gelmediği, aranıp sorulmadığı için haklı bir kırgınlık yaşadığını hissettiğim Karabıyık, “görev istenmez, verilir” cümlesi aslında ne kadarda örselendiğinin kanıtıdır.
1992’de Liseden mezun olur olmaz gazeteciliğe başladım ve 20 yıldır Karabıyık’ı tanırım.
Medrese kökenli ve Diyarbakır’da DİSKi Genel Müdürlüğü yapan Karabıyık, Ak Parti tarafından aranır mı aranmaz mı bilmem ama Karabıyık’ın Van ve Diyarbakır üzerinde hukukunu olduğunu bilirim.