İşlevsiz Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Başkanı Nikos Anastasiadis, danışmanlık rolünü garanti altına alacak belirli koşullar altında Ulusal Konsey’in yeniden oluşturulmasına (işleyiş şekline) yönelik bir öneriyi, önümüzdeki hafta mecliste temsil edilen siyasi parti başkanlarına sunmaya hazırlanıyor.
Rum halkı ve Rum basını devamlı olarak Anastasiadis’i müzakerelerle ilgili karartma uygulamakla suçluyor. Bazı Rum siyasi partiler de, bu suçlamanın bir parçası olmamak için de zaman zaman Rum Ulusal Konseyinde kendilerine dağıtılan belgeleri dışarı sızdırıyor. Ve doğal olarak da, basına yapay olarak yansıtılan bilgiler ile gerçekte müzakerelerde nelerin konuşulduğu arasındaki fark bir anda ortaya çıkıyor ve karşılıklı suçlamalar da başlıyor. Rum basını Anastasiadis’e, Türk basını da ketum olduğu gerekçesi ile Akıncı’ya saldırıyor.
Nikos Anastasiadis bu suçlamalardan kurtulmak için birçok kez gerek partilere gerekse halka, gizli diplomasiye müdahil olmasının söz konusu olmadığını net bir şekilde dile getirdi, buna ilaveten de Kıbrıslı Rumların endişelerine yanıt vermeyecek herhangi bir çözümü referanduma götürmeyi kabul etmesinin söz konusu olmadığını söylemeye başladı.
Yani Anastasiadis’e göre çözümden tüm Rumlar mutlu olacaklar ama Türkler azınlık oldukları için, mutlu olsalar da olur, olmasalar da!
Anastasiadis, bundan sonra devam edilecek müzakerelerde Kıbrıslı Türklerin endişelerini görmezlikten gelmeyeceyeceği ama Kıbrıslı Rumların beklentilerine saygı duyulacağı önkoşuluyla da müzakerelerin yoğunlaştırılacağını kaydediyor. Bu şekilde gidilirse bu yıl içerisinde çözüm sağlanmasının mümkün olabilecekmiş. Tam da bu tür hayali düşünce ve planları tanımlamak için kullanılan bir cümle var Kıbrıs dilinde “hikayeden düdük” diye. Aynen buna benziyor Anastasiadis’in söyledikleri.
Zaten Ulusal Konsey’in işleyiş şeklinin tekrardan ele alınmasındaki gerekçe de bu müzakerelerdeki gizlilik.
Anastasiadis, belirlenecek işleyiş çerçevesine partilerin uymasının garanti altına alınmasını, gizliliğe önem verilmesini, buna bağlı olarak gizliliğin nasıl sağlanacağının da garanti altın alınmasını istiyor. Yani hiç kimse müzakerelerin gidişatı ile ilgili dağıtılan evrakı basına sızdırmayacak artık. Sızdıramayacak ama Ulusal Konsey’den de haber sızdıranı atmak gibi bir yetkisi ne Anastasiadis’in ne de bir başkasının var. Bunlar Anastasiadis’in kendi hayalleri ve istekleri sadece.
ELAM Rum Temsilciler Meclisinde 2 koltukla temsil edildiği için artık Ulusal Konseyde de yeri var. Başkan Hristos Hristu artık Rum Ulusal Konsey’inin doğal üyesi. Konseyde ELAM Başkanı Hristos’u destekleyen veya da Hristos ile aynı düşüncede olan Rum Ortodoks Kilisesinin başı Başpiskopos II. Hrisostomos, Rum Milli Muhafız Ordusu Komutanı Korgeneral Georgios Mpasiakoulis, Meclis Başkanı Şilluris, DIKO Başkanı Nicolas Papadopulos, EDEK Başkanı Marinos Sizopulos, Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas, Dayanışma Hareketi Başkanı Eleni Theokharus’un temsilcisi ve Vatandaşlar Birliği Başkanı Yorgos Perdikis bulunmakta.
Bu grupla aynı fikirde olmayanlar AKEL Başkanı Andros Kyprianou, eski Başkan (VI.) Dimitris Hristofyas ve eski başkan (III.) Yorgos Vasiliu var sadece. Kyprianou ile Hristofyas Komünist, Vasiliu ise Liberal görüşteler.
Ben bu, üyelerini tek tek tanıdığım ve kafa yapılarını bildiğim Rum Ulusal Konseyinden Türklerin lehine ne çıkacak, Türklerin hangi hakları korunacak, Türklere hani haklar layık görülecek gerçekten de çok merak ediyorum…
Rum Ulusal Konseyi’nde yer alan bu kafa yapısındaki üyeler ile Kıbrıs müzakereleri 2021’e kadar sürer ve de asla bitmez, kim ne derse desin.