Çizgi film işletmesi çağ, talep ve güncel olaylara göre kendini yeniler . Son on yılda, animasyon kahramanları giderek çeşitlendi. Yeni yaratılan çizgi filmlerde kendine güvenen, cazibesi ve gücü olan karakterler görüyoruz.
Bundan önce, örneğin Uyuyan Güzel ilk defa 1959 yılında televizyonda gösterime girmiştir. Bu versiyonu bir açıp izlediğinizde uyuyan güzel Aurora’nın beyaz tenli, güzel, zarif, narin, güç ile ilişkisi ve çok fazla bir amacı olmayan bir karakter olduğunu görürüz ancak bir prenseste bu özelliklerin olmasının yeterli olduğu düşüncesi zamanla değişime uğramaya başlamıştır. Mesela 1990’larda Disney ilk defa kahverengi gözlü bir prenses Mulan’ı ekrana taşıdı. Aynı şekilde 2009 yılında prenses ile kurbağa ile Disney ilk defa Afro bir prensese ekranlarda yer verdi.
Bu örneklerde prens ve prenses hep mevcut ama değişen şeylerden en önemlisi prensesin güçlü, kendine güvenen ve hayatta bir amacı olan birisi olmasıdır.
Bugünün çocukları, özellikle okul öncesi döneminde olan genç seyirciler, Uyuyan Güzel çizgi filmini seviyor, Aurora gibi görünmek istiyor ancak davranış bazında Aurora’nın hayatını kendi hayatlarının içine dahil etmiyorlar. Mesela, bir çocuğun elini iğneye batırıp uyuma numarası yaptığına şahit oldunuz mu?
. . .
Karlar ülkesi (Frozen) bu yönden apayrı bir dönem başlattı. Birden tüm çocuklar Elsa oldu, kendine en yakın gördüğü kişi Anna oldu ve kendi dünyalarını yarattılar. Peki Karlar Ülkesini çocuklar arasında bu kadar çekici yapan nedir?
Geçen aylarda sokakta yürürken bir minik bir kız gördüm. Önümde annesinin elini tutmuş yavaş yavaş yürüyordu. Birden kapı zili gibi bildiğiniz ‘Let it go’ şarkısını söylemeye başladı.. Ama ne söylemek… Bir elini bir tarafa diğer elini de annesinin elinden kurtarıp diğer tarafa savurdu ve ayakları yere sağlam basarcasına özgürlüğünü ilan etti. Bir an düşündüm ; Neden Mulan, Tiana (Prenses ve Kurbağa), Külkedisi (Cinderella) değil de Elsa?
Daha sonra üç yaşında bu şarkıyı söyleyen ufak bir dostuma bir soru sordum : Neden Elsa’yı bu kadar çok seviyorsun? Cevabı beni oldukça heyecanlandırdı : Elsa çok güzel, çok rahat, çok mutlu ve güçlü.. aynı benim gibi.. Şimdi ‘Frozen’ oynayalım ve sen de Anna ol!
. . .
Öncelikle, okul öncesi döneminde olan bir çocuğun duygusal dünyası Elsa’nın iç mücadelesini anımsatır. Elsa’nın duyguları güçlü, tutkulu ve kontrol edilemez. Benzer şekilde çocuklar da dürtüleri ile hareket ederler. Elsa ‘ İçimdeki fırtınadan kaçış yok!’ derken aslında çocukların duygularına tercüman oluyor.
İkinci olarak çocukların hayal gücü inanılmazdır. Dünya onların her şeyi yapabileceklerine inandıkları bir oyun bahçesidir. Çocuklar, sizin okuduğunuz hikayeleri duydukça dünyalarını şekillendirirler. Örneğin, Elsa bir eliyle buzdan kale yapıp her şeyi değiştirebiliyor. Bu da çocuklara çok ilginç geliyor. Bunun ilginç gelmesinin bir sebebi ise Elsa’yı cezalandıracak bir gücün olmaması. Mesela diğer hikayelere bakalım; Külkedisinde kıskanç üvey anne, uyuyan güzelde Malefiz , Rapunzel’in hikayesinde de bir cadı var. Bu karakterler çok gerçek çünkü kendi çocuklar kendi hayatlarına dönüp baktıklarında bu karakterlere benzer kişiler çevrelerinde mevcut. Karlar Ülkesinde bu ya çok az ya da geçici.
Son olarak da, Elsa ile kardeşi Anna arasında çok güçlü bir bağ var. Elsa her ne kadar Anna’nın onunla beraber oynamak istemesini geri çevirse de filmin ortasında, örneğin Elsa, Anna ile hayalini kurduğu Kristoff’u yaratırken ve filmin sonunda, Ana Elsa üzerindeki büyüyü bozduğu zaman, ikisinin arasında hiç bozulmamış olan dostluğu görebiliyoruz. Gerçek aşk, gerçek aşkın öpücüğü her türlü büyüyü bozar ve bu çizgi filme bu prensten değil aileden geliyor. Okul öncesi dönemindeki çocukların da aile ilişkileri, grup içerisindeki benlikleri sağlamdır. Karlar Ülkesi diğer çizgi filmler gibi prensesin prensini bulmaya kendini adamamış bir konusunun olması çocuklara daha ilginç görünüyor çünkü bu temelinde gerçeğe dayanıyor. Tahmin edersiniz ki 4 yaşındaki bir kız çocuğunun en yakın arkadaşları ailesi ve/ya kreşteki kız arkadaşlarıdır.
Elsa ve Anna hakkında yazı yazmamı öneren ufak dostuma teşekkür ederim.