Başkentte her yer kar buz fakat gündem havaya inat sıcak ve hararetli.

Fransa ile yaşanan \'soykırım yasası\' gerginliği, Irak\'la yaşanan etnik ve mezhepsel ayrışma, Uludere olayının neden olduğu karmaşa ve eski JİTEM karargâhından çıkan insan kemikleri...
Dink cinayeti ve Ergenekon zaten demirbaş gündemimiz.
Bu arada Odatv duruşmalarında Nedim Şener benim de dahil olduğum bir grup gazeteciyi mahkeme salonuna çağırmış. Öncelikle şunu söyleyeyim mahkeme salonları yabancı olduğumuz yerler değil.
Fakat ben düşüncelerimi yazarak, söyleyerek dile getiriyorum. Zaten Bi Ermeni Var\'da -ki önyargısız bakabilen herkes sadece kitaptaki delillerin bile örgütü bulmaya yeteceğini yazıyorlar- açıkça yazdım.
Kitap piyasaya çıktığında Şener\'i de birçok TV programına davet ettiler.
Ama söz verdiği halde hiçbirine gelmedi.
Şimdi mahkeme salonundan kılçık atıyor. Bunlar bayat taktikler. Çıksınlar, ne derdi varsa gazeteci gibi oturur konuşuruz.
Gündeme dönersek...
Fransa\'da beklenen oldu. Artık \'Soykırım yoktur\' demek suç.
Şimdi Ankara\'nın atacağı adımlar merak ediliyor. Önce şunu ifade edelim. Resmi görüş \'Sarkozy\'nin seçim yatırımı yaptığı\' şeklinde olsa da perde gerisinde yapılan değerlendirmelerde adres \'küresel bir network\'ü gösteriyor.
Amaç Türkiye\'nin yeni misyonu/vizyonuna soykırım yaftasıyla çizik atmak. Tabii işin ucu bir şekilde Mavi Marmara\'ya kadar gidiyor.
Şurası kesin 2015\'te işler çok daha zor olacak. Fransa ile ilişkiler bundan sonra kolay kolay düzelmez. Hatta büyükelçilerin karşılıklı valiz topladığını da söyleyebiliriz.
Fakat atılacak adımlar davul zurna ile ilan edilmeyecek. Yani ambargo uyguluyoruz denmez ama yapılır.
Uludere ile ilgili ise iyi haberler gelmiyor.
Jest yapıp kişi başı tazminatı 123 bin liraya çıkartan hükümet soruşturmanın sağlıklı ve hızlı olmasında aynı hassasiyeti göstermiyor.
Heron görüntüleri, telsiz kayıtları gibi önemli doneler savcılıkla paylaşılmadı.
Oysa tazminat kadar hukuki sürecin de bitirilmesi şart. Aksi halde PKK\'nın ekmeğine yağ sürülür.
Mutlaka üzerinde durulması gereken fakat tatlı su liberalleri ve sahte demokratların görmediği ceset tarlalarına gelince...
Yıllardır faili meçhuller diye ortalığı inletenler, günlerdir ceset fışkıran JİTEM karargâhını görmüyorlar bile.
BDP, oyuncağı elinden alındığı için somurtabilir fakat size ne oluyor anlamak mümkün değil.
Erdoğan\'ın sık sık vurguladığı gibi Türkiye çok önemli bir arınma süreci yaşıyor ve bütün sabote girişimlerine rağmen o arınma ve temizlenme süreci devam ediyor.
Başbuğ\'un tutukluluğunun bile bir haftada unutulması doğru yolda olduğumuzun bir başka açıdan delili değil mi?

Fikri olan gelsin!

Ankara gündemi, Cemil Çiçek\'in tabiriyle \'Şeytan taşlamaktan tavafa fırsat bırakmıyor\' fakat bu durum gelişmelerin gözden kaçtığı anlamına gelmiyor.
Türkiye son yıllarda çok hızlı ve yapısal dönüşümler geçiriyor. Hatta kendimize öyle bir güven geldi ki \'çılgın projelere\' soyunabiliyoruz.
Bir zamanlar sadece \'Zengin Beyaz Türkler\'in binebildiği uçak, artık herkesin ulaşabildiği bir vasıta oldu. Hızlı tren başladı ve 2023\'e kadar 10 bin km yeni demiryolu hattı yapılacak. 3. köprüden Marmaray\'a devasa projeler sessiz sedasız ilerliyor.
Geçtiğimiz günlerde bakanlık bürokrasisiyle Güney Kore ve Japonya\'daydık. Her iki ülkeyle büyük projelere soyunuldu. Aslında hepsini uzun uzun konuşmak lazım ama siyaset gündemi buna fırsat tanımıyor.
Fakat şu iki notu özellikle kayda geçmek şart.
Birincisi Haydarpaşa ne olacak? TCDD Genel Müdürü -şimdilik- Süleyman Karaman\'a sordum; imar planı bitince uluslararası bir yarışma açılacağını söyledi. Geniş bir komisyonun belirleyeceği en iyi 5 proje halkın beğenisine sunulacak.
Yani \'Fikri olan gelsin\' diyor.
İkincisi de şu: Gerek Karaman gerekse de THY Genel Müdür Temel Kotil ile ilgili bazı kesimler hep tepeden bakan yorumlar yaptılar. Hatta \'terlikli müdür\' diye de dalga geçtikleri oldu.
Oysa bu iki mütevazı bürokrat tarihi başarılara imza atıyorlar.
Galiba takdir görmek için çok başarılı olmak yetmiyor üzerine \'Beyaz Türk\' olmak da lazım.