Numan Kurtulmuş'un AK Parti'ye davet edilmesi çok çeşitli açılardan ele alınabilir. Ben bunlardan birine değinmek istiyorum...
Başbakan Erdoğan'ın zihninde esas olarak 2014 Cumhurbaşkanlığı (ya da Başkanlık) seçimi var.

12 Eylül 2010
'daki Anayasa Referandumunun sonuçlarına (yüzde 58'e yüzde 42) bakarak, Erdoğan'ın sorunsuzca Köşk'e çıkacağını söyleyenler var.
Ben o analize katılmıyorum. 2010'dan beri köprünün altından çok sular aktı, 2014'e kadar da akacak.


Kara kedi dolaşıyor


Peki ne değişti? AK Parti ile Gülen Cemaati'nin... Eğer kişilere indirgersek; Başbakan Erdoğan ile Hocaefendi'nin arasına kara kedi girmiş durumda.
Hatırlayın: Bir süre önce Cemaatin önde gelen simaları, "Biz referandumda partililerden daha çok çalıştık" demişti. Bu sözü öteki yönünden okursanız: "Biz olmasaydık, yüzde 58 yakalanamazdı" diyorlar.

Bu önemli bir nokta: Çünkü Cumhurbaşkanını yüzde 50+ ile halk seçecek. Avrupa'daki benzeri seçimler çok dramatik oy kaymaları olduğunu gösteriyor:
Seçimin ilk etabında yüzde 45 alan bir (parlak) aday... Muhalefetin bir adayda birleşmesi sonucu, ikinci ayakta yine yüzde 45 alıyor ve yüzde 55'i yakalayan (sönük) rakibine yeniliyor.

Bu tehlikeye karşı Erdoğan elini güçlendirmek zorunda... Zorunda çünkü Uludere faciasından sonra izlediği politikalarla liberal kitlelere sırtını döndü. Ayrıca Cemaatle de bozuştu. (Haklı-haksız ayrı konu; durum bu.)

Böylece oluşan açığı HAS Parti, Saadet Partisi, Büyük Birlik Partisi, Demokrat Parti ile işbirliği yaparak gidermek istiyor.


Ekonomik kriz riski


Anketlere bakanlar, AK Parti'nin yüzde 50'yi aşan oy oranının altını çiziyor. Ancak şu nokta unutulmamalı: O oyların esas nedeni ekonomik başarı. Şuradan biliyoruz: Kriz teğet geçmesine rağmen, 2009 Yerel Seçimlerinde, AK Parti yüzde 40'ın altına düşmüştü.
Bir zamanlar İspanya'da başlayan kriz, Osmanlı'yı 30 yıl sonra etkilemişti. Günümüzde bu süre sadece 3 ay! ABD'de, Avrupa'da ya da Uzakdoğu'da patlayan bir kriz, Türkiye ekonomisini 3 ay içinde vurur.

Kıssada hisse:
Erdoğan'ın işi şansa bırakmaması gerekiyor. Kriz olsa dahi Köşk'e çıkacak gücü hazır etmek zorunda.


Gelenler ve gidenler


Erdoğan'ın siyasette yeni bir saflaşmaya gittiğini daha önce yazmıştım (5 Haziran).
Arkadaşımız Yahya Bostan dünkü haberinde "AK Parti yeni vitriniyle merkez sağa ve muhafazakâr kesime hitap edecek" diyordu.
Yine öbür açıdan bakarsak: "Gülenciler" ve "Liberaller" kapıya yakın sıralara gönderilmiş durumda.
Bugünkü manzaraya göre, Başbakan Erdoğan 2014 yarışına, ana gövde olarak Milli Görüşçülerin ve Milliyetçilerin oylarıyla girme niyetinde... (Tabii bu arada maraza çıkarmaması için askere toz kondurmuyor.)

Benim tahminim şöyle:
2014'te rakibi faraza Kemal Kılıçdaroğlu olursa, Erdoğan güle oynaya Köşk'e çıkar.
Peki ya karşısında yüzde 42'cilerin de oy verebileceği bir "dindar-demokrat rakip" çıkarsa? (Aday olmaz ama mesela Abdullah Gül.)
İşte o zaman müthiş bir yarış izleriz!

O halde Numan Kurtulmuş'un AK Parti'ye davet edilmesi... Sadece vitrinin ve Erdoğan'ın güçlendirilmesi olarak değil... Muhtemel bir rakibin devreden çıkarılması olarak da okunabilir.

(Sabah gazetesinden alınmışttır)