Berlin Film Festivali\'nde Reis Çelik\'in yönettiği Lal Gece Kristal Ayı, Emin Alper\'in yönettiği Tepenin Ardı ise Caligari Ödülü\'nü kazandı. İki yönetmen de filmlerini sıcağı sıcağına SABAH\'a anlattı...
Resmi olarak Türk sinemasını temsil eden iki film de 62. Berlin Film Festivali\'nden ödülle döndü. Reis Çelik\'in yönettiği Kuşak bölümünde yer alan Lal Gece filmi, bu bölümde en iyi filme verilen Kristal Ayı ödülünü kazandı. Emin Alper\'in, yönettiği Forum bölümünde yarışan filmi Tepenin Ardı ise yenilikçi ve genç sinemayı öne çıkarmak için verilen Caligari Ödülü\'ne değer görüldü. Ayrıca dün akşam Uluslararası Eleştirmenler Birliği de, FIPRESCI Ödülü\'nü açıkladı. Ödül, yönetmen Miguel Gomez\'in Tabu filmine verildi. Bu da Tabu\'nun Altın Ayı şansını yükseltti. Tepenin Ardı Emin Alper\'in ilk filmi. Kırsalda bir araya gelen aile üyeleri üzerinden \'öteki\'ne bakışı ve düşmanlık kavramını sorguluyor. Alper filminin ödül almasından dolayı heyecanlı. SABAH\'a filmini anlatırken sinemaya devam etmek istediğini söylüyor.
ALPER: PARANOYAK BİR TOPLUMUZ
\"Filmin ilk 30 dakikasında, ne olduğu anlaşılmayan bir \'tehdit\' havası var. Derken aile bireyleri devreye giriyor. Yani fail içimizde. Türkiye siyaseti gibi. Evrensel bir hikaye anlatıyorum ama Türkiye\'nin içinde yaşadığı sorunlar da yerini buluyor. Kürt sorunu gibi, biz içinde yaşadığımız her şeyi \'dış mihraklarda\' ararız. Düşman nedense hep \'ötekidir\'. Paranoyak bir toplumuz. Yardımsever bir cemaat içinde yaşıyor gibi görünüyoruz ama aslında güven ilişkilerimiz zayıf. Biririmizle yüzleşme isteğimiz yok. Filmdeki baba (Tamer Levent) da işleri kolaylaştırmıyor. Halbuki ailenin ve cemaatin birliğinden onlar sorumludur. Ama kol kırılır, yen içinde kalır refleksimiz var. Düşmanı hep dışarıda ararız. Filmde de kendi günahlarının, çocuklarının ve torunlarının günahları örtülüyor.\"
KÖTÜLÜK DIŞARDA ARANIYOR
\"Başta bu kadar alegorik bir öykü yerine daha gerçekçi bir senaryo vardı. Ama kafamda evirip çevirirken yıllar içinde senaryo da değişti. Aslında bir ailenin bir gün içinde yaşadıkları açmazları anlatmak istiyordum. Başlardaki \'nedeni belirsiz\' huzursuzluk hissi ve kötülüklerin kimin tarafından yapıldığının anlaşılmamasının yarattığı gerilimi de sevdim. Tabii ki, bu \'kim yaptı?\' gerilimiyle iş yürümez, altını doldurmak gerekiyordu. Kimin yaptığı önemli değil zaten. Film bunu görmezden gelme halini anlatıyor. Aile bireylerine bir şeyler oluyor ve herkes kötülüğü içinde değil \'dışarıda\' arıyor. Bu, tipik sorunlarla yüzleşememe hali.\"
18 GÜNDE ÇEKTİK
\"İlk filmini yapan her sinemacı gibi para sorunum oldu. 18 gün içinde bitirmek zorunda kaldım çekimleri. Film adı konulmayan bir yerde geçiyor. Ama aslında memleketim Karaman civarında çektik. Senaryo yazmayı seviyorum. İstanbul Teknik Üniversitesi\'de (İTÜ) tarih okutmanıyım. Kafamda birkaç proje daha var elbette, sinemaya devam etmek isterim.\"
ÇELİK: FİLM ERKEK İTİRAFIDIR
Reis Çelik\'in yönettiği Lal Gece çocuk gelin dramını anlatan bir yapım. İlyas Salman ile Dilan Aksüt başrolde oynuyor. Ödül aldığı için mutlu olan Çelik\'e göre \'Çocuk gelinler\' sadece Türkiye\'nin değil aslında dünyanın yaşadığı bir mesele. Çelik \"Batı ülkelerinde böyle bir sorun yok gibi görünüyor ama benzeri orada da var; Alman erkeği kalkıp Tayvan\'a, İngilizi Vietnam\'a gidiyor. Bu nedenle filmimi \'dünya kadınlarına\' adıyorum. Meseleye sadece kadının tarafından bakarak, ucuz acındırma numaralarına başvurmak istemedim. Bu çok kolaycılık olurdu. Oysa bu duruma nasıl geliniyor, esas ona bakmak gerek. Film bu durumda olan bir erkeğin kendisini sorgulamasıyla ilgili. Erkeğin yapısı ve durumu çok önemli. Dolayısıyla film kızın yaşadığı korku ve tedirginlikle başlıyor, sonra erkeğin kendini sorgulamasına geçiyor. Ama gerekli yüzleşmeyi yapabiliyor mu? İşte tüm mesele bu!\" Erkek egemen bir dünyada yaşıdığımızı söyleyen Çelik \"Bu meseleyi sadece dine ve geleneklere bağlamak yetmez! Dünyada her yerde, iş alanlarında erkek iktidarı var. Erkeğin önce bunu sorgulaması gerek. Ama benim filmim bir erkek itirafıdır \"diyor.
(SABAH)