En son geçen çarşamba günü yazımı okudunuz.

Aradan beş gün geçti, benden ses yok. \"Nerede bu Atıf Hoca!\" diye merak ettiğinizi, hatta söylendiğinizi tahmin ediyorum.
Yazamadım çünkü salı gecesi saat 00.30 civarında çalışma odamda çalışırken, daha doğrusu işleri yetiştirmeye çalışırken önce hızlı hızlı nefes almaya başladım, sonra içim geçmeye başladı ve yerin altımdan kaydığını hissettim.
Önce direndim, yere uzandım, baktım geçmedi. Sonra kalktım, koltuğa uzandım yine geçmedi. Daha sonra aşağı inip o sırada uyumakta olan eşime \"Ben kötü oluyorum\" diye seslendim.

Çisil uyandı ve \"Yüzün bembeyaz hemen hastaneye gidelim\" dedi. Eline telefonu aldı ve Acarkent\'in içindeki Medical Park Sağlık Merkezi\'nin telefonunu öğrenmeye çalıştı. O sırada biraz iyileşmeye başladım. \"Yok, iyileşiyorum gitmeyelim\" dedim.
Sonra yeniden yer kaymaya, nefesim hızlanmaya başladı, sol kolumda uyuşma hissetmemle de \"Ara çabuk sol kolumda uyuşma var\" dedim. Önce Acarkent güvenliği aradı, aldığı yanıt kesindi: \"Bizde numarası yok ambulansın, kendilerini arayın!\"
Düşünebiliyor musunuz, Acarkent\'in güvenliğinde içerideki sağlık merkezinin telefonu yok! Çisil bir yerlerden bulup bu kez Acarkent Medical Park\'ı aradı ve 7/24 ambulans servisi reklamı yapan Medical Park\'ın telefonu dakikalarca yanıt vermedi.
O sırada kolumdaki uyuşma artmaya başladı ve daha da heyecan yapmaya başladım. Bize en yakın hastane olan Kavacık Medistate\'in aciline kendi aracımızla gitmeye karar verdik.

Şimdi söyleyeyim, eşimin aracı kullanması hataydı, taksi çağırmalıydık. Yolda uyuşmanın önce ikinci koluma yayılması daha sonra da tüm vücudumun paralize olması ile daha da fenalaştım. Haliyle ikimiz de belirtilerden kalp krizi geçirdiğimi sanıyorduk ve eşim normalde on beş dakika süren orman yolunu 6 dakikada geçti.

Bir yandan arka koltukta yatan beni sakinleştirmeye çalışıyor, diğer yandan ise hızla aracı kullanıyordu. Kaza yapabilirdi.
Acilin kapısına geldiğimizde vücudumu oynatacak halde değildim. Acil müdahale odasına alındığımda ise kollarım ve ayaklarımı kontrol edemiyordum, inanılmaz bir hızla titriyorlardı. \"Lütfen bir şeyler yapın kötü oluyorum\" diye inlediğimi anımsıyorum.
Doktorlar ise \"Sakin olmamı, teşhis koymaya çalıştıklarını\" söylüyorlardı. O ara içimin çekildiğini ve öleceğimi hissettim. Eşimi yanıma çağırmalarını \"helalleşmek\" istediğimi söyledim. Sonrasında anımsadığım şeyler hayalle gerçek arasında şeyler.
Gözümü açtığımda sabah karşı 06.00 idi. Tüm testler temiz çıkmış, incelemeler için nöroloji servisine yatırılmıştım. Nöroloji ve kardiyoloji ortak testler yapadursun beni çok zor bir üç gün bekliyordu. Uyuyamıyor, atak üzerine atak geçiriyordum. Tam sınırda gidip geliyor ve aklımı kaybedeceğimi sanıyordum.
Üstelik de tüm bu psikolojik süreçleri bilen ve öğreten biri olarak düşüncelerimin hızlı akmasına, kötü düşüncelerin dünyamı karartmasına engel olamıyordum. Yorgunluk, stres, uykusuzluk ve mükemmelik takıntılarıma bağlanan \"ağır bir kaygı atağı\" geçirmişim.

Bugün bu yazıyı yazabiliyorsam bunu beş şeye borçluyum: Allah\'a olan inancıma, eşimin sevgisine, ailemin sevgisine, beni arayıp soran, seven dostlarıma ve olumlu düşünme gücüme...
Eşim Çisil ataklara dayanamadığım sürelerde saatlerce dur durak bilmeden benimle konuştu, zihnimin ayık kalmasını sağladı. Bildiği bütün duaları okudu, bana da okuttu.
Dayanma gücümün iyice zayıfladığı anlarda önce inancıma, sonra eşimin sevgisine sığındım. İnancım ve eşim sayesinde kendime olan güvenimi ve pozitif düşünme yeteneğimi tekrar kazandım.
Gördüğünüz gibi yeniden aranızdayım. Tabii ki çok büyük dersler aldım. Öncelikle \"Allah\'a olan inancını, onunla olan bağını hiç kaybetmeyeceksin...\" Bu, derslerin en büyüğü...
\"Sevdiklerine, ailene daha fazla zaman ayıracaksın onları daha fazla mutlu edip onlarla mutlu olmayı öğreneceksin\" ikincisi...
\"Kaybedeceklerine değil kazandıklarına odaklanacaksın\" üçüncüsü...

Buradan arayıp soran, hastaneye gelen herkese teşekkür ediyorum. Medistate hastanesinin değerli doktorlarına ve diğer sağlık personeline de... Aileme ve ablama da... Son olarak teşekkür sevgili karıma... O olmasaydı bu atağı atlatamazdım. Onu çok seviyorum.

Çekirgelik

\"Hatalarından ders alan mutluluğa ulaşır.\" Sokrates