New York zirvesinden “Kıbrıs Rum tarafının takvimlerden, sürelerden kaçındığı ve kendini güçlü, Türkleri de zayıf hissettiği bir döneme kadar müzakereleri sürdürerek adanın tümüne hakim olmayı istediği” sonucu çıktı.
Anastasiadis’in takvimlerden kaçmak istemesinin nedeni, Kıbrıslı Rumların asla Kıbrıslı Türklerin ortak olacağı bir devleti kurmak istememelerinden kaynaklanıyor. Kıbrıslı Rumların değişmez hedefi ve isteği, adanın tümüne hakim olana dek müzakereleri sürdürmek. Anastasiadis’in New York’ta gerçekleştirilen 3’lü görüşmeden sonra yaptığı açıklamada “1960 öncesine geri dönmek için çaba harcıyorum” demesi gerçekleri ve aklındakini tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor.
16 Ağustos 1960 tarihinde ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyetinin Anayasasının Ek-1’inde İttifak ve Garantiler Anlaşması olması ve bu nedenle de ada üzerinde Türkiye’nin Garantörlüğü, tek taraflı müdahale hakkı ve 650 kişilik Türk Alayı olması nedeni ile Anastasiadis, Türkiye’nin garantörlüğünün olmadığı, Garanti Anlaşmasının bulunmadığı ve ada üzerinde Türk Askerinin yasal olarak yer almadığı günlere, yani İngiliz Sömürge dönemindeki koşullara dönmek için çaba harcadığını söylemekte. Tek fark, 1960 öncesinde İngilizler adaya hakimdi ve adayı yönetmekteydi, Anastasiadis kendini İngiliz Valisi Sir Hugh Foot’un konumunda, Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisini ve Rum Yönetimi hükümetini de İngiliz Sömürge İdaresi olarak görev yapacağı günler için çalışmakta ve uğraşmakta olduğunu söylüyor. Kıbrıslı Türklerin ise bu tarz bir oluşum içinde “Şamişicilik, köftecilik (gubez) ve Rum evlerinde hizmetkarlık” yapmak dışında da herhangi bir görevlerinin olmayacağı yeni garantörsüz, askersiz bir oluşum için çalışıyormuş.
Anastasiadis’in önceki akşam İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Rumların düzenledikleri etkinlikte yaptığı konuşmada, “Kıbrıslı Türklerin güvenlik konusundaki endişelerini görmezden gelmeyeceğini ancak Kıbrıslı Rumlara haksızlık yapmak için Kıbrıslı Türklerin güvenlik konusunda olmayan endişelerine de gereğinden fazla önem vermeyeceğini” söylemesi ise ne denli art niyetli olduğunu ortaya koymakta.
Anlaşılan Anastasiadis, 1963 yılı sonunda ve 1964 yılının ortalarına kadar olan dönemde dönemin Rum Cumhurbaşkanı Makarios’un Kıbrıslı Türklerin anayasada kendilerine ortaklık hakkı tanıyan 13 maddenin kaldırılmasını kabul etmedikleri için kendisinin bizzat verdiği talimatla başlatılan Kıbrıslı Rumların silahlı saldırıları sonucunda 133 Türk köyünün Rumlar tarafından yakılıp yıkıldığını ve bu köylerde ikamet eden 36 bin Kıbrıslı Türklerin topluca göç etmek zorunda kaldığını belgeleyen Birleşmiş Milletlerin kurduğu "Fict Finding Mission", "Gerçekleri Tespit Heyeti" veya "Keşif Heyeti" başkanı A. Ortega’nın 1964 yılının Temmuz ayında hazırladığı yürekler acısı raporu unutmuşa benziyor. (The Ortega Report, 2. Hamur, karton, 580 sayfa, Yeniden Basım 2011, ISBN: 978-605-4598-038)
Anlaşılan Anastasiadis, Rum saldırılarının başladığı 1964 yılı ile 1974 Mutlu Barış Harekatı arasında kalan 11 yıllık zaman dilimi içinde de toplamda 103 köy talan edilip yıkılırken, Lefkoşa’da 40, Gazimağusa’da 13, Larnaka’da 11, Limasol'da 10, Baf’ta 10 ve Girne’de de 11 caminin silahlı Rumlar tarafından yakılıp, yıkılmasını ve yerle bir edilmiş olmasını unutmuşa benziyor.
Anastasiadis ayrıca, 1974 yılında silahlı Rumların Taşkent’de (Dohni), Baf’ta, Atlılar’da, Sandallar’da ve Muratağa’da 3 aylık bebek demeden, çocuk, kadın, erkek, 93 yaşında yaşlı demeden tüm Kıbrıslı Türkleri insafsızca katlederek yaralılarla birlikte canlı canlı çukurlara koyup, üzerlerine toprak atarak öldürülmüş olmalarını da unutmuşa benziyor.
Birde utanmadan, arlanmadan, Kıbrıslı Türklerin güvenlik konusunda duydukları endişelerini anlamadığından bahsetmekte. Biz de, Kıbrıslı Rumların niye Türk askerinden ve Türkiye’nin garantisinden tavuk gibi korktuklarını bir türlü anlayamıyoruz Sayın Anastasiadis, eğer 1963-1974 dönemi içinde yaptığınız gibi, bir bahane uydurup sizin istediğiniz şekli ile savunmasız, garantörsüz ve Türk askerinden yoksun Kıbrıslı Türklere saldırmak niyetiniz yoksa…