Beylik bir laf ama Ankara'da çok sık tekrar ettiğimiz için artık dilimize pelesenk oldu.

Fakat bir kez daha söylemekten bir şey çıkmaz: Eğer bir gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz gerisini düzeltemezsiniz.
Her alanda olduğu gibi cumhurbaşkanlığı seçimini de kendimize benzetmeyi başardık. Bir ülkenin cumhurbaşkanı oluyorsunuz ama duruma bakın ki o koltukta kaç yıl oturacağınızı siz bile bilmiyorsunuz.
Her şeyden önce bu Gül'e haksızlık hatta saygısızlık.
Aslında bu krizin ilk düğmesi 27 Nisan muhtırası ile atılmıştı. Ardından '367 Sabih'in zorlama '367 şartı' yüzünden Meclis tıkanmış ve cumhurbaşkanlığı seçimi yapılamamıştı.
O dönemde hükümet tarihi bir iş yaparak önce 28 Nisan karşı muhtırasını verip 'askere yerini hatırlattı' sonra da hem erken seçime hem de cumhurbaşkanını halkın seçmesi yönünde anayasa değişikliğine gitti.
Nitekim halk bu fikre destek verdi -ki bu süreci baltalamak için karakol baskınlarına bile göz yumuldu dersek abartı olmayacak- ve 12. Cumhurbaşkanı'nı halk seçecek.
Fakat nasıl seçecek?
Orası henüz belli değil. Çünkü cumhurbaşkanının seçimi ile ilgili yasa Meclis'te bekliyor.
Şike yasası krizini atlatan Ankara şimdi de '5 mi 7 mi' tartışması ile yatıp kalkıyor. Muhalefet tek ses olarak 5 yıl görüşünde.
Gerçi niyetleri kendi adaylarının seçilmesinden ziyade bu konunun AK Parti'de bir çatlağa, gerginliğe neden olmasını sağlamak.
Fakat hükümet 7 yılda ısrarlı.
Düz mantıkla bakarsak olay biraz Nasrettin Hoca'nın 'sen de haklısın' fıkrasına benziyor. İki tez savunulabilir.
Fakat hukuk ve Anayasa açısından bakınca durum değişiyor.
Şöyle ki; Cumhurbaşkanı Gül 7 yıllığına seçildi. Anayasa değişikliği daha sonra geldi.
Ergun Özbudun, Erdoğan Teziç ve CHP'den Süheyl Batum gibi anayasacılar 'tartışmasız 7 yıldır' görüşündeler. Çünkü bizim anayasamızda cumhurbaşkanını görevden alma mekanizması yok.
Onlara göre Gül istifa etmediği sürece 7 yıl o makamda kalır.
Hükümet de bu görüşte.
Ayrıca çok haklı bir soru daha var: "Yarın bir gün bir iktidar geldi ve yeni bir anayasa yaptı. Cumhurbaşkanı 5 yıllığına seçildi ama biz 1 yıla indiriyoruz" derse ne olacak?
Muhalefet; eğer Meclis'te bir yasal düzenleme olursa ki Cemil Çiçek ısrarla bunu vurguluyor, Anayasa Mahkemesi'ne gitmeye kararlı.
Fakat AYM muhalefeti üzecek.
Çünkü daha önce benzer bir davada dönemin CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu imzasıyla yapılan bir başvuruda mahkeme 'haklar geriye dönük kısıtlanamaz' kararı verdi.

Danıştay da 7 yıl diyor

Gül'ün görev süresi ile ilgili bir emsal karar da Danıştay'dan.
6. Hukuk Dairesi 2010/4103 esas ve 2010/9317 karar sayılı davası muhalefetin stratejisini bozuyor.
Çünkü emsal davada hükümet Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu üyelerinin 5 yıllık görev süresini 3 yıla düşürdü.
Ardından da 3 yılı dolanları Kültür Bakanlığı görevden aldı. 5 yıllığına seçildiğini iddia eden bir üye mahkemeye başvurdu.
Yerel mahkeme hükümeti haklı bulurken davanın taşındığı Danıştay 6. Dairesi üstelik de oy birliği ile "önceki üyelerin de 3 yıl olacağına ilişkin hüküm olmadığından, hükümetin düzenlemesi Anayasa'nın 2.maddesine aykırıdır" deyip bakanlığın tasarrufunu iptal etti.
Dairenin gerekçesinde atıf yapılan 'hukuk devleti' vurgusu dikkat çekici ve geriye dönük düzenleme olamayacağı kayda geçiliyor.
Yani muhalefet bu konuda ısrarlı ama hem siyasi teamüller hem de hukuk 7 yıl görüşünde.
Başbakan Erdoğan da '7 yıl' dedi ki bu da aslında tartışmanın iktidar açısından bittiği anlamına geliyor.
Peki yeniden bir anayasa değişikliği yapılabilir mi?
Hukukçular bu konuda farklı fikirlere sahipler. Ama şunu söyleyelim, burası Ankara ve siyasette 24 saat bile çok uzun bir süredir.
Her an sürprizler çıkabilir...
Aslında bu tartışmada gözden kaçan bir şey var. Hem CHP hem MHP diyor ki 'bu halka güven olmaz, yarın bir gün olmayacak birini cumhurbaşkanı seçer, biz yine parlamentoda seçelim.'
Bırakalım '5 mi 7 mi' tartışmasını da bu zihniyeti tartışalım çünkü asıl risk burada: "Kendi halkından korkan siyasetçiler!"