Geride bıraktığımız hafta sonu, iki yıl önce yayınlanmış ve Türkiye-Hollanda ilişkilerini zedeleyen bir yazı servis edilmişti. Yayın zamanı, Türkiye’deki seçimler öncesindeydi. Yazının, eski olmasına rağmen neden tekrar servise konulmasını anlamaya gayret ettik.
Bu çerçevede, Hollanda’da son iki haftada, Türkiye ve Türkleri ilgilendirebilecek gelişmeleri yazdık ve sıraladık. Servise yeniden konulan eski yazının, tam da Hollanda milletvekili seçimleri öncesinde yayınlanmasının, iki yıl önce yaşananları hatırlattığını, Türkiye ve Türklerin yine seçim malzemesi yapılacağı endişesi taşıdığımızı belirtmiştik.
İşte, bu minvalde oluşan yorumu yayınlamaya bir kaç dakika kala, önümüze yepyeni bir yazı geliverdi. Donduk kaldık. Gelen yazı, endişlerimizi tasdik eder mahiyetteydi. Yani, Hollanda’da son dört yıl içinde uygulanan, anti Türkiye ve anti Erdoğan havası oluşturuluyordu.
İki yıl önce Vrije Nederland VN’de yayınlanan ve iki yıl sonra tekrar servis edilen yazının ardından,
HP/De Tijd adlı haftalık dergide bu hafta yayınlanan son yazının başlığı, “Hollanda’da selefiliğin yayılmasında Erdoğan’ın büyük rolü” şeklindeydi. Tüm gün, Hollanda radyo ve televizyonları ve tabii ki Hollanda Temsilciler Meclisi, HP/De Tijd’de yayınlanan yazı ve yazıda bahse konu edilen gizli raporu konuştu.
Haftalık Dergi, kısa adı NCTV olan, ‘Ulusal Terörle Mücadele ve Güvenlik Koordinatörlüğü’nün, henüz yayınlanmamış bir araştırma raporunu ele geçirmişti. Henüz, gizli olan ve kurumda yorumlama safhasında olan raporun adı ise, “Türkler arasında Selefiliğin yayılması ve Hollanda’ya etkisi”.
Gizli rapora göre, NCTV kurumu, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslami söylemleri ve tavrının, Hollanda Türklerini etkilediğinden endişe duyuyor. Öyleki, raporda daha da ileri gidilerek, Erdoğan’ın Yeni Zelanda’daki cami saldırıları ile ilgili yaptığı konuşması, 2019 yılında Utrecht’de meydana gelen ve dört kişinin hayatını kaybettiği tramvay saldırısıyla ilişkilendiriliyor. Oysa bu vahşi olayın failinin bir çok suç işlediği, sabıkalı olduğu biliniyordu. Raporda kurulan ilişki abesle iştigaldi.
Kesinleşmemiş, onaylanmamış ama dışarı sızdırılmış raporun içeriği hakkında, elbette çok şey söylenebilir. Kaldı ki, Hollanda’da yetişen gençlerimiz, anında harekete geçip, twitter üzerinden raporda yer alan yorumların ne kadar yüzeysel, tek taraflı, ön yargılı ve izaha muhtaç olduğunu Hollandaca olarak bildirmişlerdir. Gençler, Hollanda’daki raporu hazırlayanların, Türkiye’de selefiliğin ne kadar marjinal olduğunu ölçemeyecek kadar, bilgisiz olduklarına dikkat çekmişler.
Örneğin İsa Yusibov, twitter hesabından yayınladığı 23 ayrı kısa yorumla, raporu ve ilgili kurumu topa tutmuştu. Yusibov, yakın Türkiye tarihinden örnekler vermiş, Hizbullah’ın Türk sekülerlere saldırdığını, körfez ülkelerinin (selefilerin) Türkiye tavırlarını Den Haag’ın bilmemesinin mümkün olmadığını, durum böyleyken Erdoğan’ın Hollanda’da selefiliğin yayılmasına nasıl yardım ettiğini sormuştu.
NCTV’nin Türklerle ilgili gizli raporunun sızdırılması, Hollanda’daki Türk gençlerinde, yıllar önce yayınlanan Motivaction raporunu hatırlattı. Hatırlanacağı gibi, 2014 yılında, Forum ve Motivaction kurumu, 300 Türk genci üzerinde bir anket uyguladı ve ortaya Türk gençlerinin ezici çoğunluğu İŞİD sempatizanı olduğu sonucu çıkmıştı. Aslı astarı olmayan bu rapor, o günkü Sosyal İşler Bakanı Lodewijk Asscher’ın başını yıllarca ağrıtmıştı. Şimdi, gençler NCTV’nin raporunu duyunca, söz konusu raporu “Motivaction 2” olarak adlandırarak dalga geçiyorlar.
Velhasıl, Hollanda’daki Türk gençleri kendileri ve diğer Türklerle ilgili raporları pek ciddiye almıyorlar. Oyunun farkındalar. Kendilerinin araçsallaştırılmalarını da istemiyorlar. ‘Seçimler geliyor, anti Erdoğan ve anti Türkiye söylemleri işe yarıyor’ diyor gençler.
Ancak, bu tür gelişmeleri kendi hesabına çok iyi kullanan bir Hollandalı siyasetçi var. Adamın işi gücü, İslam karşıtı olmak. Her fırsatı değerlendiriyor, kendine malzeme çıkarıyor. İşte bu olayda da, twitter hesabından Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘terörist’ ilan etti. Bunu gören Ankara savcılığı harekete geçti ve o siyasetçi hakkında soruşturma başlattı. O, İslam karşıtı faşistin ve partisinin de istediği zaten buydu.
Velhasıl, Hollanda’da bundan önce yapılan seçimler öncesinde olduğu gibi, bu yıl yapılacak seçimler öncesi de yine pis bir oyun sahneye konuldu. Ancak, Hollanda Türk toplumu ve özellikle Türk gençleri olayın farkındalar. Sosyal medya hesaplarından gereken cevabı veriyorlar. Oynanmak istenen çirkin oyunun farkında olduğumuzu, Hollanda karar vericilerinin de farkında olmalarını ümit ederiz.
Veyis Güngör
16 Şubat 2021