Her ne kadar pazar yazılarımda gördüğünüz Atomium ve İşeyen Çocuk heykelciği Brüksel’in simgesi gibi algılansa da Brüksel’in en önemli anıtsal yapılarından biri eski borsa binasıdır. Aşıkların, eylemcilerin ve arkadaşların buluşma noktası borsa binasının önünde bir bakarsınız Brükselliler piknik sepetlerini açıp yolun ortasında piknik yapar ve Brüksel merkezini trafiğe kapatır. Amaçları otomobillerin esir aldığı kente bir nefes aldırmaktır. Ya da adını bile bilmediğiniz bir ülkenin protestocuları bayraklarını açar demokrasi ve özgürlük çağrısı yapar. Kısacası Brüksel’de kalpler ve Brüksellilerin nabzı eski borsa binasının önünde atar.
1868-1873 yılları arasında mimar Léon-Pierre Suys tarafından tasarlanan Brüksel’in anıtsal eklektik tarihi borsa binası Belçika Bira Tapınağı adı altında bira müzesi yapılacak. Çek Cumhuriyeti, Almanya, Hollanda, Polonya ve hatta Belçika’da Brüksel’de Türklerin yoğun olarak yaşadığı Schaerbeek semtinde bira müzeleri var ama dev Belçika Bira Tapınağı için Amsterdam (Heineken Experience) ve Dublin (Guinness Storhouse) örnekleri incelenecek.
Belçika Bira Tapınağı’nın 2018 yılında ilk ziyaretçilerini kabul etmesi planlanıyor. Belediyeye ait olan eski borsa binası Euronext’in mekânı boşaltmasından sonra değerlendirilmeyi bekliyordu. Belediye önümüzdeki yılın sonuna kadar binayı sergilere açtı. 2007-2008 yıllarında Avrupa Birliği’nin 50. yılı nedeniyle “Leonardo da Vinci, Avrupalı Dâhi” sergisini gezemediğim için çok üzülmüştüm. Serginin amacı Avrupa kültürünün gelişimine ışık tutarak, Avrupa mozaiğinin ortak geçmişi ve başarılarını gözler önüne sermekti. Da Vinci sadece Avrupa’ya değil tüm dünyaya yön verdi. Tarihi Borsa binası Bira Tapınağı olmayı beklediği şu günlerde kapılarını Da Vinci’ye açtı. Brüksel, 22 Mart’tan beri Rönesans döneminin önemli bir düşünürü, mimarı, mühendisi, mucidi, matematikçisi, anatomisti, müzisyeni, heykeltıraşı, botanisti, jeoloğu, kartografı, yazarı ve ressamı Leonardo da Vinci’nin hayatını ve eserlerini konu alan dev bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Şimdiye kadar yapılan en kapsamlı sergi olarak sunulan ve dünyayı dolaşan sergi daha önce sergilendiği 45 kentte yaklaşık 4 milyon kişi tarafından gezildi. “Da Vinci -Dâhi” adı verilen ve tüm zamanların en büyük dehasının eserlerinin bulunduğu sergi 1 Eylül’e kadar sürdü. 1200 metrekarelik 13 farklı alanda Da Vinci dehasının ürünü 200 eserle bilim ve sanat tarihinde gizemli, şaşırtıcı ve büyüleyici bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Dalış elbisesi, uçan makine, tank, denizaltı, robot, mancınık gibi öncü icatların mucidinin Da Vinci olduğunu öğreniyor ve gerçek boyutta örneklerine dokunma ve deneme ayrıcalığına kavuşuyorsunuz. Yüzyılların en zeki ve yaratıcı dehasının eserleri karşısında dalıp gidiyor, tek bir kişinin bunca farklı alanda ve bu kadar çok icadın öncüsü olmasını aklınız almıyor.
Sergide Da Vinci’nin ünlü resimlerinin birebir reprodüksiyonları, bu sergi için özellikle yapılan 70 tane gerçek boyutta 3 boyutlu makine, Da Vinci’nin anatomi çizimlerinin reporodüksiyonları, Fransız mühendis ve bilimsel sanat uzmanı Pascal Cotte’un ortaya çıkardığı Mona Lisa’nın sırları, çocuklar için eğitici aktiviteler, Leonardo da Vinci’nin hayatını ve çalışmalarını anlatan 45 dakikalık bir video gösterisi, Da Vinci’nin tuttuğu notların orijinallerinin incelenebileceği dokunmatik ekran, Da Vinci’nin gizemli alfabesi ve yazım teknikleri yer alırken meraklılar bazı eserlere dokunabiliyor, hatta deneyebiliyorlar.Da Vinci tarafından tasarlanan ancak gerçek hayata geçirilemeyen çeşitli makineler, dişli çarklar, tanklar, döner köprüler ve bugünkü uçakların ilkel prototiplerinden oluşan pek çok eserin çizimleri ve üç boyutlu birebir örnekleri bu sergide yer alıyor. Bu çizimler zaman içinde bir şekilde kaybolmuş, ancak bir asır kadar sonra tekrar ortaya çıkmış. Onun keşfettiği ve tasarladığı pek çok şey, daha sonraları hayata geçirilmiş.
Hemen tarihi borsa binasının arkasında bulunan Grand Place’daki bir kafede Belçika biralarından örnekler tattırdığım Türkiye’den gelen arkadaşım ile birlikte gezdiğimiz sergi sırasında “Bu güzelim binayı bira müzesi yapacaklar” diye yakındım ve üzüldüğümü belirttim. Aldığım yanıt yüreklere su serpiciydi: “Ne güzel adamlar biralarını tanıtıyor. Türkiye’de olsaydı hemen yerine bir AVM dikerlerdi!”