‘Coğrafya kaderse göç kaderin tanzimidir.’
Göçmenlik ruhunu biraz ebru sanatına benzetiyorum. Orada eserin kaderini katreler belirler. Sürecin sonucu yaratıcısına dâhi sürprizlidir.
Başlangıç, tuval vazifesini gören teknedeki tek rengin hâkimiyeti ile başlar. Keskin bir yeşil ya da kıpkızıl bir kırmızı tekneyi doldurduğunda başka bir rengin varlığına izin yok gibidir. Mutlak güç!
Sanatçı teknenin bir noktasını hedefleyerek kolunu kaldırıp, parmaklarının ucundaki bizden tek damla düşürür. Görünüşte okyanusa düşen yağmur damlası gibidir. Küçücük bir damla kıpkırmızı teknede neyi değiştirebilir ki? Oysa hayatın akışı tam da böyledir: Şehre bir yabancı girdiğinde dönüşüm kaçınılmazdır.
O yekpare rengin gücünü de işte o tek damla kırar.
Sonra ne mi olur?
Katreler sanatçının yardımıyla teknenin içinde coşkulu bir dansa başlar. Bu kısım bence ayin gibi bir şey. Kıpkırmızı kırmızılıya, yemyeşil yeşilliye dönüşür. Evren sen ne muhteşemsin dedirten rengarenk bir cümbüş başlar. Hayatın değişen yüzleri gibi yepyeni bir güzellik gözümüzü, gönlümüzü, kulağımızı, ruhumuzu doldurur.
Göç konusuna dönecek olursak, insanın kaderi doğduğu yerse, coğrafyanın kaderi de üstüne basan ayaklardır diye düşünüyorum.
Göçmenler yaşadığı bölgeye sadece cisimlerini değil, ruhlarını, kültürlerini, dillerini, yaratıcılıklarını, emeklerini de taşıyor.
Teknoloji dünyasının dahi çocuğu Steve Jobs göçmen bir aileden geliyordu ve hepimizin bildiği gibi sadece Amerika’yı ihya etmedi, dünyanın kaderinde de tuzu oldu.
Feride Kumbasar. Londra’da yaşayan Türkiyeli göçmen bir kadın. Doktora tezine hazırlanırken, Türkçe konuşan toplumların çok değil 30 yıl öncesine uzanan kendi tarihlerini unutmak üzere olduğunu ve de gençlerin kendilerinden önceki kuşağın ‘hiçbir şey yapmadıkları’ gibi yanlış bir algı içinde olduğunu fark eder. Keza, genel olarak Hackneyliler de Türkiyeli göçmenlerin yaşadıkları coğrafyanın değişimine olan katkılarına tam olarak vakıf değillerdir.
Hidden Voices (Saklı Sesler) sergisini projelendirerek, Hackney’de yaşayan Türk ve Kürt kadınlarının ekonomik, sosyal ve siyasi katkılarını sözlü tarih üzerinden kayıt altına almaya karar veren Kumbasar sergi sürecini şu sözlerle açıklıyor:
“1980-2018 tarihini ele aldım. Serginin sürekli ve interaktif olacağını düşünüyorum. Kısaca söylemek gerekirse Türkçe ve Kürtçe konuşan kadınların Hackney bölgesindeki yerleşim sürecine ait hikâyeleri ve görselleri izleyicilerle buluşturduk. Sergideki zaman dilimi üçe ayrıldı.
Kürt ve Türk kadınlarının İngiltere’ye gelişi ve tekstil fabrikalarında istihdam edilmeleri 1990’ların ortasına kadar sürüyor. Daha sonraki süreçte ekonomik krizlerle tekstil fabrikalarının çoğu kapatıldı. Kürt ve Türk göçmenler, küçük aile işletmeleri olarak yiyecek marketlerine yöneldiler. Asıl kırılma noktası da 24 saat açık marketler ve restoranlarla oldu. Böylece bir zamanlar özellikle beyazların yaşamak için çok tercih etmediği Hackney öylesine canlandı ki, bir anda popüler bir bölgeye dönüştü.
Bu kentsel dönüşümün tek mimarı elbette sadece Türkler ve Kürtler değil. Onlardan önce Yahudiler, Karayipler, Afrikalılar, Yunanlılar ve diğerleri de vardı. Ama Türkçe konuşan toplumun etkisi hızlı oldu.
Dokusu hızla değişse de Hackney bugün hâlâ göçmenlerin gettosu.
Bizden sonraki kuşakların unutmaması için hazırlanan bu sergiyle; etnik, politik ve cinsiyet kimliklerimizi yeniden yarattığımız, haklarımızın peşinden koştuğumuz ve yerleştiğimiz coğrafyayı, Hackney’i, dönüştürdüğümüz süreci hikâyeler ve görsellerle yeniden canlandıran bu sergi hem bize hafızalarımızı tazeletti, hem içinde yaşadığımız topluma katkılarımızı yeniden hatırlattı. Sonraki kuşaklara tarihsel bir miras oluşturma yolunda ilk adımı atmış oldu.
Benim amacım göçmenlerin sisteme yük olarak görüldüğü ve özellikle bizim toplumlarımızdan gelen göçmen kadınların, 'geri kalmış toplum ve erkek egemen sistem içinde sıkışıp kalmış zavallı insanlar’ olarak sunulduğu politikalara ve söylemlere tarihsel tanıklıklarla karşı çıkmak ve göçmen kadınların Britanya’ya yaptığı katkıların altını çizmek.”
Feride Kumbasar; Saklı Sesler sergisiyle dünü ve bugünü anlatırken gelecek kuşaklara da belge niteliğinde bir hediye bırakıyor.
FERİDE KUMBASAR KİMDİR?
Feride Kumbasar 1989 yılından beri Londra'da yaşıyor. Çocuklara, gençlere, mültecilere ve kadınlara hizmet veren çeşitli sivil toplum kuruluşlarında proje sorumlusu, yönetici ve organizasyon yöneticisi olarak çalıştı. Gerek çalıştığı kurumlarda gerekse gönüllü çalışmalarında göçmen ve kadın hakları için mücadele etti. 1993-1995 yılları arasında Londra'da yayınlanan DırDır dergisinin yayın komisyonunda yer aldı ve birçok makale yazdı. 1995-1999 yılları arasında İngilizce olarak yayınlanan Refugee Women's News dergisinin editörlüğünü ve yazarlığını yaptı.
2017 yılında İMECE Kadın Merkezi'ndeki tam zamanlı yöneticilik görevinden ayrılarak Roehampton Üniversitesi'nde doktora eğitimine başladı. Hackney'deki Türkiyeli göçmen kadınların ekonomik, sosyal, politik ve kültürel katkılarını sözlü tarih yönetimi aracılığıyla araştırdığı doktora çalışması için tam burs almayı başardı. Ayrıca kadın kuruluşlarına proje yazma, finansman, hizmet oluşturma ve stratejik gelişme konularında danışmanlık yapmaya devam etmektedir.