Antalya Televizyon Ödülleri'nde 'En İyi Gençlik Dizisi' seçilen 'Elveda Hayat'ın başarılı oyuncusu Rojda Demirer 8 yaşından beri oyuncu.

Çeyrek asırdır tiyatro, sinema ve dizi oyunculuğu yapan sevilen oyuncu ile çok sevdiği mesleğini ve hayatı konuştuk.

-Nasıl bir çocukluktu sizinki?

Güzel bir çocukluk geçirdim. Çocukluğumu çalışarak geçirmek bazı insanlar için "Acaba çocukluğunu yaşayamadı mı?" sorusunu akıllara getirebilir. Ama hiç öyle olmadı. Ben babamı çok küçük yaşta kaybettim, 7 yaşındaydım. Annem sosyal hayata karışalım, biraz o durumu atlatalım diye bizi sürekli sosyal faaliyetlere yazdırıyordu. En son piyano kursuna başlamıştım. Hocam, çok yetenekli olduğumu, TRT Ankara Radyosu'nun piyano sınavları açacağını, ona katılmam gerektiğini söyledi. Ben de "Olabilir" dedim. Gittik başvurduk. Meğerse piyano sınavı değilmiş, TRT Ankara Radyosu Çocuk Saati Seslendirme sınavlarıymış. Gitmişken ona gireyim dedim. Girdim, daha 8 yaşındaydım. Kazandım sınavları ve o zamandan beri 'radyo tiyatrosu' yaptım.TRT dizileri, çocuk dizileri ya da program sunuculukları arandığı zaman oradaki çocuklar alınırdı. Böylece çocukluk hayatım hep stüdyolarda, dizi setlerinde geçti. Benim için bir oyundu oyunculuk. Bu yüzden çok keyifli bir çocukluk geçirdim. Küçük yaşta oyunculuk kanıma girdi.

-Çocukluğunuzu çalışarak geçirmek nasıl etkiledi?

Çalışırken aynı zamanda TRT stüdyolarında arkadaşlarımla kovalamaca oynardım.  Çocuk için mekan fark etmiyor, sokak ya da stüdyo. Yaşıt arkadaşlarım vardı dizi çekerken muhteşem oyunlar oynuyorduk. Çekimlere koşa koşa gidiyordum.

-Anneniz çok destek olmuş herhalde?

Annem çok destek verdı. Hayatta evine set sokmayacak kadın benim için evine set soktu. İki tane dizi bizim evde çekildi. Çünkü aralarda dinlenebileyim odama geçip rahat bir çalışma ortamı olsun diye yaptı bunu.

-Oyunculuk konusunda en büyük hayaliniz nedir?

Ben büyük hırsları olan bir insan değilim. Hayat şekillendiriyor biraz da bizi. Eskiden sorulsaydı "Oskar alayım. Ne güzel olurdu Hollywood'da bir projede yer alsam" derdim. En büyük hayalim artık anne olmak. Oskar almayı da hayal ediyorum. Olsa ne kadar güzel olur.

-Bunun için özel bir çaba sarfediyor musunuz?

Hayır. Demek ki o kadar çok istediğim bir şey değil, istesem work shoplara katılırım, yurt dışına giderim, bir takım yönetmenlerle tanışmaya çalışırım ama yok.

-Hayatınızda biri var mı?

Var. 3.5 senedir birlikteyiz ve evlenmeyi düşünüyoruz.

-Ne iş yapıyor?

Spor eğitmeni ve müzisyen.

-Evlilik teklifini nasıl aldınız?

Doğum gününde evlilik teklifi aldım. Çok özel ve unutulmazdı.  

Karnede notlar düşünce TRT kapıdan sokmazdı

-Genel olarak oyunculuğa genç yaşta başlamanın verdiği zorluklar ve kolaylıklar nelerdir?

Algılarınız çok daha açık oluyor, her şeyi çok çabuk kapıyorsunuz; bunlar avantajları. Dezavantajlarını çok yaşamadım çünkü gerçekten okul ve çalışma hayatını güzel düzene sokan ekiplerle çalıştım. Mesela TRT Ankara Radyosu için bizim karnelerimiz çok önemliydi. Karnelerde notlar düşmeye başladı mı bir daha o kapıdan içeri giremezdiniz. Çok disiplinli bir yer. Saat 5'de yayına başlardık, 5'i 1 geçe o stüdyodan içeri giremezdik. Geç kaldığın taktirde ilişiğin kesilirdi, karnede notların düştüğü zaman ilişiğin kesilirdi. Çok güzel bir disiplinle yetiştik. Ben hep avantajlı yönlerini aldım, hep onlar bana geçti. Şu andaki işimdeki disiplin, dakikliğim de oradan bana geçti. Hatta bana diyorlar ki "İstanbul'dasın, bu kadar dakik olmak zorunda değilsin. Biraz rahat ol. Yarım saat geç bir yerlere yetişebilirsin. Ben hayatta böyle bir şey yapamam. Randevum kaçtaysa mutlaka o saatte orada olurum. Setlerde de öyleyim. Bu çocukluğumdan kalan bir alışkanlık.

-Bir oyuncunun set ortamında nasıl olması gerekiyor?

Önce disiplinli olması gerekiyor. İlişkiler, bir role nasıl hazırlanıyorlar, nasıl bir konsantrasyon gerektiriyor dikkat etmek gerekir. Tiyatroda akıp giden bir şey oynuyorsunuz, sinema ve televizyon sürekli kesilen bir şey. O konsantrasyonu nasıl sağlayacaksın? Aynı coşkuyu nasıl sağlayacaksın? İşte ilk deneyimlerimi ben onlardan öğrendim,Kadir İnanır bana hep söylerdi "Benim hiç çocuğum yok, sen benim kızımsın" diye.

Şöhretin büyüsüne kendimi kaptırmadım

-Sizin çok düzenli ve olağan bir hayatınız var. Sansasyonun hayatınızda yeri yok.


Doğru, hiçbir zaman olmadı. Yapı meselesi; ben çok özel hayatıma düşkün, aile hayatımı yaşamayı seven, kendi dünyamda kalmayı seven bir insanım. Şöhret beraberinde çok zorluklar getiriyor. Hiç oralara girip yorulmaya ya da hayatımı kaçırmaya değmez. Şöhret denilen şey bir şeyler size çok tepeden inme geldiği zaman size bir anda tanınırlığınız olmuşsa ne oldum delisi olabiliyorsunuz.  Ben mesleğimi yapıyorum, adı oyunculuk. Kamera önünde olduğum için tanınıyorum, bu da normal bir süreç hayatıma devam ediyorum.

Perran Kutman'la bir gün mutlaka oynamak isterim

-Bu camiada birlikte oynamayı çok istediğiniz oyuncular var mı?


Perran Kutman'ı çok severim. Demet Akbağ'ı da çok severim. Bir gün onlarla mutlaka oynamak isterim.

-Peki ya erkeklerden?

Haluk Bilginer'le oynadım. Kadir İnanır, Aytaç Arman'la oynadım. Olgun Şimşek'le oynamak isterim, Erkan Can'la oynamak isterim. Çok isim var.

-Hiç sette hasta hasta çalıştığınız oldu mu?

Olmaz mı?  Hasta hasta sete gittim. Set durmaz, yayına yetişmek zorunda. Hatta sırf bu yüzden çok bunaldığım bir dönemde artık dizi piyasasını bırakacağım diye düşündüğüm bir dönemde çikolata dükkanı. Çünkü, artık yorgunluktan bitmiştim. Başka bir mesleğim olmalı diye düşünüyordum gittim çikolata dükkanı açtım. O dönemde 'Melekler Korusun' dizisini çekiyorduk. Yazın da devam ettik,sadece 20 gün ara verdik. Ve tekrar yeni sezona başlayacaktık. En azından 2-3 ay izin olacağını düşünürken sadece 20 gün tatil yapabilmek beni çok büyük hayal kırıklığına uğratmıştı. Ve işte o dönem "Ben dizi oyunculuğu yapamayacağım. Bu işi bırakmalıyım" diye düşünmüştüm.

-Geleceğinizi garanti altına alacak birikime ulaştınız mı?

Ulaştığımı düşünüyorum.

-Neyiniz var, neyiniz yok?

Ev aldım, arabam var, dükkanım da var.

♦ Yüzüm o kadar küçük ki keşke biraz daha büyük olsaydı, kendime gözlük seçmekte çok zorlanıyorum. Yüzüme göre gözlük bulmakta zorlanıyorum.

♦ İnceliğimi severim. Kemik yapım baba tarafıma çekmiş mesela, babam da ince uzun kemik yapısına sahip. Gözlerimi beğenirim.

(Bugün - Şebnem ÖZCAN)