Yoğun diplomatik koşturmaca içerisinde gördüğümüz diplomatlar ve ailelerine dair çok az şey biliriz. Türkiye Cumhuriyeti Londra Başkonsolosu Ahmet Demirok’da bu koşturmaca içerisinde olanlardan biri. Eşi Arzu Demirok çoğu programda kendine eşlik ediyor ama aslında kendisi El Sanatları öğretmeni. Arzu Hanım’la bizi ağırladığı sıcak misafirhanesinde ‘Sandıktaki Tarih’ adlı kitabı ve günlük yaşantısı üzerine sohbet ettik.
Ankara doğumlu olan Arzu Demirok Konya’nın Kulu ilçesinden ilk orta lise öğrenimini tamamlayarak Konya Selçuk Üniversitesi El Sanatları ve Moda bölümünü bitirir. Üniversite yıllarında Ahmet Demirok’la tanışan Arzu Hanım, üniversiteyi bitirdikten sonra evlenerek ilk görev yerleri olan Batı Trakya’ya yerleşirler. Bölge insanının yaşam tarzından çok etkilenen Demirok, mesleği dolayısıyla ilgi alanı olan Batı Trakya Türk el Sanatları ile ilgili bir çalışma içerisine girer ve ‘Sandıktaki Tarih’ adlı bir kitap yazar. Kitabın hazırlanış sürecini sorduğumuz Arzu Hanım, “Batı Trakya insanı Yunanistan ve Türkiye arasında öyle bir denge kurmuş ki, dillerinden giyim tarzlarına kadar, yaşamları tamamıyla kültürlerinin temsilcisi konumunda. Bundan çok etkilendim, onlara yardımcı olmak ve kültürlerini belgeleyici dokümantasyon eksiklerini tespit ederek, Batı Trakya Türk el Sanatları ile ilgili arşiv oluşturma niyetiyle böyle bir çalışma yapmaya karar verdim.” dedi. Bundan 15 yıl öncesinin çalışması olan kitabın hazırlanışına zamanın Yunan hükümetinin baskısından çekinen halkın çok destek veremediğini, kendilerinin de köylere gitmelerinin yasak olmasından ötürü eserlere ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten Arzu Demirok, oldukça zor şartlarda çalıştıklarını söyledi. Tüm zorluklara rağmen eşi Ahmet Demirok’un da desteğiyle böyle bir çalışmaya imza atan Bayan Demirok, Batı Trakya gibi Türk azınlığı olan toplumu, onların kimliklerini, kültürlerini belgeleyecek bir kitap hazırlamanın manevi yönden müthiş bir onur verdiğini söylüyor. Londra’da bir süre Türk el Sanatları kursunda ders veren Arzu Hanım, şimdilerde kızı Aslınur’un okulunda 7-9 yaş grubu çocuklara pratik Türk el sanatları dersleri veriyor. Yakın zamanda oğlu Alperen’in okulunda da derslere başlayacağını belirten Demirok, derslerden sonra öğrencilerde ve velilerde Türkiye’ye karşı büyük bir ilgi oluştuğunu söylüyor.
Şimdiye kadar 5 ülkede bulunan Demirok ailesi Batı Trakya’nın ardından ikinci görev yerleri olan Avusturalya’dan sonra Slovakya, Viyana ve son olarak 2 yıl önce Londra’ya gelirler. Bulundukları her ülkenin kendine göre güzel yanları olduğuna değinen Bayan Demirok, “Manevi açıdan derseniz Batı Trakya’yı çok sevdik çünkü orada bize yönelik, bize ait olan şeyler var. Diplomasi hayatı yönünden bakarsanız da Londra ve Avusturalya çok güzel ülkeler.” diyor. Sürekli ülke değiştirmenin güzel olan tarafları kadar zor olan tarafları da olduğunu belirten Arzu Hanım, bir yetişkin olarak o görevin getirdiği sorumluluk ve zorlukları, iyi-kötü yönleri kendilerinin ölçebildiğini ama çocuklara bunu anlatmanın zaman zaman zor olduğuna değiniyor. “Her ülke yeni bir başlangıç bizim için, yeni bir kültür, yeni arkadaşlar, yeni çevre yani tamamen yeni bir uyum süreci. Bir yandan güzel, yeni kültürler tanıyorsunuz fakat çocuğunuzun uyum süreci oldukça zor oluyor. Oğlum bir seferinde ‘Anne bu otelde ne kadar kalacağız?’ diye sormuştu. Artık kaldığımız evleri otel olarak düşünüyordu.”
Londra Kadın Dernekleri’nin faaliyetlerine sık sık katıldığını belirten Arzu Demirok, kadınlarımızın İngiliz toplumunda faal olmalarının oldukça gurur verici olduğunu vurguluyor. Demirok, buraya gelinceye kadar hiçbir ülkede kadınların burada olduğu kadar faal olduğunu görmediğini söylüyor ve kendisinin de etkinliklerinde yer almaktan mutluluk duyduğunu belirtiyor. Bu kadar yoğun koşturmaca içerisinde aile olarak birbirlerine vakit ayırmakta sıkıntı yaşayıp yaşamadıklarını sorduğumuz Bayan Demirok, Ahmet Beyin de vatandaşlarla birlikte olmaktan çok büyük bir keyif aldığını, Londra’ya geldiklerinde kendisinin ‘Ben vatandaşımın Başkonsolosuyum’ diyerek iyi-kötü günlerinde yanlarında olmak istediğini belirtiyor. “Bazen çocuklarımız isyan etse de Ahmet Bey bizi de mutlu etmenin yollarını buluyor. Zaten onu öyle görmek bizlere de büyük bir onur veriyor.”