Aksiyon ve macera yarışmalarındaki başarısıyla kendini kanıtlayan güzel ve korkusuz sunucu Asuman Krause yine Fear Factor'la ama bu sefer içinde yılanlar, tarantulalar, karafatmalar olmayan bir formatla; sadece aksiyonla evlerimize konuk olacak. Korkularıyla yüzleşmeye hazır 8 çiftin, 10 hafta süreyle ter dökecekleri Endemol imzalı “Fear Factor Aksiyon”, perşembe akşamı Fox TV'de izleyiciyle buluşacak. Krause’yle yağmurlu bir İstanbul gününde Endemol Türkiye'nin Bebek'teki ofisinin Boğaz manzaralı terasında programı konuşmak üzere buluştuk. Röportaj gününü karıştırdığı için saat 16.30'daki randevumuza bir buçuk saatlik rötarla, üstelik ufak bir de trafik kazası atlatarak geldi. Sohbete başladığımızda ise sıcak tavırları ve güler yüzüyle bize beklediğimiz dakikaları unutturdu.
Sunucu kimliğin, mankenliğin ve şarkıcılığını neredeyse unutturdu artık. Nedir bu başarının sırrı?
Doğallık. İnsanlar ekranda yadırgamıyor beni, kendilerinden biri olarak görüyorlar. Çünkü benim kendimi göstermek gibi bir derdim yok. Disiplinli olmam, iyi bir ekiple çalışmam ve sağlam formatlarda yer almam da diğer etkenler. Mesela Fear Factor bence dünyanın en zor yarışması ve en sağlam formatı.
Dünyanın en zor yarışması Survivor deniliyor...
İkisinin formatı farklı. Biraz abartı olacak belki ama bizim yarışmada ölümle burun buruna geliyor yarışmacılar, Survivor’da böyle bir durum yok.
Gerçekten ölümle burun buruna geliniyor mu?
Tabii ki hayır. Yüksek güvenlik önlemleri var.
Peki bugüne kadar hiç ciddi bir durum yaşandı mı?
Bu sezon yüreğimiz ağzımıza geldi açıkçası. Yarışma anında adrenalin çok yüksek olduğu için sağlıklı düşünemiyor yarışmacılar. Ama o arada devreye güvenlik önlemleri giriyor, acayip önlemler alınıyor.
Oyunlar sırasında korktuğun oluyor mu?
Korkmuyorum, korkuyor olsam sunamazdım.
Fear Factor'da sert, Wipe Out'ta eğlenceli yüzünü görüyoruz. Hangisi gerçek Asuman?
İkisi de benim. Farklı formatlarda farklı Asuman'lar olarak çıkıyorum izleyici karşısına ama hepsinde benden bir şey var. İkisi de bana farklı yönlerimi tatmin ettiriyor.
'ERKEK FORMATLI İŞLERDE KADINLARA YOL AÇTIM'
Fear Factor’ı diğer ülkelerde erkekler sunuyor. Tek kadın sunucusu sensin galiba...
Evet, diğer ülkelerde hep erkekler sunuyor. Kadın sunucunun olduğu tek ülke Türkiye ama birkaç ülkenin hoşuna gitmiş, şimdi onlar da kadın sunucularla çekiyorlarmış.
Türkiye'de kadın sunuculara bakışı değiştirdin mi sence?
Sunucular arasında bir erkek hakimiyeti vardı. Kadınların sunacağı programlar belliydi; sabah programı, kadın programı gibi. Ben erkeklerin sunduğu, onların egemen olduğu formatlara el attım. Erkek formatlı işlerde bir örneğim yok ama yolu açmış oldum.
Bu sene Fear Factor’da yılanlar, fareler olmayacak değil mi?
Olmayacak, bu sene tamamen aksiyon yapıyoruz.
Yarışmada kadınlar mı, yoksa erkekler mi daha hırslı?
Kadınlar şaşırtıcı derecede hırslılar. Ekip de ben de çok şaşırıyoruz.
Kavga eden çiftler oldu mu?
Oldu. Hatta, “Şu kadar zamandır birlikteyiz, bu yüzünü ilk defa görüyorum” deyip tartışanlar oldu.
Survivor’daki gibi psikolojik bir sınav da veriyor yarışmacılar o zaman...
Tabii ki. Fear Factor Aksiyon sadece cesarete ve fiziğe bağlı bir yarışma değil, psikolojik olarak da yarışmacıları sınıyor. Yarışma 10 hafta sürüyor ve 5’inci haftada psikolojik olarak dökülmeye başlıyorlar.
'YILANDAN KORKMUYORMUŞUM'
Oyunları deniyor musun?
Çok istiyorum ama sıkı kurallar var.
Sunuculuğunu yapmasan yarışmacı olmak ister miydin?
İsterdim. Kendi kendime, “Şunu şunu yapardım” diyorum zaten. Aksiyon içeren etaplarda harikalar yaratabilirim diye düşünüyorum. Yarışsaydım olay olurdum.
Son günlerde Survivor çok popüler, ona katılmayı ister misin?
Yarışmacı olmayı hiç düşünmedim, çünkü ben o dizayn yarışmanın sunusuyum.
Sunuculuk teklifi aldın mı?
Hayır, almadım.
Fear Factor’da yarışmayı istediğini söyledin. Yılanlardan, tarantulalardan korkmuyor musun?
Bilmiyorum. İlk Fear Factor’a gittiğimde de sormuşlardı, “Korkmuyor musun yılanlardan?” diye. Ben her gün yılanlar, tarantulalar görmüyorum ki, korkuyor muyum korkmuyor muyum bileyim! Yarışma sayesinde kendimi test ettim, korkmuyormuşum.
Hayattaki en büyük korkun ne? Mesela ölümden korkar mısın?
Bildiğim bir korkum yok. Ölümden korkmuyorum, çünkü ölüm de hayatın içinde. Şöyle de bir rahatlığımız var; sanki hiçbirimizin, yakınlarımızın, sevdiklerimizin başına gelmeyecek gibi düşünüyoruz. Allah bize unutma yetisini vermiş. O yüzden ölümlere de alışıyoruz.
Program için özel bir hazırlık yaptın mı?
Yarışmaya uygun kıyafetler seçtim. Forma girmek için de spor yaptım.
Gündelik hayatında da spor yapıyor musun?
13 yıl profesyonel basketbol oynadım. Spor benim hayatımın hep içinde.
Günde kaç saat spor yapıyorsun?
2,5-3 saat kalıyorum salonda. Basketbol benim canım ciğerim olduğu için koşu bandında ısınmak yerine basketbol oynuyorum. Kardiyo da yapıyorum, ağırlık da çalışıyorum.
'HAMİLE KALINCA ALABİLDİĞİM KADAR KİLO ALACAĞIM'
Babanın Alman olduğunu biliyorum. Alman tarafın mı, Türk tarafın mı daha baskın?
Almanya'da büyüdüm, 17 yıl orada yaşadım ama Türk tarafım daha baskın.
Nasıl bir baban vardı?
Babam tipik bir Alman'dı. Sarıldığımızı çok az hatırlıyorum. Ağladığımda, "Neden ağlıyorsun? Ağlaman bu durumu düzeltecek mi? Hayır. O zaman ağlamayacaksın, kes!" derdi. O zaman ağlayamadığım için şimdi her şeye ağlıyorum!
Yaşam koçun var mı?
Yaşam koçum değil ama idolüm var. Yaşam koçum falan olsun gibi bir durumum yok. Benim hayatımı benden daha iyi kim bilecek?
Ünlü biri mi idolün?
Hayır, Endemol Türkiye'nin genel müdürü, patronum Ansı Elagöz. 38 yaşında, arka arkaya iki bebiş doğurdu. “Çocuk da yaparım kariyer de” durumunda bir numara. İlk bebeğini dünyaya getirdiğinde Canlı Para yarışmasını çekiyordu. Hatta sete gidecekti, bir gün önce doğurdu. O yüzden de her türlü idolüm. Tabii önce patronum ama çok da iyi dostum.
Sen nasıl bir hamilelik hayali kuruyorsun?
Dünyanın en özel durumu bence. Kendimi özel hissetmek isterim.
Kilo almaktan korkmuyor musun?
Hayır. Hamile kaldığımda birinci kuralım; kilo alacağım, hem de alabildiğim kadar! En sinirlendiğim şey, hamile kalınca kilo almamaya çalışan, vücudunun bozulacağından korkan kadın tipi. Hayır efendim, Allah’ın sana vermiş olduğu en büyük lütfu yaşıyorsun. Bir mucize bu. Neyin hesabını kitabını yapıyorsun?
'SESİM KULAK TIRMALAMIYOR'
Şarkıcılığı neden bıraktın?
Bırakmadım. O ses bende var, istersem yine söylerim.
Sesine güveniyorsun yani...
Öyle şahane bir sesim var demiyorum ama sesim de kulak tırmalamıyor. Müthiş bir ses var bende, ülkeyi kasıp kavuracağım diye de çıkmadım zaten. Öyle bir şuursuzluğa kapılmadım. Şarkı söyleyerek kendi egomu tatmin ettim aslında.
Tekrar albüm çıkarmayı düşünüyor musun?
Yaptığım her işe tamamen konsantre olmak, yüzde 100'ümü vermek istiyorum. Şu an sunuculuğu çok seviyorum ve bölünmek istemiyorum. İstediğim zaman yine bir albüm yapabilirim. Onun acelesi yok.
Hayat felsefen nedir?
Allah bana güç versin, sağlık versin, her şeye hazırım. Sonra hayat dilediği gibi gelsin.
Şanslı mısındır?
Şanslı olduğuma inanıyorum. Bugünlere gelmemde şansımın da yardımı var. Azim ve disiplin de önemli tabii. Bir de şansını kendin yaratıyorsun. Kader kısmet deyip kenara çekilemezsin. Kendini geliştiremezsen, olduğun yerde sayarsın. Şans da bir yere kadar.
Pişmanlıkların var mı?
Hem de bir sürü. Hatalarım da var pişmanlıklarım da. “Ben mükemmel bir insanım, hayatımda hiç yanlış yapmadım, hiç pişmanlığım yok” diyemem. Bu yaşa böyle geldim. Düşe kalka öğreniyoruz.
'HER ŞEYİMİ SEVİYORUM'
Gelelim aşka... Hayatında biri var mı?
Yok.
Karşı cinsle ilgili kriterlerin var mı?
Belirli bir kriterim yok. İyi, vicdanlı bir insan olsun. Tabii bir işi de olsun, çalışsın. Ama asıl önemli olan vicdanlı olması. Vicdanı olmayan adamdan da kadından da hayır gelmez.
Sen nasıl bir kadınsın?
Güçlü bir kadınım. Duygusalım da bir yandan ama çocukluğumdan beri o yönümü kimseye göstermiyorum.
Kendini beğenir misin?
Kendime bakarım, değer veririm. “Önce ben” derim. Kendimi seviyorum. Kendini sevmeyen insan başkasını zaten sevmez. Her şeyimi seviyorum ben. Ayağım 41.5 ama seviyorum. Bu boya ayağım 36 olsa hacıyatmaz gibi yatar kalkardım zaten.
Kendini seksi buluyor musun?
Bence seksilik kadının kendinde olan bir şey. Seksiliği saçla, makyajla, giyim kuşamla yapamazsın. Seksilik bir tavırdır. Dekolte giyerek seksi olamazsın. Sen zaten seksiysen, kotunu, gömleğini giyersin, düğmelerini de boğazına kadar iliklersin ama yine de seksi görünürsün.
Peki zor bir kadın mısın?
Koç burcuyum. Yükselenim de koç. Koç burcu olanlar ya da bir koçla muhatap olanlar anlayacaktır; savaşçıyımdır, mücadeleciyimdir, lider bir yapım vardır. Kuralcıyımdır, doğrucuyumdur. Zor bir kadınım galiba. Kolay kolay pes etmem, çok inatçıyımdır ama bir o kadar da uyumluyumdur.
'3 ÇOCUK İSTİYORUM'
Evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı düşünmüyor musun?
Evlenmeyi de çocuk sahibi olmayı da istiyorum. Ama annemle babam boşanmış olduğu için evlenirsem ayrılmak istemiyorum. Bir ara bu konulara kafayı çok taktım. Biraz eski kafalıyım o anlamda.
Peki ufukta evlilik var mı?
Yok ama olsa iyi olur.
Kaç çocuk istiyorsun?
Yaşım gençken yola 5'le çıkmıştım. Hayalim 5'ti ama yaş ilerledikçe, “Asuman biraz saçmalıyorsun” dedim ve 3'e indim.
ÇOCUK İÇİN EVLİLİK ŞART
Çocuk için kariyerini bırakır mısın?
Bırakmayacağım. Sonuna kadar çalışacağım. Ama doğurduktan sonra kendime ve çocuğuma özel bir vakit ayıracağım. Doğurdum, kilolarımı verdim, kendimi hemen sahneye atayım gibi bir paniğim yok.
Bu bir panik durumu mu?
Ünlüler dünyasında bu durumun altında, “Unutulur muyum, ya bir daha iş gelmezse” korkusu yatıyor. Sen işinde iyiysen istersen iki sene ortalarda görünme, yine gelir bulurlar seni.
Evlenmeden çocuk yapar mısın?
Hayır. Çocuk için evlilik şart.
'MERYEM’İN YERİNDE OLSAM BIRAKIP GİTMEZDİM'
Zaman zaman yoğun tempoda çalışan, işi gereği yurtdışında da yaşayan biri olarak; Meryem Uzerli'nin tükenmişlik sendromu nedeniyle Almanya'ya dönmesi hakkında ne düşünüyorsun?
Ben olsam bırakıp gitmezdim. Türkiye'de şov piyasasında insanlar yıllardır ağır şartlardan yakınıyor. Biz bir Amerika'daki, Almanya'daki şartlara sahip değiliz. Maalesef öyle bir sistemimiz yok, olmayacak da. Bu kadar yıl ne yıldız oyuncular bu şartlarda çalıştı. Ayrıca teknik ekip de aynı şartlarda çalışıyor, hatta onlar daha zor şartlarda çalışıyor. Sette uyuyor adamlar. “Yok, ben artık bu işi yapmıyorum” mu diyecekler? Yok ki öyle şansları...
Eskiden de vardı bu sendrom yani...
Vardı ama adı başkaydı. Şimdi bunun da modası gelecek, böyle bir akım başlayacak. Neden tükendin? Senden önce bir sürü insan bu ağır şartlarda çalıştı. Herkes kazan kaldırırsa belki düzelmeye gider. Ama işler öyle yürümüyor. Sen kazan mı kaldırdın, “O zaman seninle çalışmıyoruz” diyorlar. Herkesin aynı anda kazan kaldırması gerekir ama bu mümkün değil.
Sistem değişmez mi?
Değişmez, değişmeyecek. “Sen bir sene ara verirsen yerine başkası çıkacak” diye korkutuyorlar insanları. Sistem bunun üzerine kurulu. Şanı da kötü yürüyor bırakıp gidenin. Ondan öncekiler hiç mi tükenmedi? Almanya'yı bilmiyorum ama burada çok tatlı bu iş. Bir kere tadına baktın mı bırakamazsın.
'TANINMAK ÇOK HOŞUMA GİDİYOR'
Popüler olmaktan memnun musun?
Türkiye'de popüler olmak çok güzel bir duygu. Bana diyorlar ki, “Hayatınızın zorlukları var”. Hayır efendim, hiçbir zorluğu yok. En sinir olduğum şey de odur. Meşhur olmak için tırmalayanları görüyorum, gazetecilere poz vermek istememeler, sokakta tanınmamak için gözlük, şapka takmalar... E tanınmak için ne kadar uğraştın, ne oldu şimdi? Tanınmak benim çok hoşuma gidiyor. “Sokakta yürüyemiyorum” diyenler bıraksınlar bu işi. Ama bırakamazlar, çünkü tanınmak hoşlarına gidiyor.
Kaç dil biliyorsun?
Almanca, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca biliyorum. Fransızca'yı çok saymıyorum. Kendi çapımda İspanyolca kitap alıp onları çeviriyorum. Halihazırda mükemmel Türkçe konuşamadığım için yeni kelimeler duyduğumda onları yazıyorum hemen. İleride aç kalmam, en kötü tercümanlık yaparım.
En büyük hayalin ne?
Basketbolda tercümanlık yapmak. Profesyonel olmayan bir takım kovalıyorum. İdman yapayım, maçlar yapayım istiyorum.